Sözler - page 647

• Sonra, o davan›n bir deliline iflaret eder,
1
p
ön
†r
Nn
’r
G p
ôn
é°s
ûdn
G
kelimesiyle remzen der: “Ey haflri inkâr
eden adam! A¤açlara bak; k›flta ölmüfl kemikler gibi had-
siz a¤açlar› baharda dirilten, yeflillendiren, hatta her bir
a¤açta yaprak ve çiçek ve meyve cihetiyle üç haflrin nu-
munelerini gösteren bir Zata karfl› inkâr ile, istib’at ile
kudretine meydan okunmaz.”
• Sonra, bir delile daha iflaret eder, der: “Size a¤aç gi-
bi kesif, sakil, karanl›kl› bir maddeden atefl gibi lâtif, ha-
fif, nuranî bir maddeyi ç›karan bir Zattan, odun gibi ke-
miklere atefl gibi bir hayat ve nur gibi bir fluur vermeyi
nas›l istib’at ediyorsunuz?”
• Sonra, bir delile daha tasrih eder, der ki: “Bedevîler
için kibrit yerine atefl ç›karan meflhur a¤ac›n, yeflil iken
iki dal› birbirine sürüldü¤ü vakit atefli yaratan ve rutube-
tiyle yeflil ve hararetiyle kuru gibi iki z›t tabiat› cem edip,
onu buna menfle etmekle, her bir fley, hatta anas›r-› as-
liye ve tabâyi-i esasiye Onun emrine bakar, Onun kuvve-
tiyle hareket eder. Hiç birisi, bafl› bofl olup tabiat›yla ha-
reket etmedi¤ini gösteren bir Zattan, topraktan yap›lan
ve sonra topra¤a dönen insan› topraktan yeniden ç›kar-
mas› istib’at edilmez, isyan ile Ona meydan okunmaz.”
• Sonra, Hazret-i Mûsa Aleyhisselâm›n flecere-i mefl-
huresini hat›ra getirmekle—flu dava-i Ahmediye Aleyhis-
salâtü Vesselâm, Mûsa Aleyhisselâm›n dahi davas›d›r—
enbiyan›n ittifak›na hafî bir ima edip, flu kelimenin icaz›-
na bir letafet daha katar.
SÖZLER | 647
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
cihet:
yön.
dava:
iddia; takip edilen fikir, gidi-
len yol.
dava-i Ahmediye:
Hz. Peygam-
berin davas›, yolu.
delil:
bir fikrin veya hükmün do¤-
rulu¤unu kan›tlayan fley.
emir:
buyruk.
enbiya:
peygamberler.
had:
s›n›r.
hafî:
gizli.
hararet:
s›cakl›k, ›s›.
haflir:
Allah’›n k›yametten sonra
ölüleri diriltip bir yerde toplama-
s›.
Hazret-i Mûsa:
bkz. fiah›s Bilgi-
leri, Mûsa (a.s.).
icaz:
az sözle çok mana ifade et-
me.
ima:
iflaret.
inkâr:
inanmama, kabul etme-
me.
istib’at:
ak›ldan uzak görme; in-
kâr.
isyan:
itaatsizlik, baflkald›rma.
ittifak:
fikir birli¤i etme.
kesif:
yo¤un, s›k, kat›.
kudret:
Allah’›n bütün varl›klar›
kuflatan sonsuz ve s›n›rs›z kuvve-
ti.
lâtif:
güzel, narin.
letafet:
güzellik, hoflluk.
menfle:
kaynak, bir fleyin ç›kt›¤›
yer.
meflhur:
tan›nm›fl.
Mûsa:
bkz. fiah›s Bilgileri.
numune:
örnek.
nur:
ayd›nl›k, ›fl›k.
nuranî:
nurlu.
remzen:
iflaret yoluyla.
rutubet:
yafll›k, ›slakl›k.
sakil:
a¤›r, çirkin.
flecere-i meflhure:
meflhur a¤aç.
fluur:
bilinç, anlay›fl, idrak.
tabâyi-i esasiye:
toprak, su, hava
gibi temel unsurlar›n yap›lar› ve
özellikleri.
tabiat:
bir fleyin yap›s›, yarat›l›fl-
tan gelen temel özellikleri.
tasrih:
aç›k aç›k anlatma, belirt-
me.
Zat:
büyüklük ve yücelik sahibi
Allah.
aleyhissalâtü vesselâm:
ona
salât ve selâm olsun.
aleyhisselâm:
selâm ona ol-
sun.
anas›r-› asliye:
temel unsur-
lar, ana maddeler.
bedevî:
göçebe, çölde çad›r-
da yaflayan.
cem:
toplama.
1.
Yem yeflil a¤aç. (Yâsin Suresi: 80.)
1...,637,638,639,640,641,642,643,644,645,646 648,649,650,651,652,653,654,655,656,657,...1482
Powered by FlippingBook