Sözler - page 648

Dördüncü Ifl›k:
‹caz-› Kur’ânî o derece cami ve harik-
t›r; dikkat edilse görünüyor ki, bazen bir denizi bir ibrik-
te gösteriyor gibi pek genifl ve çok uzun ve küllî düstur-
lar› ve umumî kanunlar›, basit ve âmî fehimlere merha-
meten basit bir cüz’üyle, hususî bir hâdise ile gösteriyor.
Binler misallerinden yaln›z iki misaline iflaret ederiz.
•
Birinci misal
: Yirminci Sözün Birinci Makam›nda
tafsilen beyan olunan üç ayettir ki, flahs-› Âdem’e talim-i
esma ünvan›yla, nev-i benîâdeme ilham olunan bütün
ulûm ve fünunun talimini ifade eder
1
ve Âdem’e melâ-
ikenin secde etmesi ve fleytan›n etmemesi hâdisesiyle
nev-i insana semekten mele¤e kadar ekser mevcudat
musahhar oldu¤u gibi, y›landan fleytana kadar muz›r
mahlûkat›n dahi ona itaat etmeyip düflmanl›k etti¤ini ifa-
de ediyor.
2
Hem, kavm-i Mûsa (a.s.), bir bakaray›, bir ine¤i kes-
mekle M›s›r bakarperestli¤inden al›nan ve ‹cl Hâdisesin-
de tesirini gösteren bir bakarperestlik mefkûresinin Mû-
sa Aleyhisselâm›n b›ça¤›yla kesildi¤ini ifade ediyor.
3
Hem tafltan su ç›kmas›, çay akmas› ve da¤›l›p yuvar-
lanmas› ünvan›yla tabaka-i türabiye alt›nda olan tafl taba-
kas›, su damarlar›na hazinedarl›k ve topra¤a anal›k etti-
¤ini ifade ediyor.
4
•
‹kinci misal
: Kur’ân’da çok tekrar edilen k›ssa-i Mû-
sa Aleyhisselâm›n cümleleri ve cüzleridir ki, her bir cüm-
lesi, hatta her bir cüz’ü bir düstur-u küllînin ucu olarak
gösterilmifl ve o düsturu ifade ediyor.
âmî:
cahil, bilgisiz.
ayet:
Kur’ân’›n her bir cümlesi.
bakara:
inek.
bakarperest:
ine¤e tapan.
bakarperestlik:
ine¤e tapma.
beyan:
aç›klama, anlatma.
cami:
toplayan, içine alan; çok
fleylerle alâkal›.
cüz:
parça, k›s›m.
düstur:
kanun, kural, prensip.
düstur-u küllî:
büyük ve genel
kanun, prensip.
ekser:
pek çok.
fehim:
anlay›fl.
fünun:
fenler, bilimler.
hâdise:
olay.
harik:
harika.
hazinedar:
muhafaza edici, koru-
yucu.
hususî:
özel.
icaz-› Kur’ânî:
Kur’ân’›n vecizli¤i;
az sözle çok manalar anlatmas›.
‹cl Hâdisesi:
Hazret-i Mûsa'n›n is-
railo¤ullar›na Allah'›n emretti¤i
bir ine¤i kestirmesi olay›.
ifade:
anlatma.
ilham:
Allah taraf›ndan insan›n
kalbine veya zihnine indirilen
mana.
itaat:
boyun e¤me, uyma.
kavm-i Mûsa:
Hz. Mûsa’n›n kav-
mi.
k›ssa-i Mûsa:
Hz. Mûsa’n›n k›ssa-
s›.
küllî:
umumî, büyük.
mahlûkat:
yarat›klar.
makam:
durak.
mefkûre:
düflünce, benimsenen
inanç.
melâike:
melekler.
melek:
Allah’›n nurdan yaratt›¤›
ve Allah’›n emirlerine tam itaat
eden mahlûk.
merhameten:
ac›yarak, flefkat
ederek.
mevcudat:
varl›klar.
misal:
örnek.
musahhar:
boyun e¤mifl.
muz›r:
zararl›.
nev-i benîâdem:
âdemo¤ullar›,
insanl›k.
nev-i insan:
insan cinsi, insanl›k.
secde:
bafl e¤me.
semek:
bal›k.
flahs-› Âdem:
Âdem’in (a.s) flahs›.
fleytan:
Hz. Âdem’in üstünlü¤ü-
nün kabulü anlam›nda ona secde
edilmesi ile ilgili ‹lâhî emre uyma-
d›¤› için semadan kovulan ve o
zamandan beri Âdemo¤ullar›n›
do¤ru yoldan ç›kartmaktan geri
durmayan lânetlenmifl varl›k.
tabaka:
katman.
tabaka-i türabiye:
toprak taba-
kas›.
tafsilen:
ayr›nt›l› olarak.
talim:
ö¤retme, e¤itme.
talim-i esma:
isimlerin ö¤re-
tilmesi.
tesir:
etki.
ulûm:
ilimler.
umumî:
genel, herkesi ilgilen-
diren.
ünvan:
ad, nam.
1.
bkz. Bakara Suresi: 31.
2.
bkz. Bakara Suresi: 34.
3.
bkz. Bakara Suresi: 67-71.
4.
bkz. Bakara Suresi: 60.
648 | SÖZLER
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
1...,638,639,640,641,642,643,644,645,646,647 649,650,651,652,653,654,655,656,657,658,...1482
Powered by FlippingBook