Sözler - page 747

Bu Onuncu Meseleye Bir Hatime Olarak
‹ki Haßiye
B‹R‹NC‹S‹
Bundan on iki sene evvel iflittim ki, en dehfletli ve mu-
annit bir z›nd›k, Kur’ân’a karfl› suikast›n›, tercümesiyle
yapmaya bafllam›fl. Ve demifl ki: “Kur’ân tercüme edil-
sin, tâ ne mal oldu¤u bilinsin.” Yani, lüzumsuz tekrarat›
herkes görsün ve tercümesi onun yerinde okunsun diye
dehfletli bir plân çevirmifl.
Fakat
Risale-i Nur
’un cerh edilmez hüccetleri kat’î is-
pat etmifl ki, Kur’ân’›n hakikî tercümesi kabil de¤il. Ve li-
san-› nahvî olan lisan-› Arabî yerinde Kur’ân’›n meziyet-
lerini ve nüktelerini baflka lisan muhafaza edemez. Ve her
bir harfi on adetten bine kadar sevap veren kelimat-›
Kur’âniyenin mu’cizâne ve cemiyetli tabirlerinin yerinde
beflerin adî ve cüz’î tercümeleri tutamaz, onun yerinde
camilerde okunmaz, diye
Risale-i Nur
her tarafta intifla-
r›yla o dehfletli plân› akim b›rakt›.
Fakat, o z›nd›ktan ders alan münaf›klar, yine fleytan
hesab›na Kur’ân güneflini üflemekle söndürmeye, aptal
çocuklar gibi, ahmakane ve divanecesine çal›flmalar› hik-
metiyle, bana gayet s›k› ve s›k›c› ve s›k›nt›l› bir hâlette bu
Onuncu Mesele yazd›r›ld› tahmin ediyorum. Baflkalar ile
görüflemedi¤im için hakikat-i hâli bilemiyorum.
SÖZLER | 747
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
kat’î:
kesin.
kelimat-› Kur’âniye:
Kur’ân’›n
kelimeleri.
lisan:
dil.
lisan-› Arabî:
Arap dili.
lisan-› nahvî:
intizam ve kaidele-
re ba¤l› belâgat dili.
mesele:
konu, problem.
meziyet:
de¤erlilik, fazilet.
muannit:
inatç›.
mu’cizâne:
mu’cizeli bir flekilde.
muhafaza:
koruma.
münaf›k:
kalbinde küfrü gizledi¤i
hâlde Müslüman görünen.
nükte:
ince mana.
plan:
program.
sevap:
mükâfat.
fleytan:
Hz. Âdem’in üstünlü¤ü-
nün kabulü anlam›nda ona secde
edilmesi ile ilgili ‹lâhî emre uyma-
d›¤› için semadan kovulan ve o
zamandan beri Âdemo¤ullar›n›
do¤ru yoldan ç›kartmaktan geri
durmayan lânetlenmifl varl›k.
tabir:
söz.
tekrarat:
tekrarlar.
tercüme:
çeviri.
z›nd›k:
Allah’› inkâr eden, iman-
s›z.
adî:
baya¤›, de¤ersiz.
ahmakane:
ahmakças›na.
akim:
neticesiz, baflar›s›z.
befler:
insanl›k.
cemiyet:
toplum, topluluk.
cerh:
yaralanma, bir fikri çü-
rütme, iptal etme.
cüz’î:
k›ymetsiz, az, pek az,
de¤ersiz.
dehflet:
korkunç.
divanece:
delice.
evvel:
önce.
hakikat-i hâl:
durumun ger-
çek yönü.
hakikî:
gerçek.
hâlet:
hâl.
hafliye:
dipnot.
hatime:
son söz.
hüccet:
delil.
intiflar:
yay›lma, neflrolunma.
ispat:
do¤ruyu delillerle gös-
terme.
kabil:
mümkün.
1...,737,738,739,740,741,742,743,744,745,746 748,749,750,751,752,753,754,755,756,757,...1482
Powered by FlippingBook