namna, Cenab- Hak, kâfirden fledit flikâyet ve dehfletli
tehdidat etmek, ayn- hikmettir ve ebedî azap vermek,
ayn- adalettir.
Madem insan küfür ve isyanla tahribat tarafna gidi-
yor; az bir hizmetle pek çok iflleri yapar. Onun için, ehl-i
iman, onlara karfl Cenab- Hakkn inayet-i azîmine
muhtaçtr. Çünkü, on kuvvetli adam bir evin muhafaza-
sn ve tamiratn deruhte etse, haylaz bir çocu¤un o ha-
neye atefl vermeye çalflmasna karfl, o çocu¤un velisine,
belki padiflahna müracaata, yalvarmaya mecbur olmas
gibi; müminlerin de, böyle edepsiz ehl-i isyana karfl da-
yanmak için, Cenab- Hakkn çok inayatna muhtaçtrlar.
E l hâ s l
: E¤er kader ve cüz-i ihtiyarîden bahseden
adam ehl-i huzur ve kemal-i iman sahibi ise, kâinat ve
nefsini Cenab- Hakka verir, Onun tasarrufunda bilir. O
vakit hakk var, kaderden ve cüzî ihtiyarîden bahsetsin.
Çünkü, madem nefsini ve her fleyi Cenab- Haktan bilir.
O vakit, cüz-i ihtiyarîye istinat ederek mesuliyeti deruh-
te eder, seyyiata merciiyeti kabul edip Rabbini takdis
eder, daire-i ubudiyette kalp teklif-i lâhiyeyi zimmetine
alr. Hem, kendinden sudûr eden kemalât ve hasenat ile
gururlanmamak için kadere bakar, fahir yerine flükreder.
Baflna gelen musibetlerde kaderi görür, sabreder.
E¤er kader ve cüz-i ihtiyarîden bahseden adam ehl-i
gaflet ise, o vakit kaderden ve cüz-i ihtiyarîden bahse
hakk yoktur. Çünkü, nefs-i emmaresi, gaflet veya dalâ-
let saikasyla kâinat esbaba verip, Allahn maln onlara
SÖZLER | 755
Y
RM
A
LTINCI
S
ÖZ
haylaz:
yaramaz.
inayat:
lütuflar, iyilikler, yardm-
lar.
inayet-i azîm:
sonsuz yardm,
destek.
istinat:
dayanma, güvenme, iti-
mat etme.
isyan:
bafl kaldrma, karfl gelme,
itaatsizlik.
kader:
Cenab- Hakkn her fleyi
olmadan önce takdir etmesi,
plânlamas.
kâfir:
Allah ve slâmiyeti inkâr
eden, dinsiz.
kâinat:
yaratlmfl olan fleylerin
tamam.
kemalât:
iyilikler, kemaller.
kemal-i iman:
tam ve mükem-
mel iman.
küfür:
Allah inkâr etme, inanç-
szlk.
mecbur:
bir ifli yapma zorunda
kalmfl.
merciiyet:
dönüfl yeri, çkfl yeri.
mesuliyet:
sorumluluk.
muhafaza:
koruma, saklama.
muhtaç:
ihtiyac olan.
musibet:
felâket, belâ.
mümin:
iman eden, inanan.
müracaat:
bafl vurma.
nefis:
insann kendisi, öz varlk.
nefs-i emmare:
kötülü¤ü emre-
den nefis.
Rab:
besleyen, yetifltiren, verdi¤i
nimetlerle mahlûkat slah ve ter-
biye eden Allah.
saika:
sebep.
seyyiat:
seyyieler, kötülükler, gü-
nahlar.
sudûr:
meydana çkma.
fledit:
fliddetli.
flikâyet:
yaknma.
flükretmek :
nimet ve iyili¤in sa-
hibini tanma ve ona karfl minnet
duygusunu ifade etmek.
tahribat:
tahripler, ykp bozma-
lar.
takdis:
yüceltme, mukaddeslefl-
tirme.
tasarruf:
kullanm hakk.
tehdidat:
tehditler.
teklif-i lâhiye:
Allahn teklif ve
emirleri.
vakit:
zaman.
velî:
sahip, bir çocuk veya kad-
nn durumundan sorumlu olan
kimse.
zimmet:
üstlenme, sahip çkma.
ayn- adalet:
adaletin tâ ken-
disi.
ayn- hikmet:
hikmetin tâ
kendisi.
azap:
fliddetli ceza.
Cenab- Hak:
fleref ve azamet
sahibi yüce Allah.
cüz-i ihtiyarî:
arzu serbestli-
¤i; diledi¤i gibi hareket ede-
bilme kabiliyeti.
daire-i ubudiyet:
kulluk da-
iresi.
dalâlet:
iman ve slâmiyetten
ayrlma, batla yönelme.
dehfletli:
ürkütücü, korku ve-
rici.
deruhte:
üstüne alma, üst-
lenme.
ebedî:
sonu olmayan, sürekli.
edepsiz:
terbiyesiz, ahlâksz.
ehl-i gaflet:
dünyaya dald¤
için ahiretin farknda olma-
yan.
ehl-i huzur:
huzur sahipleri.
ehl-i iman:
inananlar, iman
sahipleri.
ehl-i isyan:
isyan edenler,
bafl kaldranlar.
elhâsl:
sonuç olarak, özetle.
esbap:
nedenler, sebepler.
fahir:
gururlanma, kibirlen-
me.
gaflet:
Allahtan uzaklaflp
nefsinin arzularna dalma.
hak:
pay.
hane:
ev, mesken.
hasenat:
güzellikler, iyilikler.