Netice-i meram
: Madem bilmüflahede görüyoruz ki,
her bir zîhayatn neflvünema zamannda zerreleri e¤ri
bü¤rü hudutlara gider, durur; zerreler yolunu de¤ifltirir; o
hudutlarn nihayetlerinde birer hikmet, birer fayda, birer
maslahat semere verirler. Bilbedahe, o fleyin miktar- sû-
rîsi, bir kader kalemiyle tersim edilmifltir. flte, meflhut,
bedihî kader, o zîhayatn manevî hâlâtnda dahi bir kader
kalemiyle çizilmifl muntazam meyvedar hudutlar, niha-
yetleri var oldu¤unu gösterir. Kudret mastardr, kader
mistardr. Kudret, o maani kitabn, o mistar üstünde ya-
zar.
Madem maddî ve manevî kader kalemiyle tersim edil-
mifl müsmir hudutlar, hikmetli nihayetler oldu¤unu
katiyen anlyoruz; elbette, her bir zîhayatn müddet-i ha-
yatnda geçirece¤i ahval ve etvar, o kaderin kalemiyle
tersim edilmifl. Çünkü, sergüzeflt-i hayat, bir intizam ve
mizan ile cereyan ediyor; suretler de¤ifltiriyor, flekiller al-
yor. Madem böyle umum zîhayatta kalem-i kader hü-
kümrandr; elbette âlemin en mükemmel meyvesi ve ar-
zn halifesi ve emanet-i kübrann hamili olan insann ser-
güzeflt-i hayatiyesi, her fleyden ziyade, kaderin kanunu-
na tâbidir.
E¤er desen
: Kader bizi böyle ba¤lamfl, hürriyetimi-
zi selp etmifltir. nbisat ve cevelâna müfltak olan kalp ve
ruh için, kadere iman bir a¤rlk, bir sknt vermiyor mu?
Elcevap
: Kata ve asla! Sknt vermedi¤i gibi, niha-
yetsiz bir hiffet, bir rahatlk ve ruhureyhan veren ve em-
nüeman temin eden bir sürur, bir nur veriyor. Çünkü,
SÖZLER | 765
Y
RM
A
LTINCI
S
ÖZ
kader:
Cenab- Hakkn her fleyi
olmadan önce takdir etmesi,
plânlamas.
kalem-i kader:
kader kalemi, Al-
lahn olacak hâdiseleri olmadan
önce bilip yazmas, takdir etmesi.
kata:
hiçbir vakit, asla.
katiyen:
kesin olarak, kesinlikle.
kudret:
Allahn bütün varl¤ çev-
releyen ezelî kuvveti
maani:
manalar.
manevî hâlât:
manevî hâller.
manevî:
manaya ait, maddî ol-
mayan.
maslahat:
fayda.
mastar:
bir fleyin sudûr etti¤i
(çkt¤) kaynak.
meflhut:
görünen, flahit olunan.
meyvedar:
meyve veren, verimli.
miktar- sûrî:
görünen ölçüler.
mistar:
bir fleyin kayna¤ndan
çkmasna yarayan alet, (bir çefl-
menin suyunun bulundu¤u yer
mastar, muslu¤u ise mistardr.)
mizan:
ölçü, mikyas.
muntazam:
düzenli ve ölçülü.
müddet-i hayat:
ömür müddeti,
yaflam süresi.
mükemmel:
olgun, tam, kâmil.
müsmir:
semere veren, meyve
veren, netice veren.
müfltak:
ifltiyakl, arzulu.
neflvünema:
geliflme, yaylma,
olgunlaflma.
netice-i meram:
istenilen netice;
sonuç.
nihayet:
son, en sonunda; netice.
nihayetsiz:
sonsuz.
nur:
parlt, parlaklk, flk.
ruh:
can, canllk; insan ve hay-
vanlardaki dirilik kayna¤, hayatn
temeli ve sebebi olan gayr-i mad-
dî cevher, manevî varlk.
ruhureyhan:
hofl ve güzel koku.
selp:
zorla alma; ortadan kaldr-
ma.
semere:
netice, sonuç; meyve.
sergüzeflt-i hayat:
hayat hikâye-
si.
sergüzeflt-i hayatiye:
hayat ma-
ceras, yaflananlar.
suret:
biçim, görünüfl, flekil, re-
sim.
sürur:
sevinç, mutluluk, nefle.
tâbi:
ba¤l bulunan.
temin:
sa¤lama.
tersim:
resmini çizme, resimle-
me.
umum:
hep, bütün, genel.
zerre:
en küçük parça, parçack.
zîhayat:
hayat sahibi, canllar.
ziyade:
çok, fazla.
ahval:
hâller, durumlar.
âlem:
kâinat, bütün yaratl-
mfllar.
arz:
yeryüzü.
bedihî:
açk olan, aflikâr.
bilbedahe:
açkça, aflikâr ola-
rak.
bilmüflahede:
görerek, flahit
olarak.
cereyan:
olma, meydana gel-
me.
cevelân:
dolaflma, gezinme.
emanet-i kübra:
en büyük
emanet (da¤n tafln a¤rl¤n-
dan çekinip ancak insann
omuzlad¤ lâhî emirler), so-
rumluluk.
emnüeman:
tam bir emniyet
ve korkusuzluk.
etvar:
hâl ve hareketler, ta-
vrlar.
hâlât:
hâller, durumlar.
halife:
yeryüzünde sorumlu
olarak yaratlan, vekil, insan.
hamil:
yüklenmifl, üzerinde
olan, sahip.
hiffet:
hafiflik, rahatlk.
hikmet:
her fleyin belirli ga-
yelere yönelik olarak, manal
ve tam yerli yerinde olmas.
hudut:
hudutlar, snrlar.
hükümran:
hüküm ve salta-
nat sürme.
inbisat:
yaylma, açlma.
intizam:
düzgün olma, dü-
zenli olma.