‹flte Kur’ân, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm›n
mirac›n›n mebdei olan Mescid-i Haram’dan Mescid-i
Aksâ’ya olan seyeran›n› zikrettikten sonra,
1
o
Ò°/
ün
Ñ r
dG o
™«/
ªs
°ùdG n
ƒo
g o
¬s
fp
G
der.
2
o
¬s
f p
G
’deki zamir, ya Cenab-›
Hakkad›r veyahut Peygamberedir.
Peygambere göre olsa, flöyle oluyor ki
: “Bu seyahat-i
cüz’îde, bir seyr-i umumî, bir uruc-u küllî var ki, tâ Sidre-
tü’l-Münteha’ya, tâ Kab-› Kavseyn’e kadar, meratib-i kül-
liye-i esmaiyede gözüne, kula¤›na tezahür eden ayat-›
Rabbaniyeyi ve acaib-i sanat-› ‹lâhiyeyi iflitmifl, görmüfl-
tür” der. O küçük, cüz’î seyahati küllî ve mahfler-i acayip
bir seyahatin anahtar› hükmünde gösteriyor.
E¤er zamir, Cenab-› Hakka raci olsa, flöyle oluyor ki
:
“Bir abdini, bir seyahatte huzuruna davet edip bir vazife
ile tavzif etmek için, Mescid-i Haram’dan mecma-› enbi-
ya olan Mescid-i Aksâ’ya gönderip, enbiyalarla görüfltü-
rüp, bütün enbiyalar›n usul-ü dinlerine vâris-i mutlak ol-
du¤unu gösterdikten sonra, tâ Kab-› Kavseyn’e kadar
mülk ü melekûtunda gezdirdi.”
‹flte, çendan o zat bir abddir, bir mirac-› cüz’îde seya-
hat eder; fakat, bu abdde bütün kâinata taallûk eden bir
emanet beraberdir, hem flu kâinat›n rengini de¤ifltirecek
bir nur beraberdir. Hem, saadet-i ebediyenin kap›s›n›
açacak bir anahtar beraber oldu¤u için, Cenab-› Hak
kendi zat›n›, bütün eflyay› iflitir ve görür s›fat›yla tavsif
eder; tâ, o emanet, o nur, o anahtar›n cihanflümul hik-
metlerini göstersin.
SÖZLER | 693
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
cihanflümul:
dünya çap›nda.
cüz’î:
az, küçük.
çendan:
gerçi.
emanet:
birisine korumas› için
verilen fley.
enbiya:
nebîler, peygamberler.
hikmet:
her fleyin belirli gayelere
yönelik olarak, manal›, faydal› ve
tam yerli yerinde olmas›.
hüküm:
de¤er.
Kab-› Kavseyn:
Hz. Peygamberin
miraca ç›k›fl›yla vard›¤› son nokta.
kâinat:
bütün âlemler, varl›klar.
küllî:
umumî.
mahfler-i acayip:
hayret verici
fleylerin topland›¤› yer.
mebdei:
bafllang›c›.
mecma-i enbiya:
peygamberle-
rin topland›¤› yer.
meratib-i külliye-i esmaiye:
isimlerin küllî mertebeleri.
Mescid-i Aksâ:
Kudüs’teki mu-
kaddes mabet.
Mescid-i Haram:
Mekke-i Müker-
reme’de, içinde Kâbe’nin bulun-
du¤u en büyük, mukaddes iba-
det yeri.
mirac-› cüz’î:
küçük bir yükselifl.
miraç:
Peygamberimizin Cenab-›
Hakk›n huzuruna cismen ruhen
ve hâlen ç›kmas›.
mülk ü melekût:
görünen ve gö-
rünmeyen âlem.
nur:
par›lt›, ›fl›k, ayd›nl›k.
peygamber:
Allah’›n elçisi.
raci:
dönen.
saadet-i ebediye:
sonsuz mutlu-
luk.
seyahat:
yolculuk.
seyahat-i cüz’î:
k›sa zaman için-
deki seyahat.
seyeran:
gezinti.
seyr-i umumî:
umumî, genifl bir
yolculuk.
s›fat:
nitelik, vas›f.
Sidretü’l-Münteha:
yedinci kat
gökte oldu¤u rivayet edilen ve
Peygamberimizin ulaflt›¤› en son
makam.
taallûk:
ilgili, alâkal›.
tavsif:
vas›fland›rma.
tavzif:
görevlendirme.
tezahür:
zuhur etme, görünme.
uruc-u küllî:
umumî manada bir
yükselifl.
usul-i din:
dinin prensipleri
vâris-i mutlak:
mutlak vâris, mi-
rasç›.
vazife:
görev.
zat:
kifli, öz, kendi.
zikir:
anma, bildirme.
abd:
kul.
acaib-i sanat-i ‹lâhiye:
Al-
lah’›n hayrette b›rakan, flafl›r-
tan sanat eserleri.
ayat-i Rabbaniye:
Allah’›
gösteren ve tan›tan deliller.
Cenab-› Hak:
do¤ru, gerçek,
hakk›n tâ kendisi olan, fleref
ve azamet sahibi yüce Allah.
1.
fiüphesiz ki O her fleyi hakk›yla ifliten, her fleyi hakk›yla görendir. (‹sra Suresi: 1.)
2.
fiüphesiz ki O. (‹sra Suresi: 1.)