sözle, fezlekeli bir sanatç›kla, o flah›slar›n maharet ve
melekelerini gösterdi¤i gibi; Kur’ân’da zikrolunan vuku-
at›n hulâsalar› ve ruhlar› gösteriyor ki, onlar› söyleyen,
bütün vukuat› ihata etmifl, görüyor, tabir caiz ise, bir ma-
haret-i fevkalâde ile ihbar ediyor.
‹kinci fiavk:
‹stikbale ait ihbarat-› gaybiyesidir
.
fiu k›s›m ihbarat›n çok enva› var. Birinci k›s›m hususî-
dir, bir k›s›m ehl-i keflif ve velâyete mahsustur. Meselâ
Muhyiddin-i Arabî,
1
o
?h t
ôdG p
ân
Ñp
?o
Z @ =
B /G
suresinde pek çok
ihbarat-› gaybiyeyi bulmufltur. ‹mam-› Rabbanî, surelerin
bafl›ndaki mukattaat-› huruf ile çok muamelât-› gaybiye-
nin iflaretlerini ve ihbarat›n› görmüfltür ve hakeza... Ule-
ma-i bât›n için Kur’ân, bafltan bafla ihbarat-› gaybiye
nev’indendir. Biz ise, umuma ait olacak bir k›sm›na ifla-
ret edece¤iz. Bunun da pek çok tabakat› var; yaln›z bir
tabakadan bahsedece¤iz.
‹flte, Kur’ân-› Hakîm, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü
Vesselâma der:
(HAfi‹YE)
*G n
ABÉ°n
T r
¿p
G n
?Gn
ôn
ër
dG n
óp
ér
°ù n
Ÿr
G s
øo
?o
Nr
ón
à n
d
2
@ w
?n
M $G n
ór
Yn
h s
¿p
G r
ôp
Ñ° r
UÉn
a
n
?n
°Sr
Qn
G …=
p
ò s
dGn
ƒo
g
3
@ n
¿ƒo
aÉ n
î
n
J
n
’ n
øj /
ô° u
ün
?o
en
h r
ºo
µ°n
So
D
ho
Q n
Ú/
? u
?n
fio
n
Ú/
æp
e
n
G
r
øp
e r
ºo
gn
h
4
@ /
¬ u
?`o
c p
øj
pq
ódG n
¤n
Y o
?n
ôp
¡ r
¶o
«p
d p
q
?n
?r
G p
øj/
On
h …'
óo
¡ r
dÉp
H o
¬n
dƒ o
°Sn
Q
SÖZLER | 655
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
ihata:
kuflatma.
ihbar:
haber verme, bildirme.
ihbarat:
bildirmeler, haber ver-
meler.
ihbarat-› gaybiye:
gayptan ha-
ber vermeler.
‹mam-› Rabbanî:
1564-1624 ara-
s›nda Hindistan’da yaflay›p ‹slâ-
miyete büyük hizmetler yapm›fl
müceddit. bkz. fiah›s Bilgileri.
inflaallah:
Allah izin verirse.
istikbal:
gelecek zaman.
izah:
aç›klama.
k›s›m:
bölüm, parça.
k›ymettar:
k›ymetli, de¤erli.
Kur’ân-› Hakîm:
her ayet ve su-
resinde say›s›z hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur’ân.
ma¤lûp:
yenilmifl.
maharet:
ustal›k.
maharet-i fevkalâde:
ola¤anüs-
tü, benzersiz bir ustal›k.
mahsus:
has olan, özel.
meleke:
el al›flkanl›¤› ve ustal›k.
Mescid-i Haram:
Mekke-i Müker-
reme’de, içinde Kâbe’nin bulun-
du¤u en büyük, mukaddes iba-
det yeri.
meselâ:
misal, örnek olarak.
muamelât-› gaybiye:
gaybî olan,
görünmeyen iflleyifller.
Muhyiddin-i Arabî:
H.560.da En-
dülüs’te do¤mufltur. Büyük mu-
tasavv›f ve büyük âlim ‹bni Arabî-
nin 400 den fazla kitab› var-
d›r.638’de fiam’da vefat etmifltir.
bkz. fiah›s Bilgileri.
mukattaat-› huruf:
sure baflla-
r›nda bulunan ve ‹lâhî flifre özelli-
¤ini tafl›yan harfler.
müellif:
telif eden, yazan.
nev(i):
cins, tür; çeflit.
niyet:
bir ifli yapmay› önceden
düflünme; karar verme.
resul:
Allah’›n elçisi, peygamber.
ruh:
hayat›n temeli ve sebebi
olan can, bedenin hayat gücü
maddî olmayan öz cevher.
sure:
Kur’ân-› Kerîm’in ayr›ld›¤›
114 bölümden her biri.
flavk:
›fl›k.
tab:
kitap basma.
tabaka:
katman.
tabakat:
tabakalar, katmanlar.
tabir caiz ise:
söz yerinde ise.
tefsir:
Kur’ân-› Kerîm’i aç›klamak
maksad›yla yaz›lan kitap.
ulema-i bât›n:
her bir ayetin giz-
li manalar›n›n oldu¤unu bilen ve
savunan âlimler.
umum:
bütün.
vaat:
söz verme.
velâyet:
velîlik, Allah dostlu¤u.
vukuat:
vak’alar, olaylar.
zikir olunan:
bildirilen.
ayet:
Kur’ân’›n her bir cümle-
si.
bahis:
üzerinde konuflulan
konu.
ehl-i keflif:
baz› gizli s›rlar› Ce-
nab-› Hakk›n lütuf ve ihsan›
ile bilen velîler.
emniyet:
eminlik, güvenlik.
enva:
türler, çeflitler.
fezleke:
netice, özet.
gayp:
gizli olan.
hakeza:
bunun gibi.
hafliye:
dipnot, aç›klay›c› yaz›.
hazine:
define.
hidayet:
do¤ru olan.
hulâsa:
bir fleyin özü, esas›.
hususî:
bir fleye özel, bir kifli-
ye has olan.
1.
Elif lâm mim. • Rumlar ma¤lûp düfltüler. (Rum Suresi: 1-2.)
2
. Sabret, flüphesiz Allah’›n vaadi hakt›r. (Rum Suresi: 60; Mü’min Suresi: 55, 77.)
3
. ‹nflaallah hepiniz emniyet içinde ve saçlar›n›z› t›rafl etmifl veya k›saltm›fl olarak Mescid-i Ha-
rama gireceksiniz. (Fetih Suresi: 27.)
4.
Bütün dinlere üstün k›lmak üzere Resulünü hidayet ve hak din ile gönderen Odur. (Fetih
Suresi: 28.)
HAfi‹YE:
Bu gayptan haber veren ayetler pek çok tefsirlerde izah edil-
mesinden ve eski harfle tab etmek niyeti müellifine verdi¤i acelelik hata-
s›ndan, burada izahs›z ve o k›ymettar hazineler kapal› kald›lar.
