Sözler - page 670

‹kinci ?ule
‹kinci fiulenin Üç Nuru var.
Birinci Nur
Kur’ân-› Mu’cizülbeyan’›n heyet-i mecmuas›nda raik
bir selâset, faik bir selâmet, metin bir tesanüt, muhkem
bir tenasüp; cümleleri ve hey’etleri mabeyninde kavi bir
teavün; ve ayetler ve maksatlar› mabeyninde ulvî bir te-
cavüp oldu¤unu, ilm-i beyan ve fenn-i maani ve beyanî-
nin Zemahflerî, Sekkakî, Abdülkahir-i Cürcanî gibi bin-
lerle dâhî imamlar›n flahadetiyle sabit oldu¤u hâlde, o te-
cavüp ve teavün ve tesanüdü ve selâset ve selâmeti k›ra-
cak, bozacak sekiz dokuz mühim esbap bulunurken, o
esbap, bozmaya de¤il, belki selâsetine, selâmetine, tesa-
nüdüne kuvvet vermifltir. Yaln›z, o esbap, bir derece hük-
münü icra edip, bafllar›n› perde-i nizam ve selâsetten ç›-
karm›fllar. Fakat, nas›l ki yeknesak düz bir a¤ac›n gövde-
sinden bir k›s›m ç›k›nt›lar, sivricikler ç›kar, lâkin a¤ac›n
tenasübünü bozmak için ç›km›yorlar, belki o a¤ac›n ziy-
netli tekemmülüne ve cemaline medar olan meyveleri
vermek için ç›k›yorlar; aynen bunun gibi, flu esbap dahi,
Kur’ân’›n selâset-i nazm›na k›ymettar manalar› ifade için
sivri bafllar›n› ç›kar›yorlar.
‹flte o Kur’ân-› Mübin, yirmi senede, hacetlerin mevki-
leri itibar›yla necim necim olarak, müteferrik parça par-
ça nüzul etti¤i hâlde, öyle bir kemal-i tenasübü vard›r ki,
ayet:
Kur’ân’›n her bir cümlesi.
beyan:
anlatma, bildirme.
cemal:
güzellik.
dâhî:
son derece zeki, anlay›fll›,
uyan›k.
derece:
kademe, aflama.
esbap:
sebepler.
faik:
üstün, yüksek.
fenn-i maani:
uygun, güzel söz
söylemeyi ve güzel yaz› yazmay›
ö¤reten edebiyat›n bir dal›.
hacet:
ihtiyaç.
hey’et-i mecmua:
bir fleyin genel
görünüflü.
hey’etleri mabeyninde:
birlik
teflkil eden parçalar› aras›nda.
hüküm:
karar.
icra:
yerine getirme.
ifade:
anlatma.
ilm-i beyan:
belâgat ilminin haki-
kat, teflbih, istiare, mecaz, kinaye
k›s›mlar›ndan bahseden ilim dal›.
imam:
derin bilgi sahibi olan
âlim.
kavi:
kuvvetli.
kemal-i tenasüp:
tam bir uygun-
luk.
k›s›m:
çeflit.
k›ymettar:
k›ymetli.
Kur’ân-› Mu’cizülbeyan:
aç›kla-
malar›yla ak›llar› benzerini yap-
maktan âciz b›rakan Kur’ân-› Ke-
rîm.
Kur’ân-› Mübin:
hak ve hakikati
aç›klayan Kur’ân.
lâkin:
fakat.
mabeyn:
aras›, ortas›.
maksat:
gaye, amaç.
mana:
anlam.
medar:
sebep, vesile.
metin:
sa¤lam ve dayan›kl›.
mevkileri itibar›yla:
yerleri bak›-
m›ndan.
muhkem:
sa¤lamlaflt›r›lm›fl, kuv-
vetli.
mühim:
önemli.
müteferrik:
ayr› ayr›.
necim necim:
parça parça, y›ld›z
gibi.
nur:
par›lt›, ›fl›k.
nüzul:
inme, indirilme.
perde-i nizam:
düzen perdesi.
raik:
sade, saf.
sabit:
ispatlanm›fl.
Sekkakî:
bkz. fiah›s Bilgileri.
selâmet:
salimlik, do¤ruluk,
sa¤laml›k.
selâset:
sözün ak›c› olma hâ-
li.
selâset-i naz›m:
Kur’ân’›n
ayet ve cümlelerinin tertip ve
düzenindeki ahenk.
sene:
y›l.
flahadet:
flahitlik.
flule:
alev, yal›m.
teavün:
yard›mlaflma.
tecavüp:
birbirinin ihtiyaçlar›-
na cevap verme.
tekemmül:
olgunlaflma, ke-
male erme.
tenasüp:
uygunluk, uyum.
tesanüt:
dayan›flma.
ulvî:
yüce, yüksek.
yeknesak:
tekdüze, mono-
ton.
Zemahflerî:
bkz. fiah›s Bilgile-
ri.
ziynet:
süs.
670 | SÖZLER
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
1...,660,661,662,663,664,665,666,667,668,669 671,672,673,674,675,676,677,678,679,680,...1482
Powered by FlippingBook