BRNC CLVE
hbarat- gaybiyesidir.
fiu Cilvenin Üç fiavk var.
Birinci fiavk:
Maziye ait ihbarat- gaybiyesidir.
Evet, Kurân- Hakîm, bilittifak ümmî ve emin bir za-
tn lisanyla zaman- Âdemden tâ Asr- Saadete kadar,
enbiyalarn mühim hâlâtn ve ehemmiyetli vukuatn öy-
le bir tarzda zikrediyor ki, Tevrat ve ncil gibi kitaplarn
tasdiki altnda gayet kuvvet ve ciddiyetle ihbar ediyor.
Kütüb-ü salifenin ittifak ettikleri noktalarda muvafakat
etmifltir. htilâf ettikleri bahislerde, musahhihâne haki-
kat-i vakay faslediyor. Demek, Kurânn nazar- gayp-
binîsi, o kütüb-ü salifenin umumunun fevkinde, ahval-i
maziyeyi görüyor ki, ittifakî meselelerde musaddkane
onlar tezkiye ediyor, ihtilâfî meselelerde musahhihâne
onlara faysal oluyor. Hâlbuki, Kurânn vukuat ve ah-
val-i maziyeye dair ihbarat aklî bir ifl de¤il ki, akl ile ih-
bar edilsin; belki, semaa mütevakkf nakildir. Nakil ise,
kraat ve kitabet ehline mahsustur. Dost ve düflmann it-
tifakyla, kraatsiz, kitabetsiz, emanetle maruf, ümmî lâ-
kabyla mevsuf bir zata nüzul ediyor.
Hem o ahval-i maziyeyi öyle bir surette ihbar eder ki,
bütün o ahvali görür gibi bahseder. Çünkü, uzun bir hâ-
disenin ukde-i hayatiyesini ve ruhunu alr, maksadna
mukaddeme yapar. Demek, Kurândaki fezlekeler, hulâ-
salar gösteriyor ki, bu hulâsa ve fezlekeyi gösteren, bü-
tün maziyi bütün ahvali ile görüyor. Zira, bir zatn bir
fende veya bir sanatta mütehasss oldu¤u, hulâsal bir
ahval:
hâller, durumlar, olaylar.
ahval-i maziye:
geçmifle ait hâl-
ler.
aklî:
akla dayanan.
Asr- Saadet:
Peygamberimiz Hz.
Muhammedin (a.s.m.) peygam-
ber olarak dünyada bulundu¤u
devir.
bahis:
konu.
bilittifak:
ittifakla, uyuflarak, be-
raberce.
cilve:
görünüm, görüntü, görü-
nüfl.
ehemmiyet:
önemli.
ehil:
kabiliyetli, konusunda uz-
man.
emanetle maruf:
güvenilir olma-
s ile bilinen.
emin:
güvenilir.
enbiya:
nebîler, peygamberler.
fasletme:
ayrma, sonuçlandr-
ma.
faysal:
kesin hüküm veren; karar.
fen:
uygulamal bilimlerin genel
ad.
fevkinde:
üstünde, üzerinde.
fezleke:
netice, özet.
gayet:
son derece.
hâdise:
olay.
hakikat-i vaka:
olayn do¤rusu,
asl.
hâlât:
hâller, durumlar.
hulâsa:
bir fleyin özü, esas.
ihbar:
haber verme, bildirme.
ihbarat:
haber vermeler.
ihbarat- gaybiye:
gayptan ha-
ber vermeler.
ihtilâf:
fikir ayrl¤, uyuflmazlk.
ihtilâfî:
uyuflmazlk, üzerinde ih-
tilâf edilen.
ncil:
Hazret-i saya (a.s.) gönde-
rilmifl olan lâhî kitap.
ittifak etmek:
birleflmek.
ittifakî meseleler:
üzerinde gö-
rüfl birli¤i yaplan konular.
kraat:
okuma.
kraatsiz kitabetsiz:
okuma yaz-
mas olmadan.
kitabet:
yazma.
Kurân- Hakîm:
her ayet ve su-
resinde saysz hikmet ve fayda-
lar bulunan Kurân.
kütüb-ü salife:
daha önce gön-
derilen kutsal kitaplar.
lâkap:
ünvan, isim.
lisan:
dil.
mahsus:
has olan, özel.
maksat:
gaye, amaç
mazi:
geçmifl zaman.
mesele:
problem, konu.
mevsuf:
vasflanan, nitelendi-
rilen.
mukaddeme:
bafllangç, girifl.
musaddkane:
tasdik ederek,
onaylayarak.
musahhihâne:
tashih eder,
yanlfllar düzeltir bir flekilde.
muvafakat:
uyma, uygunluk.
mühim:
önemli.
mütehasss:
uzman.
mütevakkf:
bir fleye ba¤l
olan, dayanan.
nakil:
kaynaklara dayanarak
aktarmak.
nazar- gaypbinî:
gizli olan
her fleyi gören bakfl.
nüzul:
inme, indirilme.
ruh:
hayatn temeli ve sebebi
olan can, bedenin hayat gücü
maddî olmayan öz cevher.
sema:
iflitme, duyma.
suret:
flekil, tarz.
flavk:
flk, parlt.
tarz:
biçim, flekil.
tasdik:
do¤rulama.
Tevrat:
Hz. Mûsaya (a.s.) indi-
rilmifl olan lâhî kitap.
tezkiye etme:
temize çkar-
ma, arndrma.
ukde-i hayatiye:
hayatla ilgi-
li esas sr, hayatn en önemli
dü¤üm noktas.
umum:
bütün, hepsi.
ümmî:
her hangi bir e¤itim
almamfl, okuma yazmas ol-
mayan.
vukuat:
hâdiseler, olaylar,
vakalar, olmufl bitmifl fleyler.
zaman- Âdem:
Hz. Âdem za-
man.
zat:
kifli.
zikir:
anma.
654 | SÖZLER
Y
RM
B
EfiNC
S
ÖZ