Sözler - page 210

n
Senin hayat›n›n gayelerinin icmali dokuz emirdir:
•
Birincisi
fludur ki: Senin vücudunda konulan duygu-
lar terazileriyle, rahmet-i ‹lâhiyenin hazinelerinde iddihar
edilen nimetleri tartmakt›r ve küllî flükretmektir.
•
‹kincisi
: Senin f›trat›nda vazedilen cihazat›n anahtar-
lar›yla, esma-i kudsiye-i ‹lâhiyenin gizli definelerini aç-
makt›r, Zat-› Akdes’i o esma ile tan›makt›r.
•
Üçüncüsü
: fiu teflhirgâh-› dünyada, mahlûkat naza-
r›nda, esma-i ‹lâhiyenin sana takt›klar› garip sanatlar›n›
ve lâtif cilvelerini bilerek, hayat›nla teflhir ve izhar etmek-
tir.
•
Dördüncüsü
: Lisan-› hâl ve kàlinle Hâl›k’›n›n der-
gâh-› rububiyetine ubudiyetini ilân etmektir.
•
Beflincisi
: Nas›l bir asker, padiflah›ndan ald›¤› türlü
türlü niflanlar› resmî vakitlerde tak›p, padiflah›n nazar›n-
da görünmekle onun iltifatat-› âsâr›n› gösterdi¤i gibi, sen
dahi, esma-i ‹lâhiyenin cilvelerinin sana verdikleri letaif-i
insaniye murassaat›yla bilerek süslenip, o fiahid-i Eze-
lî’nin nazar-› fluhut ve iflhad›na görünmektir.
•
Alt›nc›s›
: Zevilhayat olanlar›n tezahürat-› hayatiye
denilen, Hâl›k’lar›na tahiyyatlar›; ve rumuzat-› hayatiye
denilen, Sâni’lerine tesbihatlar›; ve semerat ve gayat-›
hayatiye denilen, Vâhibü’l-Hayat’a arz-› ubudiyetlerini
bilerek müflahede etmek, tefekkür ile görüp, flahadetle
göstermektir.
arz-› ubudiyet:
kullu¤un sunul-
mas›.
cihazat:
organlar.
cilve:
yans›ma.
dergâh-› rububiyet:
yaratt›¤› bü-
tün varl›klar› terbiye edip ege-
menli¤i alt›nda bulunduran Al-
lah’›n yüce kat›.
duygular terazileri:
tart›p ölçebi-
len duygular.
esma:
isimler.
esma-i ‹lâhiye:
Allah’›n isimleri.
esma-i kudsiye-i ‹lâhiye:
Allah’›n
nezih güzel isimleri.
f›trat:
yarat›l›fl.
garip:
eflsiz.
gayat-› hayatiye:
hayat›n gaye-
leri.
gaye:
amaç.
Hâl›k:
yoktan yaratan, yarat›c›;
Allah.
icmal:
özet.
iddihar:
biriktirme.
ilân etmek:
aç›klamak, duyur-
mak.
iltifatat-› âsâr:
eserlerin iltifatlar›.
izhar:
a盤a vurma.
kàl:
söz, lâf.
küllî:
bütüne ait.
külli:
hepsi, tümü.
lâtif:
güzel.
letaif-i insaniye:
insan›n manevî
duygular›.
lisan-› hâl:
hâl, vücut dili.
mahlûkat:
yarat›lm›fllar.
murassaat:
süslenmifl fleyler.
müflahede:
görmek.
nazar-› fluhut ve iflhat:
görme ve
gösterme bak›fl›.
nazar›nda:
gözünde, bak›fl›nda.
nimet:
iyilik, ba¤›fl, lütuf.
rahmet-i ‹lâhiye:
Allah’›n sonsuz
rahmeti.
resmî vakitler:
önemli zamanlar,
merasimler.
rumuzat-› hayatiye:
hayat ifla-
retleri.
Sâni:
yapan, sanatl› olarak yara-
tan, Allah.
semerat:
meyveler.
flahadet:
flahit olma, tan›kl›k.
fiahid-i Ezelî:
ezelden ebede
her fleyi gören ve her fleye
flahit olan Cenab-› Hak.
flükür:
hoflnutluk, memnun-
luk.
tahiyyat:
en güzel hayat he-
diyeleri ile selâma durma.
tefekkür:
düflünme.
tesbihat:
tesbihler.
teflhir:
sergi.
teflhirgâh-› dünya:
dünya
sergisi.
tezahürat-› hayatiye:
hayat
belirtileri.
ubudiyet:
kulluk.
Vâhibü’l-Hayat:
hayat veren,
Allah.
vazedilmek:
konulmak.
vücut:
varl›k, beden.
Zat-i Akdes:
Allah’›n mukad-
des zat›.
zevilhayat:
hayat sahipleri.
210 | SÖZLER
O
N
B
‹R‹NC‹
S
ÖZ
1...,200,201,202,203,204,205,206,207,208,209 211,212,213,214,215,216,217,218,219,220,...1482
Powered by FlippingBook