Sözler - page 130

•
Y
ED‹NC‹
E
SAS
:
Hem anlars›n ki, güz mevsiminde yaz,
bahar âleminin güzel mahlûkat›n›n tahribat› idam de¤il.
Belki, vazifelerinin tamam›yla terhisat›d›r.
(HAfi‹YE)
Hem,
yeni baharda gelecek mahlûkata yer boflaltmak için tef-
rigatt›r ve yeni vazifedarlar gelip konacak ve vazifedar
mevcudat›n gelmesine yer haz›rlamakt›r ve ihzaratt›r.
Hem zîfluura vazifesini unutturan gafletten ve flükrünü
unutturan sarhoflluktan ikazat-› Sübhaniyedir.
•
S
EK‹Z‹NC‹
E
SAS
:
Hem anlars›n ki, flu fânî âlemin ser-
medî Sânii için baflka ve bâkî bir âlemi var ki, ibad›n›
oraya sevk ve ona teflvik eder.
•
D
OKUZUNCU
E
SAS
:
Hem anlars›n ki, öyle bir Rahman,
böyle bir âlemde öyle has ibad›na, öyle ikramlar edecek;
ne göz görmüfl, ne kulak iflitmifl, ne kalb-i beflere hutur
etmifltir.
1
Amenna.
Yedinci Hakikat
Bab-› h›fz ve hafîziyet olup ism-i
Hafîz
ve
Rakîb
’in cil-
vesidir.
ahiret:
öteki dünya.
âlem:
dünya, cihan.
amenna:
inand›k.
arz:
yer, dünya.
bab-› h›fz ve hafîziyet:
muhafa-
za ve koruyuculuk bölümü.
bâkî:
sürekli ve kal›c› olan.
cilve:
‹lâhî kudret eserlerinin beli-
rip görünmesi.
erzak:
yenilecek, içilecek fleyler,
az›klar.
esas:
as›l, temel, kök.
fânî:
muvakkat, geçici.
gaflet:
bofl bulunma, dikkatsizlik.
güz:
sonbahar.
hafîziyet:
muhafaza edicilik, ko-
ruyuculuk.
has:
mahsus, hususî, özel.
hafliye:
izah yaz›s›, dipnot.
hazine:
k›ymetli eflyan›n saklan-
d›¤› özel yer.
hitam:
son, sona erme.
hizmet:
ifl, vazife.
hutur:
hat›rlama.
ibad:
kullar, ibadet edenler.
ibretnüma:
ibret al›nan, ibretli.
idam:
yok olmak, öldürmek.
ihtiyar:
yafll›.
ihvan:
kardefller.
ihzarat:
haz›rlanmalar.
ikazat-› Sübhaniye:
Allah’›n uya-
r›lar›.
ikram:
iyi bir arma¤an verme.
iman:
inanç, itikat.
ism-i Hafîz:
Cenab-› Hakk›n koru-
yan manas›na gelen ismi.
kalb-i befler:
insan kalbi.
mahlûkat:
yarat›klar.
mahfler-i acayip:
hayret verici
toplanma yeri.
mahflernüma:
mahfleri and›ran.
mevcudat:
var olan her fley,
mahlûklar.
Rahman:
bütün yarat›lm›fllar›n r›-
z›klar›n› ve geçim flekillerini içine
alan rahmetin sahibi Allah.
rahmet:
ac›ma, merhamet etme.
rakîb:
gözeten, bekleyen.
Sâni:
her fleyi sanatl› olarak yara-
tan Allah.
sermedî:
sürekli, daimî, ölümsüz.
set:
perde, engel.
sevk:
gönderme.
flecere:
a¤aç.
flecere-i hayretnüma:
hayret
uyand›r›c› a¤aç.
flecere-i kudret:
kudret a¤ac›.
flükür:
memnuniyetle raz› olma,
iyilik sahibine teflekkür etme.
tahribat:
y›k›l›p bozulmalar.
tefrigat:
boflaltmalar.
terhisat:
görev bitimi.
teflvik:
destek olmak.
tevhit:
birleme, birlefltirme.
vazife:
ödev, görev, yüküm-
lülük.
vazifedar:
vazifeli, görevli.
vüs’at:
genifllik, bolluk.
zelil:
afla¤›lanan, hor görülen.
zeval:
sona erme.
zîfluur:
fluur sahibi.
1.
Secde Suresi: 30; Zuhruf Suresi: 71;
Buharî
, Bed’ü’l-Halk: 8, Tevhit: 35;
Müslim
, ‹man: 312,
Cennet: 2-5;
Müsned
, 5: 334.
130 | SÖZLER
O
NUNCU
S
ÖZ
HAfi‹YE:
Evet, rahmetin erzak hazinelerinden olan bir flecerenin uçlar›n-
da ve dallar›n›n bafllar›ndaki meyveler, çiçekler, yapraklar, ihtiyar olup va-
zifelerinin hitama ermesiyle gitmelidirler; tâ, arkalar›ndan ak›p gelenlere
kap› kapanmas›n. Yoksa, rahmetin vüs’atine ve sair ihvanlar›n›n hizmeti-
ne set çekilir. Hem, kendileri gençlik zevaliyle hem zelil, hem periflan
olurlar.
‹flte, bahar dahi mahflernüma bir meyvedar a¤açt›r, her as›rdaki insan
âlemi ibretnüma bir fleceredir, arz dahi mahfler-i acayip bir flecere-i kud-
rettir, hatta dünya dahi meyveleri ahiret pazar›na gönderilen bir flecere-i
hayretnümad›r.
1...,120,121,122,123,124,125,126,127,128,129 131,132,133,134,135,136,137,138,139,140,...1482
Powered by FlippingBook