Aleyhissalâtü Vesselâmn beflere hediye getirdi¤i nur,
perdeyi kaldrd. dam, adem, hiçlik, vazifesizlik, abes, fi-
rak, fânîlik yerlerinde, o kavaklarn her birinin yaprakla-
r adedince hikmetleri ve manalar ve
Risale-i Nur
da
ispat edildi¤i gibiüç ksma ayrlan neticeleri ve vazife-
leri var diye gösterdi.
Birinci ksm
, Sâni-i Zülcelâlin esmasna bakar. Mese-
lâ; nasl ki bir usta, harika bir makineyi yapsa, onu tak-
dir eden herkes o zata Maflaallah, bârekâllah! deyip al-
kfllar. Öyle de, o makine dahi, ondan maksut neticeleri
tam tamna göstermesiyle, lisan- hâliyle ustasn tebrik
eder, alkfllar. Her zîhayat ve her fley böyle bir makine-
dir; ustasn tebriklerle alkfllar.
kinci ksm
hikmetleri ise, zîhayatn ve zîfluurun nazar-
larna bakar, onlara flirin bir mütalâagâh, birer kitab-
marifet olur; manalarn zîfluurun zihinlerinde ve suretle-
rini kuvve-i hafzalarnda ve elvah- misaliyede ve âlem-i
gaybn defterlerinde daire-i vücutta brakp, sonra âlem-i
flahadeti terk eder, âlem-i gayba çekilir. Demek, sûrî bir
vücudu brakr, manevî ve gaybî ve ilmî çok vücutlar ka-
zanr.
Evet, madem Allah var ve ilmi ihata eder; elbette
adem, idam, hiçlik, mahv, fenâ, hakikat noktasnda ehl-i
imann dünyasnda yoktur. Ve kâfirlerin dünyalar adem-
le, firakla, hiçlikle, fânîlikle doludur. flte bu hakikati,
umumun lisannda gezen bu gelen darbmesel ders ve-
rip, der:
Kimin için Allah var, ona her fley var; ve kimin
için yoksa, her fley ona yoktur, hiçtir
.
SÖZLER | 749
Y
RM
B
EfiNC
S
ÖZ
idam:
yok olma.
ihata:
kuflatma.
ilmî:
ilimle ilgili.
ispat:
do¤ruyu delillerle göster-
me.
kâfir:
Allaha inanmayan, dinsiz.
ksm:
çeflit, nevi.
kitab- marifet:
Allah tantan ki-
tap.
kuvve-i hafza:
hafza gücü, hf-
zetme, unutmama kuvveti.
lisan:
dil.
lisan- hâl:
hâl dili.
mahv:
bitme, yok olma.
maksut:
kastedilen.
mana:
anlam.
manevî:
manaya ait.
Maflaallah:
ne güzel, Allah koru-
sun.
meselâ:
misal olarak, örne¤in.
mütalâagâh:
mütalâa yeri.
nazar:
bakfl.
netice:
sonuç.
nokta:
yön, cihet.
nur:
aydnlk, flk.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi.
Sâni-i Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
sahibi ve her fleyi sanatla yaratan
Allah.
suret:
dfl görünüfl.
sûrî:
görünüflte.
tebrik:
kutlama.
tesbih:
eksiklik ve noksandan
uzak tutma.
umum:
herkes.
vazife:
görev.
vücut:
varlk.
zat:
azamet ve ululuk sahibi kifli.
zîhayat:
hayat sahibi.
zihin:
bilinç, dima¤.
zîfluur:
fluur sahibi.
abes:
bofl, lüzumsuz ifl.
adem:
yokluk.
âlem-i gayp:
gayp âlemi.
âlem-i flahadet:
gözle gördü-
¤ümüz âlem, kâinat.
bârekâllah:
hayrl ve bere-
ketli olsun.
befler:
insanlk.
daire-i vücut:
varlk dairesi.
darbmesel:
ata sözü, vecize.
ehl-i iman:
inananlar.
elvah- misaliye:
örnek tab-
lolar, misalî manzaralar.
esma:
isimler.
fânî:
geçici.
fenâ:
geçip gitme, son bulma.
firak:
ayrlk.
gaybî:
gayba ait.
hakikat:
gerçek.
harika:
ola¤anüstü.
hikmet:
her fleyin belirli ga-
yelere yönelik olarak, manal,
faydal ve tam yerli yerinde
olmas.