üslûplarn bütün esnafn, mehasin-i ahlâkyenin bütün
efradn, ulûm-u kevniyenin bütün fezlekelerini, maarif-i
lâhiyenin bütün fihristelerini, hayat- flahsiye ve içtima-
iye-i befleriyenin bütün nafi düsturlarn ve hikmet-i âli-
ye-i kâinatn bütün nuranî kanunlarn cem etmekle be-
raber, hiçbir müflevvefliyet eseri görünmüyor. Elhak, o
kadar ecnas- muhtelifeyi bir yerde toplayp bir münaka-
fla, bir karflk çkmamak, kahhar bir nizam- icazînin ifli
olabilir.
Elhak, bütün bu camiiyet içinde flu intizam ile beraber
geçmifl yirmi dört adet Sözlerde izah ve ispat edildi¤i gi-
bi, cehl-i mürekkebin menflei olan adiyat perdelerini kes-
kin beyanatyla yrtmak, âdet perdeleri altnda gizli olan
harikulâdeleri çkarp göstermek ve dalâletin menba
olan tabiat ta¤utunu, bürhann elmas klcyla parçala-
mak ve gaflet uykusunun kaln tabakalarn radmisal
sayhalaryla da¤tmak ve felsefe-i befleriyeyi ve hikmet-i
insaniyeyi âciz brakan kâinatn tlsm- mu¤lâkn ve hil-
kat-i âlemin muamma-i acibesini fetih ve keflif etmek, el-
bette hakikatbin ve gaybaflina ve hidayetbahfl ve haknü-
ma olan Kurân gibi bir mucizekârn harikulâde iflleridir.
Evet, Kurânn ayetlerine insaf ile dikkat edilse, görü-
nüyor ki, sair kitaplar gibi bir iki maksad takip eden ted-
ricî bir fikrin silsilesine benzemiyor; belki, defî ve anî bir
tavr var ve ilka olunuyor bir gidiflat var ve beraber ge-
len her bir taifesi müstakil olarak uzak bir yerden ve ga-
yet ciddî ve ehemmiyetli bir muhaberenin tek tek, ksa
ksa bir surette geldi¤inin niflan var.
âciz:
zavall, güçsüz.
adiyat:
sradan fleyler, alfllmfl
fleyler.
anî:
bir anda.
ayet:
Kurânn her bir cümlesi.
beyanat:
açklamalar.
bürhan:
delil.
camiiyet:
toplayc ve kuflatclk.
cehl-i mürekkep:
bilmemekle
beraber bilmedi¤ini de bilme-
mek.
cem etmek:
toplamak.
dalâlet:
do¤ru yoldan ayrlma,
azma.
defî:
birden bire, ani.
düstur:
kaide, kural.
ecnas- muhtelife:
çeflitli cinsler.
efrat:
fertler.
ehemmiyet:
önemli olma.
elhak:
hakkn tâ kendisi, gerçek-
ten.
elmas:
sertli¤iyle bilinen kymetli
bir mücevher.
eser:
niflan, iz.
esnaf:
snflar.
felsefe-i befleriye:
insanlarn ge-
lifltirip ortaya koydu¤u fikirler.
fetih:
açma.
fezleke:
netice, özet.
fihriste:
bir fleyin içinde nelerin
bulundu¤unu gösteren özet liste.
fikir:
düflünce.
gaflet:
Allahtan uzaklaflp nefsi-
nin arzularna dalma.
gaybaflina:
gayb bilen, görün-
meyenden haberi olan.
gayet:
çok, son derece.
gidiflat:
gidifl tarz, gidifller.
hakikatbin:
hakikati gören.
haknüma:
gerçe¤i ve do¤ruyu
gösteren.
harikulâde:
ola¤anüstü.
hayat- içtimaiye-i befleriye:
in-
sanl¤n toplum hayat.
hayat- flahsiye:
flahsî hayat.
hidayet-bahfl:
hidayet veren.
hikmet-i âliye-i kâinat:
kâinatn
yüksek hikmeti, bilgisi.
hikmet-i insaniye:
insanlarn ke-
flifleri, ortaya koydu¤u ilimler.
hilkat-i âlem:
âlemin yaratlfl.
ilka:
vahiyle indirilme, kalbe bra-
klma.
insaf:
merhamet ve adalet snr-
lar içinde hareket.
intizam:
düzenlilik.
ispat:
do¤ruyu delillerle göster-
me.
izah:
açklama.
kahhar:
üstün ve karfl konulmaz.
kâinat:
yaratlmfl her fley, varlk-
lar.
keflfetmek:
gizli bir fleyi meyda-
na çkarma.
maarif-i lâhiye:
lâhî bilgiler.
maksat:
gaye, amaç.
mehasin-i ahlâkye:
ahlâk ve
huy güzelli¤i.
menba:
kaynak.
menfle:
esas, kaynak.
muamma-i acibe:
hayret ve-
rici, bilinmeyen sr.
mucizekâr:
mucize göste-
ren.
muhabere:
haberleflme.
münakafla:
tartflma.
müstakil:
ba¤msz, bafll ba-
flna.
müflevvefliyet:
karflklk.
nafi:
faydal, yararl.
niflan:
iz, belirti.
nizam- icazî:
mucize olan
düzen.
nuranî:
nurlu, aydnlk.
radmisal:
gök gürültüsü gibi.
sair:
di¤er, baflka.
sayha:
nâra, seslenifl, kükre-
yifl.
silsile:
zincir.
suret:
flekil.
tabaka:
katman.
tabiat ta¤utu:
tabiat putu.
Allahn yaratcl¤n inkâr
edenlerin yaratc bir güç ola-
rak gördükleri, içinde yaflad-
¤mz do¤a ve madde âlemi.
taife:
bölük, takm.
tavr:
vaziyet.
tedricî:
yavafl yavafl, derece
derece.
tlsm- mu¤lâk:
anlafllmas
zor sr.
ulûm-i kevniye:
kâinat ve
dünya ile ilgili ilimler.
üslûp:
ifade tarz, anlatm
flekli.
652 | SÖZLER
Y
RM
B
EfiNC
S
ÖZ