Meselâ, bir zat, bir hizmetçisine yirmi altn verdi. Tâ
mahsus bir kumafltan, kendisine bir kat libas alsn. O hiz-
metçi gitti, o kumafln âlâsndan mükemmel bir libas al-
d, giydi.
Sonra gördü ki, o zat, di¤er bir hizmetkârna bin altn
verip, bir kâ¤t içinde baz fleyler yazl olarak, onun ce-
bine koydu; ticarete gönderdi.
fiimdi, her akl baflnda olan bilir ki, o sermaye, bir kat
libas almak için de¤il. Çünkü, evvelki hizmetkâr, yirmi al-
tnla en âlâ kumafltan bir kat libas almfl oldu¤undan; el-
bette bu bin altn, bir kat libasa sarf edilmez. fiayet bu
ikinci hizmetkâr, cebine konulan kâ¤d okumayp, belki
evvelki hizmetçiye bakp, bütün paray bir dükkâncya,
bir kat libas için verip hem o kumafln en çürü¤ünden ve
arkadaflnn libasndan elli derece afla¤ bir libas alsa, el-
bette o hadim, nihayet derecede ahmaklk etmifl olaca¤
için, fliddetle tazip ve hiddetle tedip edilecektir.
Ey nefsim ve ey arkadaflm! Aklnz baflnza toplay-
nz. Sermaye-i ömür ve istidad- hayatnz hayvan gibi,
belki hayvandan çok afla¤ bir derecede flu hayat- fâniye
ve lezzet-i maddiyeye sarf etmeyiniz. Yoksa, sermayece
en âlâ hayvandan elli derece yüksek oldu¤unuz hâlde, en
ednasndan elli derece afla¤ düflersiniz.
Ey gafil nefsim! Senin hayatnn gayesini ve hayatnn
mahiyetini, hem hayatnn suretini, hem hayatnn srr-
hakikatini, hem hayatnn kemal-i saadetini bir derece
anlamak istersen, bak.
SÖZLER | 209
O
N
B
RNC
S
ÖZ
libas:
elbise.
mahiyet:
esas, nitelik, iç yüz, iç
yüzü.
mahsus:
has, özel.
mükemmel:
tam, kemale erdiril-
mifl.
nefis:
kendi, flahs.
nihayet:
son derece.
sarf:
harcama, kullanma.
sermaye:
para, varlk, de¤er..
sermaye-i ömür:
ömür sermaye-
si.
srr- hakikat:
gerçe¤in srr.
suret:
flekil, tarz.
tazip:
azap verme, eziyet etme.
tedip:
uslandrma.
ahmak:
aklsz.
âlâ:
en güzel, üstün, kymetli.
edna:
basit, afla¤.
gafil:
duyarsz, sorumsuz.
gaye:
amaç.
hadim:
hizmetçi.
hayat- fâniye:
geçici hayat.
hiddet:
öfke.
hizmetkâr:
hizmetçi.
istidad- hayat:
hayat kabili-
yetleri.
kemal-i saadet:
tam ve mü-
kemmel mutluluk.
lezzet-i maddiye:
maddî lez-
zet.