hâletindeki vaziyetinden tut, tâ duhanla inflikak›na ve y›l-
d›zlar›n›n düflüp hadsiz fezada da¤›lmas›na kadar; ve
dünyan›n imtihan için aç›lmas›ndan, tâ kapanmas›na ka-
dar; ve ahiretin birinci menzili olan kabirden, sonra ber-
zahtan, haflirden, Köprüden tut, tâ Cennete, tâ saadet-i
ebediyeye kadar; mazi zaman›n›n vukuat›ndan, Hazret-i
Âdem’in hilkat-i cesedinden, iki o¤lunun kavgas›ndan tâ
tufana, tâ kavm-i Firavun’un gark›na, tâ ekser enbiyan›n
mühim hâdisat›na kadar; ve
1
r
ºo
µ u
Hn
ôp
H o
â° r
ù n
dn
G
iflaret etti¤i hâ-
dise-i ezeliyeden tut, tâ
2
l
In
ôp
XÉn
f Én
¡p
q
Hn
Q '
‹p
G@l
In
öp
VÉn
f m
òp
Än
er
ƒn
j l
?ƒo
Lo
h
ifade etti¤i vak›a-i ebediyeye kadar bütün mebahis-i esa-
siyeyi ve mühimmeyi öyle bir tarzda beyan eder ki, o be-
yan, bütün kâinat› bir saray gibi idare eden ve dünyay›
ve ahireti iki oda gibi aç›p kapayan ve zemin bir bahçe
ve sema misbahlar›yla süslendirilmifl bir dam gibi tasar-
ruf eden ve mazi ve müstakbel bir gece ve gündüz gibi
nazar›na karfl› haz›r iki sahife hükmünde temafla eden ve
ezel ve ebed, dün ve bugün gibi silsile-i fluunat›n iki tara-
f› birleflmifl, ittisal peyda etmifl bir surette bir zaman-› ha-
z›r gibi onlara bakan bir Zat-› Zülcelâl’e yak›fl›r bir tarz-›
beyand›r.
Nas›l bir usta, bina etti¤i ve idare etti¤i iki haneden
bahseder, program›n› ve ifllerinin liste ve fihristesini ya-
par; Kur’ân dahi flu kâinat› yapan ve idare eden ve iflle-
rinin listesini ve fihristesini—tabir caiz ise—program›n›
yazan, gösteren bir Zat›n beyan›na yak›fl›r bir tarzdad›r.
Hiçbir cihetle eser-i tasannu ve tekellüf görünmüyor.
SÖZLER | 641
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
hane:
ev.
haflir:
k›yametten sonra ölülerin
diriltilip bir yerde toplanmas›.
Hazret-i Âdem:
ilk insan ve ilk
peygamber.
hilkat-i ceset:
cesedin yarat›l›fl›.
‹lâhî:
Cenab-› Hakka dair.
imtihan:
s›nama, deneme, s›nav.
inflikak:
bölünme, çatlama, yar›l-
ma.
irade:
bir fleyi yapma veya yap-
mama konusunda karar verebil-
me ve bu karar› yerine getirme
gücü.
ittisal:
bitiflmek, ulaflmak.
kâinat:
bütün âlemler, varl›klar.
kavm-i Firavun:
Firavun’un kav-
mi.
kudret:
Allah’›n bütün varl›¤› çev-
releyen ezelî kuvveti.
mazi:
geçmifl zaman.
mebahis-i esasiye ve mühim-
me:
önemli ve temel konular.
melek:
Allah’›n nurdan yaratt›¤›
ve Allah’›n emirlerine tam itaat
eden mahlûk.
menzil:
yer, mekân, durak.
misbah:
lâmba.
mühim:
önemli.
müstakbel:
gelecek zaman.
müthifl:
dehfletli, korkunç.
nazar:
bak›fl.
peyda etme:
meydana gelme.
Rab:
varl›klar›n bütün ihtiyaçlar›-
n› gideren, besleyen, büyüten
onlar› uyum içinde sevk ve idare
eden Allah.
saadet-i ebediye:
sonsuz mutlu-
luk.
saray:
görkemli, güzel, zevkli dö-
flenmifl büyük yap›.
sema:
gökyüzü.
silsile-i fluunat:
olaylar ve ifller
zinciri.
suret:
biçim, flekil.
tabir caiz ise:
söz uygunsa, yerin-
deyse.
taraf:
yön, yan.
tarz:
biçim, suret.
tarz-› beyan:
anlatma ve bildir-
me flekli.
tasarruf:
idare etme, kullanma.
temafla:
bak›p seyretme.
tufan:
Hz. Nuh’a inanmayarak
yoldan ç›km›fl olanlar› azapland›r-
mak için Allah taraf›ndan hem
gökten ya¤d›r›lan, hem de yer-
den kaynayarak bütün dünyay›
kaplayan su.
vak›a-i ebediye:
ebediyete ait
olay.
vaziyet:
durum.
vukuat:
vak’alar, olaylar.
yemîn:
and.
zaman-› haz›r:
flimdiki zaman.
Zat-› Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
ve haflmet sahibi olan Allah.
zemin:
yer.
ahiret:
k›yametten sonra ku-
rulacak olan âlem.
berzah:
ölenlerin ruhlar›n›n
k›yamete kadar kald›klar›
âlem; kabir âlemi.
beyan:
anlatma, bildirme.
bina etme:
yapma, infla et-
me.
Cennet:
Allah’a inanan, gü-
nahlar›ndan
temizlenmifl
olanlar›n girece¤i yer.
cihet:
yön.
duhan:
duman.
ebed:
sonu olmayan gelecek
zaman.
ekser:
pek çok.
enbiya:
nebîler, peygamber-
ler.
eser-i tasannu ve tekellüf:
gösterifl yapmac›kl›k belirtisi.
ezel:
bafllang›c› olmayan geç-
mifl zaman.
feza:
uzay.
fihriste:
bir fleyin içinde nele-
rin bulundu¤unu gösteren
özet liste.
gark:
bo¤ulma.
hâdisat:
olaylar.
hâdise-i ezeliye:
ezelî hâdise,
zaman ve mekân d›fl› olay.
hadsiz:
s›n›rs›z.
hâl:
durum.
hâlet:
hâl.
1
. Ben sizin Rabbiniz de¤il miyim? (A’raf Suresi: 172.)
2.
Yüzler var, o gün ›fl›l ›fl›ld›r, Rabbine bakar. (K›yamet Suresi: 22-23.)