Sözler - page 1105

Yirmi Beflinci Pencere
Nas›l ki, madrup, elbette daribe delâlet eder; sanatl› bir
eser, sanatkâr› icap eder; velet, validi iktiza eder; tahtiyet,
fevkiyeti istilzam eder, ve hakeza... Bütün umur-u izafiye
tabir ettikleri, birbirsiz olmayan evsaf-› nisbiye misillü, flu
kâinat›n cüz’iyat›nda ve hey’et-i umumiyesinde görünen
imkân dahi, vücubu gösterir. Ve bütün onlarda görünen
infial, bir fiili gösterir. Ve umumunda görünen mahlûk›-
yet, hâl›k›yeti gösterir. Ve umumunda görünen kesret ve
terkip, vahdeti istilzam eder. Ve vücup ve fiil ve hâl›k›yet
ve vahdet, bilbedahe ve bizzarure, mümkin, münfail, ke-
sir, mürekkep, mahlûk olmayan,
Vacib
ve
Fail
,
Vahid
ve
Hâl›k
olan mevsuflar›n› ister.
Öyle ise, bilbedahe, bütün kâinattaki bütün imkânlar,
bütün infialler, bütün mahlûk›yetler, bütün kesret ve ter-
kipler, bir
Zat-› Vacibü’l-Vücud, Fa’alün Lima Yürîd, Hâ-
l›k-› Külli fiey’
e
, Vahid-i Ehad’
e flahadet eder.
Elhâs›l:
Nas›l imkândan vücup görünüyor, infialden fi-
il ve kesretten vahdet; bunlar›n vücudu, onlar›n vücudu-
na kat’iyen delâlet eder. Öyle de, mevcudat üstünde gö-
rünen mahlûk›yet ve merzuk›yet gibi s›fatlar dahi sâni-
iyet, rezzak›yet gibi fle’nlerin vücutlar›na kat’î delâlet edi-
yor. fiu s›fât›n vücudu dahi, bizzarure ve bilbedahe, bir
Hallâk
ve bir
Rezzak Sâni-i Rahîm
’in vücuduna delâlet
eder.
SÖZLER | 1105
O
TUZ
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
Hallâk:
yaratan, Allah.
hey’et-i umumiye:
hepsi birden,
tamam›.
icap etme:
gerektirme.
iktiza:
gerektirme.
imkân:
olabilirlik; varl›¤› ile yok-
lu¤u eflitken Allah’›n var etmesiy-
le var olan, Allah’›n varl›¤›n› ispat-
layan delil.
infial:
fiilden etkilenme.
istilzam:
gerektirme.
kâinat:
bütün âlemler, varl›klar.
kat’î:
kesin, flüphesiz.
kat’iyen:
kesin olarak, kesinlikle.
kesir:
çok.
kesret:
çokluk.
madrup:
dövülmüfl, vurulmufl.
mahlûk:
yarat›lm›fl.
mahlûk›yet:
yarat›lm›fll›k.
merzuk›yet:
r›z›klanma.
mevcudat:
varl›klar.
mevsuf:
vas›flanan, kendisinde
bir s›fat bulunan.
misillü:
benzeri, gibi.
mümkin:
yarat›lanlar, Allah’›n d›-
fl›ndaki bütün varl›klar.
münfail:
fiilden etkilenen.
mürekkep:
iki veya daha çok
maddenin kar›flmas›ndan mey-
dana gelmifl fley.
Rezzak:
bütün yarat›lm›fllar›n r›z-
k›n› veren ve ihtiyaçlar›n› karfl›la-
yan Allah.
rezzak›yet:
r›z›k verici olmak.
sanatkâr:
sanatla u¤raflan, usta.
sanatl›:
ustaca ve güzel yap›lm›fl.
Sâni-i Rahîm:
sonsuz flefkat ve
merhamet sahibi, her fleyi sanat-
la yapan Allah.
sâniiyet:
sanatla yapmak.
s›fat:
vas›f, özellik.
flahadet:
flahitlik, tan›kl›k.
fle’n:
hâl, keyfiyet, durum, özellik,
yap›, istidat; ifl; yeni ifl; yeni olan
hâl.
tabir etme:
isimlendirme.
tahtiyet:
altta olma.
terkip:
sentez, birlefltirme.
umum:
bütün, umumî.
umur-u izafiye:
birbirsiz olma-
yan ve birbirine nispet ve k›yasla-
mayla anlafl›lan nitelikler, karan-
l›k-ayd›nl›k, ac›-tatl› gibi.
Vacip:
varl›¤› zorunlu olan, Allah.
vahdet:
birlik.
Vahid-i Ehad:
bir olan ve birli¤i
her bir fleyde tecelli eden Allah.
Vahit:
bir, tek Allah.
valid:
baba.
velet:
çocuk.
vücup:
varl›¤› zorunlu olma.
vücut:
varl›k.
Zat-› Vacibü’l-Vücud:
varl›¤› za-
rurî ve zatî olan, varl›¤› baflkas›n›n
varl›¤›na ba¤l› de¤il, kendinden
olup ezelî ve ebedî olan Allah’›n
yüce zat›.
bilbedahe:
apaç›k bir flekilde.
bizzarure:
kesinlikle, zorunlu
olarak.
cüz’iyat:
ufak tefek fleyler,
önemsiz, de¤ersiz fleyler; tek
maddeden meydana gelen-
ler, bütüne ait olmay›p özel
olanlar.
darip:
vurucu, döven.
delâlet:
delil olma, gösterme.
elhâs›l:
sonuç olarak, k›saca-
s›.
evsaf-› nisbiye:
k›yaslamayla
olan vas›flar, di¤erlerine göre
diye anlat›lan vas›flar.
Fa’alün Lima Yürîd:
diledi¤i
fleyi, diledi¤i gibi ve en mü-
kemmel flekilde yapan, Allah.
fail:
ifli yapan, özne; Allah.
fevkiyet:
üstte olma.
fiil:
ifl, olufl.
hakeza:
bunun gibi.
Hâl›k:
yarat›c›, Allah.
Hâl›k-› Külli fiey:
kâinatta
mevcut olan her fleyin yarat›-
c›s›, Allah.
hâl›k›yet:
yarat›c›l›k.
1...,1095,1096,1097,1098,1099,1100,1101,1102,1103,1104 1106,1107,1108,1109,1110,1111,1112,1113,1114,1115,...1482
Powered by FlippingBook