Sözler - page 638

Hem meselâ, kasas-› Kur’âniyeden k›ssa-i Mûsa Aley-
hisselâm, âdeta asâ-i Mûsa (Aleyhisselâm) gibi binler fay-
dalar› var. O k›ssada, hem Peygamber Aleyhissalâtü Ves-
selâm› teskin ve teselli, hem küffar› tehdit, hem münaf›k-
lar› takbih, hem Yahudileri tevbih gibi çok makas›d›, pek
çok vücuhu vard›r. Onun için, surelerde tekrar edilmifltir.
Her yerde bütün maksatlar› ifade ile beraber, yaln›z biri-
si maksud-u bizzat olur, di¤erleri ona tâbi kal›rlar.
E¤e r de s en
: “Geçmifl misallerdeki bütün manalar›
nas›l bilece¤iz ki, Kur’ân onlar› irade etmifl ve iflaret edi-
yor?”
E l c ev ap
: Madem Kur’ân bir hutbe-i ezeliyedir, hem
muhtelif tabaka tabaka olarak as›rlar üzerinde ve arka-
s›nda oturup dizilmifl bütün benîâdeme hitap ediyor, ders
veriyor; elbette o muhtelif efhama göre müteaddit ma-
nalar› derç edip irade edecektir ve iradesine emareleri
vazedecektir.
Evet,
‹flaratü’l-‹’caz
’da fluradaki manalar misillü, keli-
mat-› Kur’âniyenin müteaddit manalar›n› ilm-i sarf ve
nahvin kaideleriyle ve ilm-i beyan ve fenn-i maaninin
düsturlar›yla, fenn-i belâgatin kanunlar›yla ispat edilmifl-
tir. Bununla beraber, ulûm-u Arabiyece sahih ve usul-ü
diniyece hak olmak flart›yla ve fenn-i maanice makbul ve
ilm-i beyanca münasip ve belâgatçe müstahsen olan bü-
tün vücuh ve maani, ehl-i içtihat ve ehl-i tefsir ve ehl-i
usulüddin ve ehl-i usulülf›kh›n icma›yla ve ihtilâflar›n›n
flahadetiyle, Kur’ân’›n manalar›ndand›rlar. O manalara
aleyhissalâtü vesselâm:
ona sa-
lât ve selâm olsun.
aleyhisselâm:
Ona selâm olsun.
asa-i Mûsa:
Hz. Mûsa’n›n mu’ci-
zeli de¤ne¤i.
belâgat:
sözün düzgün, kusursuz,
hâlin ve durumun gere¤ine göre
söylenmesi.
benîâdem:
Âdemo¤lu, insanlar.
derç:
içine alma, toplama.
düstur:
prensip, kural, kaide.
ehl-i içtihat:
müçtehitler, ihtiyaç
oldu¤u zaman ayet ve hadisler
baflta olmak üzere di¤er deliller-
den hüküm ç›karan âlimler.
ehl-i tefsir:
müfessirler, Kur’ân’›n
kelime ve cümlelerinin, mana ve
hakikatlerini izah ve ispat eden-
ler.
ehl-i usulüddin:
kelâm âlimleri,
‹slâmiyetle ve ‹man hakikatleriy-
le ilgili konularda dininin esaslar›
dairesinde kalarak bahseden
âlimler.
ehl-i usulülf›k›h:
f›k›h usulü âlim-
leri, dini bir hükmün f›khî deliller-
den nas›l ç›kar›laca¤›n› bilenler.
elcevap:
sorulan soruya cevap.
emare:
iflaret, belirti.
fenn-i belâgat:
söz ve yaz›da,
düzgün, sanatl› ifade etme ilmini
ö¤reten ilim.
fenn-i maani:
manalara uygun,
güzel söz söylemeyi ve güzel ya-
z› yazmay› ö¤reten edebiyat dal›.
hitap:
konuflma, söz söyleme.
hutbe-i ezeliye:
varl›¤›n›n bafl-
lang›c› olmayan Allah’›n insanlara
ve cinlere bir konuflmas›, sözü.
icma:
herhangi bir meselede eh-
liyetli din âlimlerinin görüfl birli¤i-
ne varmalar›.
ifade:
anlatma, söyleme.
ifham:
anlay›fllar.
ihtilâf:
fikir ayr›l›¤›.
ilm-i beyan:
yerli yerinde, aç›k ve
güzel söz söylemenin kural ve
metotlar›ndan bahseden ilim.
ilm-i nahiv:
Arapçada cümlenin
yap›s›ndan ve cümle içindeki ke-
limelerin görevlerinden bahse-
den ilim.
ilm-i sarf:
Arapçada kelimenin
yap›s›ndan ve kelimenin de¤iflik
flekillere girmesinden bahseden
ilim.
irade:
dileme, isteme, arzu etme.
ispat:
kan›tlama.
‹flaratü’l-‹’caz’:
Bediüzzaman Sa-
id Nursî’nin, Risale-i Nur Külliya-
t›nda yer alan bir eseri.
kaide:
kural, prensip, usul.
kasas-› Kur’âniye:
Kur’ân’›n k›s-
salar›; Kur’ân’da anlat›lan, Pey-
gamberlerin ve kavimlerinin ha-
yat hikâyeleri.
kelimat-› Kur’âniye:
Kur'ân’›n
kelimeleri.
k›ssa:
ibret ve ders verici hi-
kâye.
k›ssa-i Mûsa:
Hz. Mûsa’n›n
hayat hikâyesi.
küffar:
kâfirler, Allah inanma-
yanlar.
maani:
manalar, anlamlar.
makas›d:
maksatlar, gayeler,
amaçlar.
makbul:
kabul edilmifl, ge-
çerli.
maksat:
gaye, amaç.
maksud-u bizzat:
esas mak-
sat.
meselâ:
örnek olarak.
misillü:
benzeri.
muhtelif:
çeflit çeflit, farkl›.
münaf›k:
inanmad›¤› hâlde
inan›r gibi görünen, ara bozu-
cu.
münasip:
uygun.
müstahsen:
be¤enilen, güzel.
müteaddit:
çeflitli, ayr› ayr›.
sahih:
do¤ru.
sure:
Kur’ân-› Kerîm’in ayr›ld›-
¤› 114 bölümden her biri.
flahadet:
flahitlik.
tâbi:
uyan, itaat eden.
takbih:
k›nama, çirkin ve kö-
tü gördü¤ünü belirtme.
tehdit:
korkutma.
teselli:
üzüntü dindirme, fe-
rahland›rma.
teskin:
sakinlefltirme.
tevbih:
azarlama, kötüleme.
ulûm-i Arabiye:
Arapça ilim-
ler.
usul-ü diniye:
dinin esaslar›,
kurallar›, prensipleri.
vaz’:
koyma, b›rakma, göster-
me.
vücuh:
vecihler, yönler.
638 | SÖZLER
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
1...,628,629,630,631,632,633,634,635,636,637 639,640,641,642,643,644,645,646,647,648,...1482
Powered by FlippingBook