fiu mühür tahayyülünden sonra, flöyle bir tasavvur gel-
di ki: Nas›l bir mühür ile mühürlenmifl bir mektup, o mü-
hür, o mektubun sahibini gösterir; öyle de, flu çiçek, bir
mühr-ü Rahmanîdir. fiu enva-› nak›fllarla ve manidar ne-
batat sat›rlar›yla yaz›lan flu tepecik dahi bu çiçek Sâniinin
mektubudur. Hem, flu tepecik dahi bir mühürdür. fiu
sahra ve ova bir mektub-u Rahmanî hey’at›n› ald›.
‹flbu tasavvurdan flöyle bir hakikat zihne geldi ki: Her
bir fley, bir mühr-ü Rabbanî hükmünde, bütün eflyay›
kendi Hâl›k’›na isnat eder, kendi kâtibinin mektubu oldu-
¤unu ispat eder.
‹flte, her bir fley öyle bir pencere-i tevhittir ki, bütün
eflyay› bir Vahid-i Ehad’e mal eder. Demek her bir fley-
de, hususan zîhayatlarda öyle harika bir nak›fl, öyle
mu’cizekâr bir sanat var ki; onu öyle yapan ve öyle ma-
nidar nakfleden, bütün eflyay› yapabilir ve bütün eflyay›
yapan, elbette o olacakt›r. Demek, bütün eflyay› yapa-
mayan, bir tek fleyi icat edemez.
‹flte ey gafil! fiu kâinat›n yüzüne bak ki; birbiri içinde
hadsiz mektubat-› Samedâniye hükmünde olan sahaif-i
mevcudat ve her bir mektup üstünde hadsiz sikke-i tevhit
mühürleriyle temhir edilmifl bütün bu mühürlerin fla-
hadetlerini kim tekzip edebilir? Hangi kuvvet onlar›
susturabilir? Kalp kula¤› ile hangisini dinlesen,
1
*G s
’ p
G n
¬ '
d p
G n
B’ r
¿n
G o
ón
¡r
°Tn
G
dedi¤ini iflitirsin.
SÖZLER | 1113
O
TUZ
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
icat:
yoktan var etme, yaratma.
ilâh:
tanr›, kendisine ibadet edi-
len fley.
isnat:
dayand›rma.
ispat:
do¤ruyu delilleriyle ortaya
koyma, kan›tlama.
iflbu:
iflte bu.
kâinat:
bütün âlemler, varl›klar.
kâtip:
yazan, yaz›c›.
manidar:
manal›, anlaml›.
mektubat-› Samedâniye:
Cenab-
› Hakk›n isim ve s›fatlar›n› anla-
tan, Allah’›n birli¤ini gösteren var-
l›klar.
mektub-u Rahmanî:
sonsuz rah-
met sahibi Allah’a ait her biri bi-
rer mektup gibi manalar ifade
eden varl›klar.
mektup:
haberleflme maksad›yla
yaz›lan ve manalar ifade eden
k⤛t.
mu’cizekâr:
mu’cizeli.
mühr-ü Rabbanî:
varl›klar› yara-
tan, ihtiyaçlar›n› gideren, yetiflti-
ren, onlar› uyum içinde sevk ve
idare eden Allah’› gösteren mü-
hür.
mühr-ü Rahmanî:
sonsuz rah-
met sahibi olan Allah’› gösteren
mühür.
mühür:
damga aleti.
nak›fl:
süs, iflleme.
nakfleden:
nak›fl yapan, iflleyen.
nebatat:
bitkiler.
pencere-i tevhit:
Cenab-› Hakk›n
birli¤ini gösteren pencere.
sahaif-i mevcudat:
varl›klar›n
meydana getirdi¤i sayfalar.
sanat:
ustal›k ve güzellik.
Sâni:
her fleyi sanatl› olarak yara-
tan Allah.
sikke-i tevhit:
birlik mührü.
flahadet:
flahitlik, tan›kl›k.
tahayyül:
hayal etme.
tasavvur:
düflünme; zihinde ta-
sarlama.
tekzip:
yalanlama.
temhir edilmek:
mühürlenmek.
Vahid-i Ehad:
bir olan ve birli¤i
her bir fleyde tecelli eden Allah
zîhayat:
hayat sahibi.
zihin:
ak›l.
enva-› nak›fl:
nak›fl çeflitleri,
türleri.
eflya:
fleyler, varl›klar.
gafil:
gerçekleri görmeyen,
önemsemeyen, iyi düflünme-
yen.
hadsiz:
s›n›rs›z, sonsuz.
hakikat:
gerçek.
Hâl›k:
yoktan var eden, yara-
t›c›, Allah.
harika:
ola¤anüstü, hayranl›k
uyand›ran.
hey’at:
flekiller, suretler.
hususan:
özellikle.
hükmünde:
gibi.
1.
Allah’tan baflka ilâh olmad›¤›na flahadet ederim.