BEfiNC LEMA:
Kurânn üslûp ve icazndaki cami-
iyet-i harikadr.
Bunda, Befl Iflk var.
Birinci Iflk:
Üslûb-u Kurânn o kadar acip bir cemi-
yeti var ki, bir tek sure, kâinat içine alan bahr-i muhit-i
Kurânîyi içine alr; bir tek ayet, o surenin hazinesini içi-
ne alr. Ayetlerin ço¤u, her birisi birer küçük sure; sure-
lerin ço¤u, her birisi birer küçük Kurândr. flte flu, icaz-
kârâne icazdan büyük bir lütf-u irflattr ve güzel bir teshil-
dir. Çünkü herkes, her vakit Kurâna muhtaç oldu¤u
hâlde, ya gabavetinden veya baflka esbaba binaen, her
vakit bütün Kurân okumayan veyahut okumaya vakit
ve frsat bulamayan adamlar, Kurândan mahrum kal-
mamak için, her bir sure, birer küçük Kurân hükmüne,
hatta her bir uzun ayet, birer ksa sure makamna geçer.
Hatta, Kurân Fatihada, Fatiha dahi Besmelede münde-
riç oldu¤una, ehl-i keflif müttefiktirler. fiu hakikate bür-
han ise, ehl-i tahkikin icmadr.
kinci Iflk:
Ayat- Kurâniye, emir ve nehiy, vaat ve
vait, tergip ve terhip, zecir ve irflat, kasas ve emsal, ah-
kâm ve maarif-i lâhiye ve ulûm-u kevniye ve kavanin ve
flerait-i hayat- flahsiye ve hayat- içtimaiye ve hayat- kal-
biye ve hayat- maneviye ve hayat- uhreviye gibi umum
tabakat- kelâmiye ve maarif-i hakikiye ve hacat- befleri-
yeye delâlâtyla, iflaratyla cami olmakla beraber,
SÖZLER | 643
Y
RM
B
EfiNC
S
ÖZ
fuyla keflfedip bilenler.
ehl-i tahkik:
hakikatleri delille-
riyle bilen âlimler.
emsal:
misaller, örnekler.
esbap:
sebepler.
Fatiha:
Kurân- Kerîmin birinci
suresi.
gabavet:
anlayflszlk.
hacat- befleriye:
insanî ihtiyaç-
lar.
hakikat:
gerçek.
hayat- kalbiye:
kiflinin his ve
duygu dünyas
hayat- manevîye:
manevî ha-
yat.
hayat- uhreviye:
ahirete ait
olan hayat.
hazine:
define.
icaz:
az sözle çok mana ifade et-
me.
icazkârâne:
mucizeli bir flekilde.
icma:
fikir birli¤i.
irflat:
do¤ru yolu gösterme.
iflarat:
iflaretler.
kâinat:
bütün âlemler, varlklar.
kasas:
kssalar, Kurânda anlat-
lan peygamberlerin ve kavimleri-
nin hayat hikâyeleri
kavanin:
kanunlar.
kelâm:
söz.
lâkayt:
ilgisiz.
lema:
parlt.
lütf-u irflat:
do¤ru yola erifltirme
nimeti.
maarif-i hakikiye:
gerçek bilgi-
ler.
maarif-i lâhiye:
lâhî bilgiler.
mahrum:
yoksun, uzak kalma.
makam:
yer.
muhtaç:
ihtiyac olan.
münderiç:
içinde bulunan, yer-
lefltirilmifl, konulmufl.
müttefik:
fikirce beraber olan,
anlaflmfl, birleflmifl.
nehiy:
yasaklama.
flerait-i hayat- içtimaiye:
sosyal
hayatn flartlar.
flerait-i hayat- flahsiye:
flahsî
hayatla ilgili flartlar.
tabakat- kelâmiye:
sözün taba-
kalar.
tergip:
ümit vermek
terhip:
korkutmak.
teshil:
kolaylafltrma.
ulûm-i kevniye:
kâinat ve dünya
ile ilgili ilimler.
umum:
bütün.
üslûp:
ifade tarz, anlatm flekli.
üslûp-u Kurân:
Kurânn anlatm
tarz.
vaat:
söz verme.
vait:
yaplacak kötü fleylere karfl
ceza vermekle tehdit etme.
vakit:
zaman.
zecir:
yasaklama, zorlama.
acip:
hayrette brakan.
ahkâm:
emirler, hükümler.
ayat- Kurâniye:
Kurânn
ayetleri.
ayet:
Kurânn her bir cümle-
si.
bahr-i muhit-i Kurânî:
bü-
yük bir okyanusa benzeyen,
sonsuz ilim hazinesi olan
Kurân.
Besmele:
Bismillâhirrahma-
nirrahîm.
binaen:
-den dolay.
bürhan:
delil.
cami:
toplayan, içine alan;
çok fleylerle alâkal.
camiiyet-i harika:
harika bir
flekilde bir çok hakikati ve
manay toplama.
cemiyet:
topluluk, birlik.
delâlât:
delâletler, iflaretler.
ehl-i keflif:
keflif ehli; herke-
sin göremedi¤i ve bilemedi¤i
gizli hakikatleri Allahn lüt-