Sözler - page 651

Meselâ,
1
n
är
ƒ n
Ÿr
G o
ƒs
æ`n
ªn
àn
a
“E¤er do¤ru iseniz, mevti isteyi-
niz. Hiç istemeyeceksiniz.” ‹flte meclis-i Nebevîde küçük
bir cemaatin cüz’î bir hâdise ünvan›yla, milel-i insaniye
içinde h›rs-› hayat ve havf-› mematla en meflhur olan mil-
let-i Yehudun tâ k›yamete kadar lisan-› hâlleri, mevti is-
temeyece¤ini ve hayat h›rs›n› b›rakmayaca¤›n› ifade
eder.
Meselâ,
2
o
án
æn
µ°r
ù n
Ÿr
Gn
h o
á s
d u
òdG o
ºp
¡ r
« n
?n
Y r
ân
Hp
öo
V
, flu ünvanla o
milletin mukadderat-› istikbaliyesini umumî bir surette
ifade eder. ‹flte flu milletin seciyelerinde ve mukaddera-
t›nda münderiç olan flöyle müthifl desatir içindir ki,
Kur’ân, onlara karfl› pek fliddetli davran›yor. Dehfletli sil-
le-i tedip vuruyor.
‹flte flu misallerden k›ssa-i Mûsa Aleyhisselâm ve benî-
israilin sair cüzlerini ve sair k›ssalar›n› bu k›ssaya k›yas
et. fiimdi, flu Dördüncü Ifl›ktaki i’cazî lem’a-i icaz gibi
Kur’ân’›n basit kelimatlar›n›n ve cüz’î mebhaslar›n›n ar-
kalar›nda pek çok lemaat-› i’caziye vard›r; arife iflaret ye-
ter.
Beflinci Ifl›k:
Kur’ân’›n makas›d ve mesail, maani ve
esalip ve letaif ve mehasin cihetiyle camiiyet-i harikas›-
d›r.
Evet, Kur’ân-› Mu’cizülbeyan’›n surelerine ve ayetleri-
ne ve hususan surelerin fatihalar›na; ayetlerin mebde ve
maktalar›na dikkat edilse, görünüyor ki, belâgatlerin
bütün enva›n›, fezail-i kelâmiyenin bütün aksam›n›, ulvî
SÖZLER | 651
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
cihet:
yön.
cüz:
k›s›m, parça.
cüz’î:
parçaya ait olan; küçük.
damga:
mühür.
dehflet:
ürkütücü, fliddetli.
desatir:
kurallar, prensipler.
enva:
türler, çeflitler.
esalip:
üslûplar, anlat›m tarzlar›
ve flekilleri.
fatiha:
bafllang›ç, aç›l›fl k›sm›.
fezail-i kelâmiye:
sözün üstün-
lükleri.
hâdise:
olay.
havf-› memat:
ölüm korkusu.
h›rs:
açgözlülük.
h›rs-› hayat:
yaflama h›rs›.
hususan:
bilhassa, özellikle.
i’cazî:
mu’cizeli¤e dair.
ifade:
anlatma.
kelimat:
kelimeler.
k›ssa:
ibret verici hikâye.
k›ssa-i Mûsa:
Hz. Mûsa’n›n k›ssa-
s›.
k›yamet:
dünyan›n sonu.
k›yas:
karfl›laflt›rma.
Kur’ân-› Mu’cizülbeyan:
aç›kla-
malar›yla ak›llar› benzerini yap-
maktan âciz b›rakan Kur’ân-› Ke-
rîm.
lemaat-› i’caziye:
mu’cizelik pa-
r›lt›lar›.
lem’a-i icaz:
vecizlik par›lt›s›; az
sözle çok mana ifade etmenin
par›lt›s›.
letaif:
güzellikler, hoflluklar.
lisan-› hâl:
hâl ve davran›fl dili.
maani:
manalar.
makas›d:
maksatlar, gayeler,
amaçlar.
makta:
durak yeri.
mebde:
bafllangݍ.
mebhas:
bahisler, konular.
meclis-i Nebevî:
Peygamberimi-
zin bulundu¤u (a.s.m.) meclisi.
mehasin:
güzellikler.
mesail:
meseleler, konular.
meselâ:
örnek olarak.
meflhur:
tan›nm›fl.
mevt:
ölüm.
milel-i insaniye:
insan milletleri.
millet-i Yehud:
Yahudi milleti.
misal:
örnek.
mukadderat:
al›n yaz›s›.
mukadderat-› istikbaliye:
gele-
cekle ilgili takdir olunan fleyler.
münderiç:
içinde bulunan.
müthifl:
dehfletli, korkunç.
sair:
di¤er, baflka.
seciye:
huy, karakter.
sille-i tedip:
edeplendirme toka-
d›.
sure:
Kur’ân-› Kerîm’in ayr›ld›¤›
114 bölümden her biri.
suret:
flekil.
ulvî:
yüce.
umumî:
genel.
ünvan: ad,
nam, ün, flöhret.
zillet:
afla¤›l›k, horluk, alçakl›k.
aksam:
k›s›mlar.
arif:
bilen, anlay›fl› ileri dere-
cede olan.
ayet:
Kur’ân’›n her bir cümle-
si.
belâgat:
sözün düzgün, ku-
sursuz, yerinde ve hâlin ve
makam›n icab›na göre söy-
lenmesi.
benîisrail:
israilo¤ullar›, Yahu-
diler.
camiiyet-i harika:
harika bir
flekilde bir çok hakikati ve
manay› toplamak.
cemaat:
topluluk.
1.
Bakara Suresi: 94.
2
. Onlar›n üzerine bir zillet ve yoksulluk damgas› vuruldu. (Bakara Suresi: 61.)
1...,641,642,643,644,645,646,647,648,649,650 652,653,654,655,656,657,658,659,660,661,...1482
Powered by FlippingBook