Zındıkaya, küfre karşı saldırdın,
Gönüllerden kederleri kaldırdın,
Bizi nurun deryasına daldırdın,
Ey bîçarelere rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur!
Kaldıramaz sana asla kimse el,
Bağlıyoruz bizler sana candan bel,
Dünyalara sensin ümit ve emel,
Ey ziya-i rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur!
Sen ordu kurmazsın erle, uşakla,
Savaşmazsın öyle, topla, bıçakla,
Nurunla şu asrı tutup kucakla,
Ey şimdi rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur!
Bitsin de, bu korkunç tufan-ı şedid,
Açılsın yep yeni bir devr-i mes’ud,
On sekiz bin âlem eylesin hep îyd,
Ey ehl-i Kur’ân’a rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur!
Geliyor şu karşıdan gerçi bir zulmet,
Fakat sensin bugün âtâ-i rahmet,
Boğacaksın onu nurunla elbet,
Ey bir rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur!
Kızıl ejder yuvamıza girmesin,
Zehirli eli yakamıza ermesin,
Karşı durup nurun fırsat vermesin,
Ey seyf-i rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur!
SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ | 397 |
G
ÜZEL
M
EKTUPLAR
âlem:
dünya, cihan; bütün ya-
ratılmışlar.
asr:
yüzyıl.
bîçare:
çaresiz, zavallı.
derya:
deniz.
devr-i mes’ut:
saadet devri,
bahtlı dönem.
ehl-i Kur’ân:
Kur’ân ehli,
Kur’ân’a inanıp ona uyanlar.
emel:
şiddet arzu, ümit.
gerçi:
her ne kadar...
keder:
kaygı, acı, hüzün.
Kızıl ejder:
kominizim rejimi.
küfür:
Allah’ın varlığına, birliği-
ne inanmama, müşriklik,
imansızlık.
nur:
aydınlık, parıltı, ışık.
rahmet:
şefkat, merhamet,
bağışlama ve esirgeyicilik.
rahmet-i âlem:
kâinattaki
rahmet.
Risaletü’n-Nur:
Nur Risalesi,
Bediüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin adı.
seyf-i rahmet-i âlem:
kâinat-
taki rahmet kılıcı.
tufan-ı şedit:
şiddetli yağmur.
zındıka:
dinsizlik, inançsızlık.
ziya-i rahmet-i âlem:
Âlemin
İlâhî rahmet ışığı.
zulmet:
karanlık.