Bin üç yüz elli senedir, Kurân- Hakîm, bütün hakaik-
n kâinat çarflsnda açp teflhir etti¤i hâlde; herkes, her
millet, her memleket onun cevahirinden, hakaikndan al-
mfltr ve alyorlar. Hâlbuki, ne o ülfet, ne o mebzuliyet,
ne o mürur-u zaman, ne o büyük tahavvülâtlar, onun ky-
mettar hakaikna, onun güzel üslûplarna halel vereme-
mifl, ihtiyarlatmamfl, kurutmamfl, kymetten düflürme-
mifl, hüsnünü söndürmemifltir. fiu hâl tek baflyla bir
icazdr.
fiimdi, biri çksa, Kurânn getirdi¤i hakaikten bir ks-
mna kendi hevesince çocukça bir intizam verse,
Kurânn baz ayatna muaraza için nispet etse,
Kurâna yakn bir kelâm söyledim dese, öyle ahmaka-
ne bir sözdür ki; meselâ, tafllar muhtelif cevahirden bir
saray- muhteflemi yapan ve o tafllarn vaziyetinde,
umum sarayn nukufl-u âliyesine bakan mizanl nakfllar
ile tezyin eden bir ustann sanatyla, o nukufl-u âliyeden
fehmi kasr, o sarayn bütün cevahir ve ziynetlerinden bî-
behre bir adî adam, adî hanelerin bir ustas, o saraya gi-
rip, o kymettar tafllardaki ulvî nakfllar bozup, çocukça
hevesine göre adî bir hanenin vaziyetine göre bir inti-
zam, bir suret verse ve çocuklarn nazarna hofl görüne-
cek baz boncuklar taksa, sonra, Baknz, o sarayn us-
tasndan daha ziyade maharet ve servetim var ve kymet-
tar ziynetlerim var dese, divanece bir hezeyan eden bir
sahtekârn nispet-i sanat gibidir.
@@@
SÖZLER | 703
Y
RM
B
EfiNC
S
ÖZ
sahtekâr:
sahte ifl yapan.
sanat:
ustalk, marifet.
saray:
görkemli, iyi döflenmifl ya-
p; hükümdarlarn oturdu¤u bü-
yük yap.
saray- muhteflem:
ihtiflaml sa-
ray.
servet:
zenginlik.
suret:
biçim, flekil.
tahavvülât:
tahavvüller, de¤ifl-
meler.
teflhir:
sergileme.
tezyin:
süsleme.
ulvî:
yüksek, yüce.
umum:
bütün.
ülfet:
alflma.
üslûp:
ifade tarz.
vaziyet:
durum.
ziyade:
çok, fazla.
ziynet:
süs.
adî:
baya¤, de¤ersiz.
ahmakane:
ahmakçasna.
ayat:
Kurân ayetleri.
bîbehre:
mahrum.
cevahir:
cevherler.
divanece:
delice.
fehim:
anlayfl.
hakaik:
hakikatler, gerçekler.
halel:
bozukluk, eksiklik.
hâlet:
durum, hâl.
hane:
ev, mesken.
heves:
arzu, zevk.
hezeyan:
saçmalama.
hüsün:
güzellik.
icaz:
mucize.
intizam:
düzen, tertiplilik.
kâinat:
bütün âlemler, varlk-
lar.
kasr:
ksa, noksan.
kelâm:
söz, lâfz.
kymet:
de¤er.
kymettar:
kymetli.
Kurân- Hakîm:
her ayet ve
suresinde saysz hikmet ve
faydalar bulunan Kurân.
maharet:
mahirlik, ustalk.
mebzuliyet:
bolluk, çokluk.
memleket:
yurt, diyar.
meselâ:
misal olarak.
millet:
snf, topluluk, halk.
mizan:
ölçü.
muaraza:
karfl gelme, müca-
dele.
muhtelif:
çeflitli.
mürur-u zaman:
zamann
geçmesi.
nakfl:
süs.
nazar:
bakfl.
nispet:
yaknlk, ölçü.
nispet-i sanat:
sanat ba¤.
nukufl-u âliye:
yüksek nakfl-
lar.