B
EfiNC
E
SAS
:
Hem, anlarsn ki, flu fânî masnuat fenâ
için de¤il. Bir parça görünüp, mahvolmak için yaratlma-
mfllar. Belki, vücutta ksa bir zaman toplanp, matlûp bir
vaziyet alp; tâ suretleri alnsn, timsalleri tutulsun, mana-
lar bilinsin, neticeleri zaptedilsin. Meselâ, ehl-i ebed için
daimî manzaralar nescedilsin, hem âlem-i bekada baflka
gayelere medar olsun.
âlem-i beka:
sonsuzluk âlemi,
Cennet.
arz:
yer, dünya.
azîm:
büyük, yüce.
beka:
sonu olmama.
beyan:
açk söyleme.
bigayrihisap:
hesapsz, saysz.
cin:
gözle görünmez, lâtif cisim-
lerden ibaret bir yaratk.
cûd:
çok cömertlik.
cüzî:
az, pek az.
davet:
ça¤rma, ça¤r.
ehl-i ebed:
ebedî, sonsuz olanlar.
enzar:
bakmalar, nazar etmeler.
esas:
asl, temel.
fânî:
ölümlü.
fenâ:
yok olma.
gaye:
netice, son, sonuç.
gaye-i vücut:
varlk gayesi, ama-
c.
haflmet:
gösterifllilik.
hfz- hudut:
snr koruma
hikmet:
herkesin bilmedi¤i gizli
sebep, lâhî gaye.
hubub:
tohumlar, taneler.
ibretnüma:
ibretli, ibret verici.
içtima:
toplanma.
iktisat:
israf etmeden, yerli yerin-
ce, israfszlk, tasarruf.
ism-i Cevâd:
Cenab- Hakkn cö-
mertli¤inin snr olmayan anla-
mndaki ismi.
ism-i Hakîm:
Cenab- Hakkn
hikmetle, faydalar takip ederek
ifl gören manasndaki ismi.
kâfi:
yeter.
kaside-i letafetnüma:
hofl ve gü-
zel görülen, fliir gibi ölçülü her bir
mahlûk.
kelime-i hikmeteda:
çok de¤erli
söz.
kemal-i hikmet:
istenilen mü-
kemmellik.
mahvolmak:
yok olmak.
masnuat:
sanatla yaplmfl fleyler.
matlûp:
istenilen, aranlan fley.
medar:
sebep.
mektub-u hakaiknüma:
do¤ru-
lar anlatan mektup.
melâike:
melekler, nurdan yara-
tlmfl, Allahn emirlerine tam ita-
at eden mahlûklar.
mevcut:
var olan.
muvazene:
ölçü, denge.
mücahede-i adâ:
düflmanlarla
savaflma.
münafi:
zt, aykr.
mütalâa:
okuma düflünme.
mütalâagâh:
okuma ve inceleme
yeri.
nesç:
örme, dokuma.
netice-i hayat:
hayatn sonucu,
neticesi.
nihayetsiz:
sonsuz.
nokta-i nazar:
görüfl açs, bakfl
açs, fikir.
sair:
di¤er, baflka.
Sâni:
yapan, iflleyen.
Sâni-i Zülcelâl:
sonsuz bü-
yüklük sahibi olan ve her fle-
yi sanatla yaratan, Allah.
sefine:
gemi, vapur.
sefine-i sultaniye:
hüküm-
darlk gemisi.
seha:
bolca veren, ikram sa-
hibi; el açkl¤.
srr- tevfik:
uygunlafltrma-
nn srr ve gayesi.
suret:
biçim.
taaddüd-ü gayat:
amaçlarn,
gayelerin ço¤almas.
tecelli etmek:
görünmek, pa-
rldamak.
tecelli:
açkça ortaya çkma
tefrik:
ayrt etme.
telezzüz:
lezzet, hofllanma.
temin:
sa¤lama.
tenezzüh:
gezinti, seyir.
timsal:
resim, suret, flekil.
umum:
bütün.
ücret-i cüziye:
az bir ücret.
zîfluur:
akl, fluur sahibi.
zt:
bir fleyin aksi, tersi.
128 | SÖZLER
O
NUNCU
S
ÖZ
kinci ksm
gaye-i vücut ve netice-i hayat zîfluura bakar. Yani, her fley Sâ-
ni-i Zülcelâlin birer mektub-u hakaiknüma, birer kaside-i letafetnüma, bi-
rer kelime-i hikmeteda hükmündedir ki, melâike ve cin ve hayvann ve in-
sann enzarna arz eder, mütalâaya davet eder. Demek, ona bakan her zî-
fluura ibretnüma bir mütalâagâhtr.
Üçüncü ksm
gaye-i vücut ve netice-i hayat, o fleyin nefsine bakar ki,
telezzüz ve tenezzüh ve beka ve rahatla yaflamak gibi cüzî neticelerdir.
Meselâ, azîm bir sefine-i sultaniyede bir hizmetkârn dümencilik etti¤inin
gayesi, sefine itibaryla yüzde birisi kendisine, ücret-i cüziyesine ait, dok-
san dokuzu sultana ait oldu¤u gibi; her fleyin nefsine ve dünyaya ait ga-
yesi bir ise, Sâniine ait doksan dokuzdur.
flte bu taaddüd-ü gayattandr ki, birbirine zt ve münafi görünen hik-
met ve iktisat, cûd ve seha ve bilhassa nihayetsiz seha ile srr- tevfiki flu-
dur ki:
Birer gaye nokta-i nazarnda cûd ve seha hükmeder; ism-i Cevad tecel-
li eder. Meyveler, hubublar, o tek gaye nokta-i nazarnda bigayrihisaptr;
nihayetsiz cûdu gösteriyor. Fakat, umum gayeler nokta-i nazarnda, hik-
met hükmeder, ism-i Hakîm tecelli eder. Bir a¤acn ne kadar meyveleri
var, belki her meyvenin o kadar gayeleri vardr ki, beyan etti¤imiz üç ks-
ma tefrik edilir. fiu umum gayeler, nihayetsiz bir hikmeti ve iktisad gös-
teriyor. Zt gibi görünen nihayetsiz hikmet, nihayetsiz cûd ile, seha ile iç-
tima ediyor. Meselâ, asker ordusunun bir gayesi temin-i asayifltir. Bu ga-
yeye göre ne kadar asker istersen var ve hem pek fazladr. Fakat, hfz-
hudut ve mücahede-i adâ gibi sair vazifeler için, bu mevcut ancak kâfi
gelir, kemal-i hikmetle muvazenededir. flte, hükûmetin hikmeti haflmet
ile içtima ediyor. O hâlde, O askerlikte fazlalk yoktur denilebilir.