Hiç mümkün müdür ki, gökte, yerde, karada, denizde
yafl kuru, küçük büyük, adî âlî her fleyi kemal-i intizam ve
mizan içinde muhafaza edip, bir türlü muhasebe içinde
neticelerini eleyen bir hafîziyet, insan gibi büyük bir ft-
ratta, hilâfet-i kübra gibi bir rütbede,
1
emanet-i kübra
2
gibi büyük vazifesi olan beflerin rububiyet-i ammeye te-
mas eden amelleri ve fiilleri muhafaza edilmesin, muha-
sebe ele¤inden geçirilmesin, adalet terazisinde tartlma-
sn, flayeste ceza ve mükâfat çekmesin? Hayr, asla!
Evet, flu kâinat idare eden Zat, her fleyi nizam ve mi-
zan içinde muhafaza ediyor. Nizam ve mizan ise, ilim ile
hikmet ve irade ile kudretin tezahürüdür. Çünkü görüyo-
ruz, her masnu, vücudunda gayet muntazam ve mevzun
yaratlyor. Hem, hayat müddetince de¤ifltirdi¤i suretler
dahi birer intizaml oldu¤u hâlde, heyet-i mecmuas da
bir intizam tahtndadr. Zira görüyoruz ki, vazifesinin bit-
mesiyle ömrüne nihayet verilen ve flu âlem-i flahadetten
göçüp giden her fleyin, Hafîz-i Zülcelâl, birçok suretleri-
ni elvah- mahfuza hükmünde olan
(HAfiYE)
hafzalarda ve
bir türlü misalî âyinelerde hfzedip, ekser tarihçe-i haya-
tn çekirde¤inde, neticesinde nakfledip yazyor. Zahir ve
bâtn âyinelerde ibka ediyor. Meselâ, beflerin hafzas,
a¤acn meyvesi, meyvenin çekirde¤i, çiçe¤in tohumu,
kanun-u hafîziyetin azamet-i ihatasn gösteriyor.
Görmüyor musun ki, koca baharn hep çiçekli, mey-
veli bütün mevcudat ve bunlarn kendilerine göre bütün
sahaif-i amali ve teflkilâtnn kanunlar ve suretlerinin
SÖZLER | 131
O
NUNCU
S
ÖZ
nn büyüklü¤ü.
bâtn:
görünmeyen.
befler:
insan.
ceza:
karfllk, azap.
ekser:
genel, bütün.
elvah- mahfuza:
her fleyin kay-
dedilip korundu¤u levhalar
emanet-i kübra:
büyük emanet.
fiil:
ifl, hareket.
ftrat:
yaratlfl.
hafza:
bellek.
Hafîz-i Zülcelâl:
yarattklarn ko-
ruyup muhafaza eden sonsuz
haflmet sahibi Allah.
hafîziyet:
muhafaza edicilik.
hâlde:
durumda.
hafliye:
dipnot yazs.
heyet-i mecmua:
bütünü, hepsi.
hfz:
saklama, koruma.
hikmet:
tam bir düzgünlük ile lâ-
hî gayeye uygunluk.
hilâfet-i kübra:
en büyük hilâfet.
hükmünde:
yerinde, de¤erinde.
ibka:
devaml klma.
intizam:
düzen, düzgün dizilme.
irade:
istek ve arzu.
kâinat:
bütün âlemler.
kanun-u hafîziyet:
koruma, mu-
hafaza etme kanunu.
kemal-i intizam:
tam ve eksiksiz
düzen.
kudret:
güç ve kuvvet.
masnu:
sanatl.
mevcudat:
var olan her fley.
mevzun:
düzgün.
misalî âyine:
misallerini göste-
ren, benzer ayna.
mizan:
ölçü.
muhafaza:
koruma.
muhasebe:
hesaplama.
muntazam:
düzenli.
müddet:
süre.
mükâfat:
ödül.
nakfletmek:
resmetmek, kaz-
mak.
netice:
sonuç.
nizam:
düzen.
rububiyet-i amme:
Cenab- Al-
lahn her fleyi içine alan terbiye
edicili¤i.
rütbe:
derece, mertebe.
sahaif-i amal:
yaplanlarn kay-
dedildi¤i sayfalar.
suret:
biçim, flekil görünüfl; tarz,
usul.
flayeste:
uygun.
tarihçe-i hayat:
hayatn plan ve
program.
temas:
bahsetme.
teflkilât:
yap, yaplfl.
tezahür:
ortaya çkmas.
zahir:
görünen.
adalet: hak.
adî:
de¤ersiz.
âlem-i flahadet:
gözle gördü-
¤ümüz flu dünya hayat.
âlî:
yüce, yüksek, ulu.
amel:
ifl, ifllem.
asla:
olmas imkânsz.
âyine:
ayna.
azamet-i ihata:
kuflatmas-
1.
Bkz. Bakara Suresi: 30; En'am Suresi: 165; Yunus Suresi: 14; Enbiya Suresi: 105; Tevbe Sure-
si: 62;
Müslim
, man:312, Cennet:2-5;
bni Mâce
, Züht: 39.
2.
Ahzab Suresi: 72.
HAfiYE:
Yedinci Suretin hafliyesine bak.