Kurânn feyzi ile, bütün Pencereler ve bütün Sözler o
esas üzerine gitmifller. Bununla beraber, imkân noktas-
nn hadsiz bir vüsati var, hadsiz cihetlerle
Vacibül-Vü-
cud
un vücudunu gösteriyor. Yalnz mütekellimînin tesel-
sülün kesilmesi yolunaelhak, genifl ve büyük olan o
caddeyemünhasr de¤ildir. Belki had ve hesaba gelme-
yen yollar ile Vacibül-Vücudun marifetine yol açar. fiöy-
le ki:
Her bir fley, vücudunda, sfâtnda, müddet-i bekasn-
da, hadsiz imkânat, yani gayet çok yollar ve cihetler için-
de mütereddit iken, görüyoruz ki, o hadsiz cihetler için-
de vücutça muntazam bir yolu takip ediyor. Her bir sfa-
t da mahsus bir tarzda ona veriyor. Müddet-i bekasnda
bütün de¤ifltirdi¤i sfat ve hâller dahi böyle bir tahsis ile
veriliyor. Demek, bir muhasssn iradesiyle, bir mürecci-
hin tercihiyle, bir mucid-i hakîmin icadyladr ki; hadsiz
yollar içinde, hikmetli bir yolda onu sevk eder. Munta-
zam sfât ve ahvali ona giydiriyor.
Sonra, infirattan çkarp, bir terkipli cisme cüz yapar;
imkânat ziyadeleflir. Çünkü, o cisimde binler tarzda bulu-
nabilir. Hâlbuki, neticesiz o vaziyetler içinde neticeli
mahsus bir vaziyet ona verilir ki, mühim neticeleri ve
faydalar ve o cisimde vazifeleri gördürülüyor.
Sonra, o cisim dahi di¤er bir cisme cüz yaptrlyor.
mkânat daha ziyadeleflir. Çünkü, binlerle tarzda buluna-
bilir. flte, o binler tarz içinde bir tek vaziyet veriliyor, o
vaziyet ile mühim vazifeler gördürülüyor, ve hakeza...
SÖZLER | 1117
O
TUZ
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
imkânat:
olabilirlikler; varl¤ ile
yoklu¤u eflitken Allahn var et-
mesiyle var olanlar, Allahn varl-
¤n ispatlayan delilleri.
infirat:
yalnz kalma, tek baflna
olma.
irade:
dileme, isteme, tercih.
mahsus:
özel.
marifet:
bilme, tanma.
Mucid-i Hakîm:
her fleyi hikmet-
le yaratan, yoktan var eden Allah.
muhasss:
tahsis edici, ayrc, bir
tarafa ait klan.
muntazam:
düzenli.
müddet-i beka:
devamllk süre-
si.
mühim:
önemli.
münhasr:
ait, mahsus.
mütekellimîn:
kelâm âlimleri;
iman esaslarn izah ve ispat eden
âlimler.
mütereddit:
tereddütte kalmfl,
kararsz.
netice:
sonuç.
neticesiz:
sonuçsuz.
sevk:
gönderme, yollama, ulafltr-
ma.
sfat:
vasf, özellik.
sfât:
vasflar, özellikler.
tahsis:
bir tarafa ait klma, ayr-
ma.
tarz:
biçim, flekil.
tercih:
seçme.
terkipli:
birlefltirilmifl.
teselsül:
art arda gelme, birbirini
takip etme, zincirleme.
Vacibül-Vücud:
varl¤ zarurî ve
zatî olan; varl¤ baflkasnn varl-
¤na ba¤l de¤il, kendinden olup
ezelî ve ebedî olan Allah.
vazife:
görev.
vaziyet:
durum, hâl.
vücut:
var olma, varlk.
vüsat:
genifllik.
ziyade:
çok.
ziyadeleflmek:
artmak, fazlalafl-
mak.
ahval:
hâller, durumlar, vazi-
yetler.
cihet:
yön.
cisim:
varlk; beden, madde.
cüz:
ksm, parça.
elhak:
gerçekten.
esas:
asl, temel.
feyiz:
ilim, irfan.
gayet:
çok.
had:
snr.
hadsiz:
snrsz, sonsuz.
hakeza:
bunun gibi.
hâl:
durum.
hesap:
say.
hikmet:
her fleyin belirli ga-
yelere yönelik olarak, manal,
faydal ve tam yerli yerinde
yaplmas.
icat:
yoktan var etme, yarat-
ma.
imkân:
olabilirlik; varl¤ ile
yoklu¤u eflitken Allahn var
etmesiyle var olan, Allahn
varl¤n ispatlayan delil.