mevzun nukufl-u kalem-i kudrettir ki, Kadîr-i Zülcelâlin
esmasna delâlet ederler.
Ve o üstat ise, seyyidimiz Muhammed Aleyhissalâtü
Vesselâmdr. Avanesi ise, enbiya aleyhimüsselâmdr ve
flakirtleri ise, evliya ve asfiyadr.
O saraydaki hâkimin hizmetkârlar ise, flu âlemde me-
lâike aleyhimüsselâma iflarettir.
Temsilde seyir ve ziyafete davet edilen misafirler ise,
flu dünya misafirhanesinde cin ve ins ve insann hizmet-
kârlar olan hayvanlara iflarettir.
Ve o iki frka ise; burada, birisi ehl-i imandr ki, ki-
tab- kâinatn ayatnn müfessiri olan Kurân- Hakîmin
flakirtleridir. Di¤er güruh ise, ehl-i küfür ve tu¤yandr ki,
nefis ve fleytana tâbi olup, yalnz hayat- dünyeviyeyi ta-
nyan hayvan gibi, belki daha afla¤ sa¤r, dilsiz, dâllîn gü-
ruhudur.
Birinci kafile olan süeda ve ebrar
ise, zülcena-
heyn olan üstad dinlediler. O üstat hem abddir, ubudiyet
noktasnda Rabbini tavsif ve tarif eder ki, Cenab- Hak-
kn dergâhnda ümmetinin elçisi hükmündedir; hem re-
suldür, risalet noktasnda Rabbinin ahkâmn Kurân va-
stasyla cin ve inse tebli¤ eder.
fiu bahtiyar cemaat, o resulü dinleyip, Kurâna kulak
verdiler. Kendilerini enva- ibadatn fihristesi olan namaz
ile, birçok makamat- âliye içinde çok lâtif vazifelerle te-
lebbüs etmifl gördüler.
SÖZLER | 203
O
N
B
RNC
S
ÖZ
enbiya:
peygamberler.
enva- ibadat:
ibadet çeflitleri,
türleri.
esma:
adlar, isimler.
evliya:
velîler, Allahn dostlar.
fihriste:
liste, içindekiler.
frka:
insan toplulu¤u.
güruh:
cemaat, gurup, topluluk.
hâkim:
her fleye hükmeden ida-
reci.
hayat- dünyeviye:
dünya haya-
t.
hizmetkâr:
hizmet eden, hizmet-
çi.
ins:
insan.
Kadîr-i Zülcelâl:
sonsuz haflmet
ve yücelik sahibi ve her fleye gü-
cü yeten Allah.
kafile:
topluluk, akm.
kitab- kâinat:
kâinat kitab.
Kurân- Hakîm:
her ayet ve su-
resinde saysz hikmet ve fayda-
lar bulunan Kurân.
lâtif:
güzel, hofl.
makamat- âliye:
yüksek ma-
kamlar.
melâike:
melekler.
mevzun:
vezinli, ölçülü.
müfessir:
açklayan, flerh ve izah
eden.
nefis:
insanda kötülü¤ü isteyen
arzu ve istek.
nukufl-u kalem-i kudret:
Allahn
kudret kaleminin ifllemeleri.
Rab:
yaratan.
resul:
peygamber.
risalet:
peygamberlik.
saray:
büyük konak.
seyir:
seyretmek.
seyyid:
efendi.
süeda:
seyyidler, efendiler.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
tâbi:
boyun e¤en, uyan.
tarif:
tantma
tavsif:
niteleme, sfatlar ile bildir-
me.
tebli¤:
bildirme.
telebbüs:
giyinme.
temsil:
misal, örnek.
tu¤yan:
azma, azgnlk.
ubudiyet:
kulluk.
ümmet:
bir peygambere inanan-
lar toplulu¤u.
üstat:
ö¤reten, tarif eden, danfl-
lan, uzman, Hazret-i Peygamber.
vasta:
araç.
vazife:
görev.
ziyafet:
ikramda bulunma, davet.
zülcenaheyn:
Peygamberimizin
biri Hakka di¤eri halka do¤ru olan
iki yönü; iki yönlü.
abd:
kul.
ahkâm:
hükümler, esaslar.
âlem:
bütün yaratlmfllar.
aleyhimüsselâm:
Allahn se-
lâm onlarn üzerine olsun.
asfiya:
Hz. Peygamberin vâri-
si hükmünde, onun meslek
ve gayelerini hayata geçirme-
ye ve tatbike çalflan âlim zat-
lar.
avane:
yardmclar.
ayat:
ayetler, deliller.
bahtiyar:
talihli, mutlu.
cemaat:
topluluk.
cin:
gözle görülmeyen lâtif ci-
simlerden ibaret bir yaratk.
dâllîn:
do¤ru yolu flaflrmfl.
delâlet:
delil olma, iflaret et-
me.
dergâh:
huzur, makam.
ebrar:
iyiler, sözü özü do¤ru
olanlar.
ehl-i iman:
iman sahipleri.
ehl-i küfür:
inanmayanlar.