hem kudretin gizli definelerini açacak bir anahtar külçe-
si, hem mevcudata serpilen ve evkata tak›lan kemalât›-
n›n bir ahsen-i takvimidir.
‹flte mahiyet-i hayat›n bunlar gibi emirlerdir.
n
fiimdi, senin hayat›n›n sureti ve tarz-› vazifesi fludur
ki:
Hayat›n bir kelime-i mektubedir, kalem-i Kudretle
yaz›lm›fl hikmetnüma bir sözdür; görünüp ve iflitilip, Es-
ma-i Hüsna’ya delâlet eder.
‹flte hayat›n›n sureti, bu gibi emirlerdir.
n
fiimdi, hayat›n›n s›rr-› hakikati fludur ki:
Tecelli-i Ehadiyete, cilve-i Samediyete âyineliktir. Ya-
ni, bütün âleme tecelli eden esman›n nokta-i mihrakiye-
si hükmünde bir camiiyetle, Zat-› Ehad-i Samed’e âyine-
liktir.
n
fiimdi, hayat›n›n saadet içindeki kemali ise,
senin
hayat›n›n âyinesinde temessül eden fiems-i Ezelî’nin en-
var›n› hissedip, sevmektir. Zîfluur olarak Ona flevk gös-
termektir, Onun muhabbetiyle kendinden geçmektir,
kalbin göz bebe¤inde aks-i nurunu yerlefltirmektir. ‹flte
bu s›rdand›r ki, seni âlây›illiyyine ç›karan bir hadis-i kud-
sînin
1
meal-i flerifi olan,
r
Ú
p
æp
er
D
ƒo
e p
Ö r
?n
?p
H r
ºn
ér
æ o
c
r
Ön
én
Yr
Rn
G
@
r
Ú
p
en
Rn
h o
äGn
ƒ'
ªn
°Sr
Qn
O r
ºn
ér
æ o
µ
n
f r
øn
e
denilmifltir.
ahsen-i takvim:
en güzel suret.
aks-i nur:
nurun yans›mas›.
âlây›illiyyin:
insanl›¤›n en yük-
sek mertebesi.
âlem:
kâinat.
âyine:
ayna.
camiiyet:
kapsay›c›l›k..
cilve-i Samediyet:
Allah’›n, her
fley kendisine muhtaç oldu¤u
hâlde, kendisi hiç bir fleye muh-
taç olmamas› s›fat›n›n tecellisi.
define:
hazine.
delâlet:
iflaret, delil.
envar:
nurlar, ayd›nl›klar.
esma:
isimler.
Esma-i Hüsna:
Allah’›n güzel
isimleri.
evkat:
vakitler.
hadis-i kudsî:
sözü peygambere,
manas› Allah’a ait olan hadis.
hikmetnüma:
hikmetli, anlaml›.
kalem-i kudret:
kudret kalemi.
kelime-i mektube:
yaz›l› kelime.
kemal:
olgunluk, mükemmellik.
kemalât:
faziletler, mükemmel-
likler.
mahiyet-i hayat:
hayat›n asl›.
meal-i flerif:
flerefli mana.
mevcudat:
varl›klar.
muhabbet:
sevgi.
nokta-i mihrakiye:
hareket nok-
tas›.
saadet:
mutluluk.
s›rr-› hakikat:
gerçe¤in s›rr›, iç
yüzü.
suret:
flekil, tarz.
fiems-i Ezelî:
varl›¤›n›n bafllang›c›
olmayan ve her fleyi nurland›ran
Cenab-› Hak.
flevk:
çok arzu, fliddetli istek.
tarz-› vazife:
vazife flekli.
tecelli:
yans›ma.
tecelli-i Ehadiyet:
Cenab-› Hak-
k›n her bir fleyde bir ve tek oluflu-
nun görünmesi.
temessül:
görüntünün belirmesi.
Zat-› Ehad-› Samed:
her fley
kendine muhtaç oldu¤u hâl-
de, kendisi hiç bir fleye muh-
taç olmayan tek ve bir Al-
lah’›n zat›.
zîfluur:
ak›l sahipleri.
1.
Meali Farsça olarak verilen hadis-i kudsînin metni ve manas› flöyledir:
p
øp
erD
ƒo
Ÿr
G … p
ór
Ñn
Y o
Ör
?n
b »
p
æn
©n
°Sn
h s
ø p
µ
n
dn
h p
¢Vr
Qn
G = n
’n
h »
p
FBÉ n
ª n
°S »
p
æn
©n
°Sn
h Én
e
“Ben göklere ve yerlere s›¤mam, fakat mü’min kulumun kalbine s›¤ar›m.” (Aclûni,
Keflfü’l-Ha-
fa
, 2:165.)
212 | SÖZLER
O
N
B
‹R‹NC‹
S
ÖZ