fiu k›sa tarik›n evrad›, ittiba-› sünnettir; feraizi ifllemek,
kebairi terk etmektir. Ve bilhassa, namaz› tadil-i erkân ile
k›lmak, namaz›n arkas›ndaki tesbihat› yapmakt›r.
Birinci hatveye
1
r
ºo
µ°n
ùo
Ør
fn
G BGƒt
cn
õo
J n
Ón
a
ayeti iflaret ediyor.
‹kinci hatveye
2
r
ºo
¡°n
ùo
Ør
fn
G r
ºo
¡«'
°ùr
fn
Én
a %GGƒo
°ùn
f n
øj/
òs
dÉn
c Gƒo
fƒo
µn
J n
’n
h
ayeti iflaret ediyor.
Üçüncü hatveye
n
?n
HÉn
°Un
G BÉ n
en
h $G n
øp
ªn
a m
án
æn
°ùn
M r
øp
e n
?n
HÉn
°Un
G BÉn
e
3
n
?p
°ùr
Øn
f r
øp
ªn
a m
án
Äu
«°n
S r
øp
e
ayeti iflaret ediyor.
Dördüncü hatveye
4
o
¬n
¡r
Ln
h s
’p
G l
?p
dÉn
g m
Ar
?n
T t
?o
c
ayeti iflaret
ediyor.
fiu Dört Hatvenin k›sa bir izah› fludur ki:
Birinci Hatvede,
r
ºo
µ°n
ùo
Ør
fn
G BGƒt
cn
õo
J n
Ón
a
ayeti iflaret etti¤i gi-
bi, tezkiye-i nefis etmemek. Zira, insan, cibilliyeti ve f›t-
rat› hasebiyle nefsini sever. Belki, evvelâ ve bizzat yaln›z
zat›n› sever; baflka her fleyi nefsine feda eder. Ma’buda
lây›k bir tarzda nefsini metheder; ma’buda lây›k bir ten-
zih ile nefsini meayipten tenzih ve tebrie eder. Elden gel-
di¤i kadar kusurlar› kendine lây›k görmez ve kabul et-
mez; nefsine perestifl eder tarz›nda, fliddetle müdafaa
eder. Hatta f›trat›nda tevdi edilen ve Ma’bud-u Haki-
kî’nin hamd ve tesbihi için ona verilen cihazat ve istida-
d› kendi nefsine sarf ederek,
5
o
¬j
n
ƒn
g o
¬n
¡
'
dp
G n
õn
îs
JG p
øn
e
s›rr›na
ak›bet:
son, bitim, sonuç.
ayet:
Kur’ân’›n her bir cümlesi.
bilhassa:
hususî olarak, özellikle.
cibilliyet:
huy, tabiat, karakter.
cihazat:
cihazlar, uzuvlar, organ-
lar.
evrat:
okunmas› âdet olan dinî
dualar.
evvelâ:
ilk önce.
feraiz:
dinen yap›lmas› zorunlu
olan fleyler.
f›trat:
yarat›l›fl, tabiat, mizaç.
hamd:
methetme, övme, yücelt-
me.
haseb:
dolay›, cihetince, gere¤in-
ce.
hatve:
ad›m, k›s›m, bölüm.
helâk:
bitme, mahvolma, harap
olma.
istidat:
yetenek, kabiliyet.
ittiba-› sünnet:
Peygamberimizin
sünnetine uyma.
izah:
aç›kça ortaya koyma, aç›k-
lama yapma.
kebair:
büyük günahlar.
lây›k:
yak›flan, yarafl›r, yak›fl›r.
ma’bud:
kendisine ibadet olunan,
tap›n›lan, kulluk edilen.
Ma’bud-u
Hakikî:
gerçek
ma’bud; kendisine ibadet edilen,
tap›n›lan, kulluk edilen Allah.
meayip:
kusurlar, ay›plar, lekeler.
methetmek:
övmek, sena, sita-
yifl etmek.
müdafaa:
savunma, koruma.
müstesna:
hariç, istisna olan.
nefis:
insan› kötülü¤e sevk eden
güç; insan›n kendisi, öz varl›k.
perestifl:
afl›r› düflkünlük.
sarf etmek:
harcamak, kullan-
mak.
tadil-i erkân:
bütün rükünleri,
esaslar› gere¤i gibi yerine getir-
me.
tarik:
yol.
tebrie:
temize ç›karma.
tenzih:
kusur ve noksandan
uzaklaflt›rma.
tesbih:
Allah’› bütün kusur ve
noksan s›fatlardan uzak tutma.
tesbihat:
Cenab-› Hakk›n bütün
noksan s›fatlardan uzak ve bütün
kemal s›fatlara sahip oldu¤unu
ifade eden sözler.
tevdi:
emanet olarak b›rakma,
teslim etme.
tezkiye-i nefis:
nefsini temize ç›-
karma.
zat:
kendi, nefis.
zira:
çünkü.
1.
Nefislerinizi temize ç›karmay›n. (Necm Suresi: 32.)
2.
Allah’› unutanlar gibi olmay›n ki, Allah da onlara kendi ak›betlerini unutturmufltur. (Haflir
Suresi: 19.)
3.
Sana her ne iyilik eriflirse Allah’tand›r. Sana her ne kötülük gelirse, o da kendi kusurun se-
bebiyledir. (Nisâ Suresi: 79.)
4.
Her fley helâk olup gidicidir-Ona bakan yüzü müstesna. (Kasas Suresi: 88.)
5.
Nefsinin arzusunu kendisine ma’bud edinip onun her emrine uyan kimse... (Furkan Suresi:
43.)
774 | SÖZLER
Y
‹RM‹
A
LTINCI
S
ÖZ