de Haktandr. nsan, yalnz dua ile, iman ile, fluur ile, r-
za ile, onlara sahip olur.
Fakat seyyiat isteyen, nefs-i insaniyedirya istidat
ile, ya ihtiyar ile. Nasl ki beyaz, güzel güneflin ziyasndan
baz maddeler, siyahlk ve taaffün alr; o siyahlk onun is-
tidadna aittir. Fakat, o seyyiat çok mesalihi tazammun
eden bir kanun-u lâhî ile icat eden, yine Haktr. Demek,
sebebiyet ve sual, nefistendir ki, mesuliyeti o çeker.
Hakka ait olan halk ve icat ise, daha baflka güzel netice
ve meyveleri oldu¤u için, güzeldir, hayrdr.
flte, flu srdandr ki,
kisb-i fler, flerdir; halk- fler, fler de-
¤ildir
. Nasl ki pek çok mesalihi tazammun eden bir ya¤-
murdan zarar gören tembel bir adam, diyemez Ya¤mur
rahmet de¤il.
Evet, halk ve icatta bir flerr-i cüzî ile be-
raber hayr- kesir vardr. Bir flerr-i cüzî için hayr- kesiri
terk etmek, flerr-i kesir olur. Onun için, o flerr-i cüzî ha-
yr hükmüne geçer. cad- lâhîde fler ve çirkinlik yoktur;
belki, abdin kisbine ve istidadna aittir.
Hem nasl kader-i lâhî netice ve meyveler itibaryla
flerden ve çirkinlikten münezzehtir; öyle de, illet ve se-
bep itibaryla dahi zulümden ve kubuhtan mukaddestir.
Çünkü, kader hakikî illetlere bakar, adalet eder; insanlar,
zahirî gördükleri illetlere hükümlerini bina eder, kaderin
ayn adaletinde zulme düflerler. Meselâ, hâkim seni sir-
katle mahkûm edip, hapsetti. Hâlbuki, sen sârk de¤ilsin;
fakat, kimse bilmez gizli bir katlin var. flte, kader-i lâhî
dahi seni o hapisle mahkûm etmifl. Fakat, kader, o gizli
SÖZLER | 753
Y
RM
A
LTINCI
S
ÖZ
icat:
vücuda getirme, yoktan var
etme.
ihtiyar:
seçme, tercih.
illet:
sebep, gaye.
iman:
inanma, inanç.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
itibaryla:
...a bakarak, nokta-i
nazarndan.
kader:
Cenab- Hakkn her fleyi
olmadan önce takdir etmesi,
plânlamas; takdir, lâhî hüküm.
kader-i lâhî:
lâhî kader, Allahn
kader kanunu.
kanun-u lâhî:
lâhî kanun, lâhî
irade.
katl:
öldürme, katletme.
kesb:
çalflma, yapma.
kisb-i fler:
flerri iflleme, yapma.
kubuh:
çirkinlik, kabahat.
mahkûm:
hüküm giymifl, hü-
kümlü.
mesalih:
maslahatlar, faydalar.
mesuliyet:
sorumluluk.
mukaddes:
kusur ve noksanlar-
dan uzak olan.
münezzeh:
tenzih edilmifl, uzak.
nefis:
kötü vasflar kendinde
toplayan, kötülü¤e sevk eden,
flehevî istekleri kamçlayp hayrl
ifllerden alkoyan güç.
nefs-i insaniye:
insann kendisi.
netice:
sonuç, semere.
rahmet:
faydal nimet.
rza:
raz olma.
sârk:
hrsz.
seyyiat:
fenalklar, kötülükler;
seyyieler.
sirkat:
hrszlk, çalma.
sual:
dileme, isteme.
fler:
kötülük, fenalk, günah.
flerr-i cüzî:
az miktardaki kötü-
lük, fenalk, günah.
flerr-i kesir:
pek büyük kötülük,
fenalk.
fluur:
anlayfl, idrak, bilinç.
taaffün:
çürüyüp kokuflma.
tazammun:
ihtiva etme, içinde
bulundurma.
zahirî:
görünen, görünürdeki.
ziya:
flk.
zulüm:
hakszlk, adaletsizlik.
abd:
kul.
adalet:
hakkaniyet, âdillik;
her hak sahibine hakknn
tam ve eksiksiz verilmesi.
bina etmek:
dayama, dayan-
drma.
çirkinlik:
güzel olmayan.
dua:
yalvarma, yakarfl, niyaz.
Hak:
varl¤ hak olan ve her
hakkn sahibi olan Allah.
hakikî:
gerçek.
hâkim:
yargç, kanun uygula-
yan kimse.
halk:
yaratma, yaratfl, icat.
halk- fler:
flerrin yaratlfl,
flerri yaratma.
hayr:
güzellik, iyilik.
hayr- kesir:
içinde pek çok
hayr ve fayda bulunan.
hükmüne:
durumuna, yerine.
hüküm:
bir konu hakknda
verilen karar.
icad- lâhî:
Cenab- Hakkn
bir fleyi yaratmas.