Sözler - page 712

‹flte Kur’ân’›n bafltan bafla kâinata müteveccih olan
ayat› flu esasa göre gider, hakikat-i dünyay› oldu¤u gibi
açar gösterir, çirkin dünyay› ne kadar çirkin oldu¤unu
göstermekle beflerin yüzünü ondan çevirtir, Sânia bakan
güzel dünyan›n güzel yüzünü gösterir, beflerin gözünü
ona diktirir, hakikî hikmeti ders verir, kâinat kitab›n›n
manalar›n› talim eder. Hurufat ve nukufllar›na az bakar;
sarhofl felsefe gibi, çirkine âfl›k olup, manay› unutturup,
hurufat›n nukufluyla insanlar›n vaktini malâyaniyatta sarf
ettirmiyor.
Üçüncü Ziya
‹kinci Ziyada hikmet-i befleriyenin hikmet-i Kur’âniye-
ye karfl› sukutuna ve hikmet-i Kur’âniyenin i’caz›na ifla-
ret ettik. fiimdi flu Ziyada, Kur’ân’›n flakirtleri olan asfiya
ve evliya ve hükeman›n münevver k›sm› olan hükema-i
‹flrakiyyunun hikmetleriyle, Kur’ân’›n hikmetine karfl›
derecesini gösterip, flu cihette Kur’ân’›n i’caz›na muhta-
sar bir iflaret edece¤iz:
‹flte Kur’ân-› Hakîm’in ulviyetine en sad›k bir delil ve
hakkaniyetine en zahir bir bürhan ve i’caz›na en kavi bir
alâmet fludur ki: Kur’ân, bütün aksam-› tevhidin bütün
meratibini bütün levaz›mat›yla muhafaza ederek beyan
edip muvazenesini bozmam›fl, muhafaza etmifl; hem,
bütün hakaik-› âliye-i ‹lâhiyenin muvazenesini muhafaza
etmifl; hem, bütün Esma-i Hüsnan›n iktiza ettikleri ah-
kâmlar› cem etmifl, o ahkâm›n tenasübünü muhafaza
ahkâm:
emirler, hükümler.
aksam-› tevhit:
tevhidin k›s›mla-
r›, birli¤in çeflitleri.
asfiya:
safiyet, kemalât ve takva
sahibi olan zatlar.
âfl›k:
fliddetli muhabbet besle-
yen.
ayat:
Kur’ân ayetleri.
befler:
insanl›k.
beyan:
anlatma, bildirme.
bürhan:
delil.
cem:
toplama, birlefltirme.
cihet:
yön.
delil:
bir davay›, meseleyi ispata
yarayan fley, bürhan.
derece:
mertebe, de¤er.
esas:
as›l.
Esma-i Hüsna:
Allah’›n güzel
isimleri.
evliya:
velîler, Allah dostlar›.
felsefe:
madde ve hayat› bafllan-
g›ç ve gaye bak›m›ndan incele-
yen ilim
hakaik-i âliye-i ‹lâhiye:
‹lâhî yü-
ce hakikatler.
hakikat-i dünya:
dünyan›n haki-
kati, asl›.
hakikî:
gerçek.
hakkaniyet:
hak ve do¤ruluk.
hikmet:
her fleyin belirli gayelere
yönelik olarak, manal›, faydal› ve
tam yerli yerinde olmas›.
hikmet-i befleriye:
insanlar›n an-
lay›fl›, bilgisi.
hikmet-i Kur’âniye:
Kur’ân’›n
hikmeti.
hurufat:
harfler.
hükema:
filozoflar.
hükema-i ‹flrakiyyun:
bilgiye,
ancak kalbin sezgileriyle ulafl›la-
bilece¤ini savunan felsefe ak›m›-
n›n filozoflar›.
i’caz:
mu’cizelik.
iktiza:
gerektirme.
kâinat:
bütün âlemler, varl›klar.
kavi:
kuvvetli.
Kur’ân-› Hakîm:
her ayet ve su-
resinde say›s›z hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur’ân.
levaz›mat:
lüzumlu ihtiyaç
maddeleri, lâz›m olan fleyler.
malâyaniyat:
faydas›z, bofl
fleyler.
mana:
anlam.
meratip:
mertebeler.
muhafaza:
koruma.
muhtasar:
k›salt›lm›fl, özet.
muvazene:
denge.
münevver:
nurlanm›fl, ayd›n.
müteveccih:
yönelen.
nukufl:
nak›fllar, süsler.
sad›k:
do¤ru.
Sâni: yapan,
her fleyi sanatl›
olarak yaratan Allah.
sarf:
harcama.
sukut:
de¤erden düflme.
flakirt:
talebe.
talim:
ö¤retmek.
tenasüp:
uygunluk.
ulviyet:
ulvîlik, yücelik.
vakit:
zaman.
zahir:
aç›k.
ziya:
›fl›k.
712 | SÖZLER
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
1...,702,703,704,705,706,707,708,709,710,711 713,714,715,716,717,718,719,720,721,722,...1482
Powered by FlippingBook