SÖZLER | 217
O
N
KNC
S
ÖZ
olmas.
hikmet-i felsefe:
felsefe ilmi.
hurufat:
harfler.
huruf-u mevcudat:
büyük bir ki-
tap olan kâinatn harfleri hük-
mündeki varlklar.
ibadet:
kulluk.
ilm-i hikmet:
hikmet ilmi, felsefe.
ins:
insan.
kâinat:
yaratlmfl olan fleylerin
tamam.
kalem-i kudret:
Allahn güç ve
kuvveti ile yaratmas.
kitab- kebir:
büyük kitap.
Kurân- Hakîm:
her ayet ve su-
resinde saysz hikmet ve fayda-
lar bulunan Kurân.
lezzet:
a¤zla, dille alnan tat.
mana-i harfî:
kendi baflna var ol-
mayp bir bütünün içinde kazan-
lan anlam.
mana-i ismî:
bir fleyin bizzat ken-
disine bakan ve kendisini tantan
anlam.
menfaat:
fayda, kâr, gelir.
menfaat-i hasise:
adî, de¤ersiz
çkar.
mevcudat:
varlklar.
muannit:
inatç, ayak direyen.
muvazene:
karfllafltrma.
münasebat:
ba¤lar, iliflkiler.
müflteki:
flikâyet eden.
mütemerrit:
dik bafll, inatç.
nazaryla:
bakflyla, görüflüyle.
rab:
ilâh.
safsata:
yalan, aslsz söz.
Sâni:
her fleyi sanatl olarak yara-
tan Allah.
sersem:
dengesiz, ölçüsüz.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
tahkir:
küçümseme.
terbiye-i ahlâkye:
ahlâkî terbi-
ye.
tezyinat:
süsleme, süs.
tilmiz:
talebe, ö¤renci.
zillet:
alçaklk, afla¤lk.
ayat- tekviniye:
Cenab-
Hakkn varl¤na ve birli¤ine
delil olan varlklar.
bedel:
karfllk, karfl.
cemal:
güzellik.
cin:
gözle görülmeyen bir
varlk.
delâlet:
delil olma, iflaret et-
me.
denî:
soysuz, alçak, ahlâksz.
firavun:
zalim, merhametsiz.
firavun-u zelil:
hor, alçak fi-
ravun.
hakikat:
gerçek.
hakikî:
gerçek.
halis:
saf.
harf-i manidar:
manal harf.
hasis:
adî, de¤ersiz.
hayat- flahsiye:
kiflisel ha-
yat.
hesabna:
adna.
hikmet:
her fleyin belirli ga-
yelere yönelik olarak, manal,
faydal ve tam yerli yerinde
yapraklarnda kalem-i kudretle yazlan ayat- tekviniyeyi
cin ve inse ders verir. Hem, her biri birer harf-i manidar
olan mevcudata mana-i harfî nazaryla, yani, onlara Sâ-
ni hesabna bakar; Ne kadar güzel yaplmfl, ne kadar
güzel bir surette Sâniinin cemaline delâlet ediyor der.
Ve bununla, kâinatn hakikî güzelli¤ini gösteriyor.
Amma, ilm-i hikmet dedikleri felsefe ise
, huruf-u mev-
cudatn tezyinatnda ve münasebatnda dalmfl ve ser-
semleflmifl, hakikatin yolunu flaflrmfl. fiu kitab- kebirin
hurufatna mana-i harfî ile, yani, Allah hesabna bakmak
lâzm gelirken, öyle etmeyip, mana-i ismî ile, yani, mev-
cudata mevcudat hesabna bakar, öyle bahseder. Ne gü-
zel yaplmfla bedel Ne güzeldir der, çirkinlefltirir. Bu-
nunla kâinat tahkir edip kendisine müflteki eder. Evet,
dinsiz felsefe hakikatsiz bir safsatadr ve kâinata bir tah-
kirdir.
KNC ESAS
Kurân- Hakîmin hikmeti, hayat- flahsiyeye verdi¤i
terbiye-i ahlâkye ve hikmet-i felsefenin verdi¤i dersin
muvazenesi
.
Felsefenin halis bir tilmizi
, bir firavundur. Fakat, men-
faati için en hasis fleye ibadet eden bir firavun-u zelildir;
her menfaatli fleyi kendine rab tanr. Hem, o dinsiz
flakirt, mütemerrit ve muannittir. Fakat, bir lezzet için ni-
hayet zilleti kabul eden miskin bir mütemerrittir; fleytan
gibi flahslarn bir menfaat-i hasise için aya¤n öpmekle
zillet gösterir denî bir muannittir. Hem, o dinsiz flakirt,