o hâlât ile hayatlarna envar- vücut teceddüt edip zulü-
mat- adem tebaud ederek hayatlar tasaffi ediyor. Zira,
tevakkuf, sükûnet, sükût, atalet, istirahat, yeknesaklk,
keyfiyatta ve ahvalde birer ademdir. Hatta en büyük bir
lezzet, yeknesaklk içinde hiçe iner.
Elhâsl
: Madem hayat Esma-i Hüsnânn nukuflunu
gösterir; hayatn baflna gelen her fley hasendir. Meselâ,
gayet zengin, nihayet derecede sanatkâr ve çok sanatlar-
da mahir bir zat, âsâr- sanatn, hem kymettar servetini
göstermek için, adî bir miskin adam, modellik vazifesini
gördürmek için, bir ücrete mukabil, bir saatte murassa,
musanna, yapt¤ gömle¤i giydirir, onun üstünde ifller ve
vaziyetler verir, tebdil eder; hem, her nevi sanatn gös-
termek için keser, de¤ifltirir, uzaltr, ksaltr. Acaba flu üc-
retli miskin adam, o zata dese, Bana zahmet veriyor-
sun, e¤ilip kalkmakla vaziyet veriyorsun, beni güzelleflti-
ren bu gömle¤i kesip ksaltmakla güzelli¤imi bozuyor-
sun demeye hak kazanabilir mi? Merhametsizlik, insaf-
szlk ettin diyebilir mi?
flte, onun gibi, Sâni-i Zülcelâl, Fâtr- Bîmisal, zîhaya-
ta göz, kulak, akl, kalp gibi havas ve letaif ile murassa
olarak giydirdi¤i vücut gömle¤ini Esma-i Hüsnânn na-
kfllarn göstermek için çok hâlât içinde çevirir, çok va-
ziyetlerde de¤ifltirir. Elemler, musibetler nevinde olan
keyfiyat, baz esmasnn ahkâmn göstermek için lema-
at- hikmet içinde baz fluaat- rahmet ve o fluaat- rahmet
içinde lâtif güzellikler vardr.
* * *
adem:
yokluk, hiçlik.
adî:
basit, sradan.
ahkâm:
emirler, hükümler.
ahval:
hâller, durumlar.
âsâr- sanat:
sanat eserleri.
atalet:
tembellik, hareketsizlik.
elem:
dert, üzüntü, ac.
elhâsl:
sonuç olarak, özetle.
envar- vücut:
varlk nurlar.
esma:
isimler, Allahn güzel isim-
leri.
Esma-i Hüsna:
Allahn güzel
isimleri.
Fâtr- Bîmisal:
benzersiz fleyleri
yaratan. Harika üstün ve misilsiz
sanatlarla yaratan Allah.
hak:
pay.
hâlât:
hâller, vaziyetler.
hasen:
güzel.
havas:
hisler, duygular.
hayat:
yaflam, yaflayfl.
insafsz:
acmasz, merhametsiz.
istirahat:
dinlenme, rahatlama.
keyfiyat:
nitelikler, özellikler.
kymettar:
de¤erli, kymetli.
lâtif:
güzel, nazik, narin.
lemaat- hikmet:
hikmet parlt-
lar.
letaif:
lâtifeler, insandaki bir k-
sm ince duygular.
mahir:
maharetli, hünerli.
merhamet:
acma, flefkat göster-
me.
miskin:
zavall, âciz.
mukabil:
karfllk olarak, karfll-
¤nda.
murassa:
kymetli tafllarla, srma-
larla süslenmifl.
musanna:
sanatla yaplmfl, sa-
natl.
musibet:
felâket, belâ, sknt.
nakfl:
resim, sanatl flekil.
nev:
çeflit, cins, tür.
nihayet:
son derece.
nukufl:
nakfllar.
Sâni-i Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
sahibi, her fleyi sanatla yaratan
Allah.
servet:
mal, varlk.
sükûnet:
durgunluk, hareket-
sizlik, sakinlik.
sükût:
sessizlik.
fluaat- rahmet:
rahmet parl-
tlar.
tasaffi:
saflaflma, durulaflma,
temizlenme.
tebaud:
uzaklaflma.
tebdil:
de¤ifltirme.
teceddüt:
tazelenme, yeni-
lenme.
tevakkuf:
bofl durma.
vazife:
ödev, görev.
vaziyet:
durum, durufl, flekil.
vücut:
var olma, varlk.
yeknesak:
monoton, tekdü-
ze.
zat:
kifli, flahs.
zîhayat:
hayat sahibi, canllar.
zira:
çünkü.
zulümat- adem:
yokluk ve
hiçlik karanlklar.
768 | SÖZLER
Y
RM
A
LTINCI
S
ÖZ