Sözler - page 207

Daha bunlar gibi, gûnagûn ubudiyet vazifeleriyle, flu
dâr-› dünya denilen mescid-i kebirinde, fariza-i ömürleri-
ni ve vazife-i hayatlar›n› eda edip, ahsen-i takvim sure-
tini ald›lar,
1
bütün mahlûkat üstünde bir mertebeye ç›kt›-
lar ki; yümn-i iman ile, emn-i emanet
2
ile mücehhez
emin bir halife-i arz
3
oldular.
Ve flu meydan-› tecrübe ve flu destgâh-› imtihandan
sonra, onlar›n Rabb-i Kerîm’i, onlar›, imanlar›na mükâ-
fat olarak saadet-i ebediyeye ve ‹slâmiyetlerine ücret ola-
rak Dârüsselâma davet ederek, öyle bir ikram etti ve
eder ki, hiç göz görmemifl ve kulak iflitmemifl ve kalb-i
beflere hutur etmemifl
4
derecede parlak bir tarzda rah-
metine mazhar etti; ve onlara ebediyet ve beka verdi.
Çünkü, ebedî ve sermedî olan bir cemalin seyirci müflta-
k› ve âyinedar âfl›¤›, elbette bâkî kal›p, ebede gidecektir.
‹flte Kur’ân flakirtlerinin ak›betleri böyledir. Cenab-›
Hak, bizleri onlardan eylesin, âmin.
•
Amma füccar ve eflrar olan di¤er güruh
ise,
hadd-i bulû¤ ile flu âlem saray›na girdikleri vakit, bütün
vahdaniyetin delillerine karfl› küfür ile mukabele edip ve
bütün nimetlere karfl› küfran ile mukabele ederek ve bü-
tün mevcudat› k›ymetsizlikle kâfirâne bir ittiham ile tah-
kir ettiler ve bütün esma-i ‹lâhiyenin tecelliyat›na karfl›
red ve inkâr ile mukabele ettiklerinden, az bir vakitte ni-
hayetsiz bir cinayet ifllediler, nihayetsiz bir azaba müsta-
hak oldular.
SÖZLER | 207
O
N
B
‹R‹NC‹
S
ÖZ
delil:
kan›t.
destgâh-› imtihan:
imtihan tez-
gâh›.
ebed:
sonu olmayan gelecek za-
man.
ebedî:
sonsuz.
ebediyet:
sonsuzluk.
eda:
yerine getirme.
emin:
güvenilir.
emn-i emanet:
emanet edilen
fleyin güvende olmas›.
esma-i ‹lâhiye:
‹lâhî isimler.
eflrar:
flerliler, kötüler.
fariza-i ömür:
ömür borcu.
füccar:
günahkârlar, aç›ktan gü-
nah iflleyenler.
gûnagûn:
türlü türlü, renk renk.
güruh:
cemaat, topluluk.
hadd-i bulû¤:
ergenlik ça¤›.
halife-i arz:
yer yüzünün halifesi,
insan.
hutur:
hat›ra gelme.
ikram:
iltifat için ba¤›fl ve ihsanla
hediye verme, ihsan etme.
inkâr:
reddetme, tan›mama.
ittiham:
suçlu tutma.
kâfirâne:
yaratana inanmayarak,
kâfirce.
kalb-i befler:
insan kalbi.
küfran:
inkâr, nankörlük.
küfür:
inkâr, inkârc›l›k.
mahlûkat:
Allah taraf›ndan yara-
t›lanlar.
mazhar:
nail olma, eriflme.
mertebe:
derece.
mescid-i kebir:
büyük mescit.
mevcudat:
varl›klar.
meydan-› tecrübe:
deneme
meydan›.
mukabele:
karfl›l›k verme.
mücehhez:
donanm›fl.
mükâfat:
ödül.
müstahak:
hak etmifl.
müfltak:
düflkün, âfl›k.
nihayetsiz:
sonsuz.
nimet:
hayat ve ihtiyaçlar› için
verilen her fley.
Rabb-i Kerîm:
ikram ve ihsan›
bol olan, Allah.
rahmet:
ac›ma, merhamet etme,
ba¤›fllama.
red:
geri çevirme; inkâr etme, ka-
bul etmeme.
saadet-i ebediye:
sonsuz mutlu-
luk.
sermedî:
sürekli, ölümsüz.
suretini:
fleklini.
flakirt:
talebe.
tahkir:
afla¤›lama, hakaret.
tecelliyat:
tecelliler.
ubudiyet:
kulluk.
vahdaniyet:
Allah’›n birli¤i ve
varl›¤›.
vazife:
görev.
vazife-i hayat:
hayat vazifesi.
yümn-i iman:
imandan gelen be-
reket, kuvvet, saadet ve güven.
ahsen-i takvim:
en güzel fle-
kil.
ak›bet:
sonuç.
âlem:
dünya.
âfl›k:
çok afl›r› seven, fliddetli
muhabbet besleyen; ‹lâhî afl-
ka düflmüfl gönül eri.
âyinedar:
ayna tutan, yans›-
tan.
azap:
günahlara karfl› ahiret-
te çekilecek ceza.
bâkî:
kal›c›, sürekli.
beka:
devaml›l›k, süreklilik.
cemal:
güzellik.
dâr-› dünya:
dünya yurdu.
dârüsselâm:
Cennet, selâmet
yeri.
davet:
ça¤›rma.
1.
Bkz. Tîn Suresi: 4.
2.
Bkz. Ahzab Suresi: 72.
3.
Bkz. Bakara Suresi: 30; En'am Suresi: 165; Yunus Suresi: 14; Enbiya Suresi: 105; Neml Sure-
si: 62; Kasas Suresi: 5; Fât›r Suresi: 39.
4.
Bkz. Secde Suresi: 17; Zuhruf Suresi: 71;
Buharî
, Bed'ul-Halk:8, Tevhit: 35;
Müslim
, ‹man:312,
Cennet:2-5;
‹bni Mâce
, Züht:39;
Darimî
, Rikak:98, 105;
Müsned
, 2:313, 370, 407, 416, 438, 462,
466, 495, 506, 5:334.
1...,197,198,199,200,201,202,203,204,205,206 208,209,210,211,212,213,214,215,216,217,...1482
Powered by FlippingBook