Sikke-i Tasdik-i Gaybi - page 396

Nur elinden içeli biz şarabı,
Çevirmişiz tatlılığa azabı,
Bir mahbubun biz de olduk türabı,
Ey bize rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur!
Âşıkların Arşa çıkan feryadı
Ağlatıyor o pak ruhlu ecdadı,
Allah için eyle bize imdadı,
Ey muhtaçlara rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur!
Gökler saldı belâ, yer verdi belâ,
Sarstı âfâkı bir acı vâveylâ,
Rahmet et âleme, ey nur-i Mevlâ!
Ey cilve-i rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur!
Bir yanda sel var, bir yanda kan akar,
Bu belâ ateşi âlemi yakar,
Ağlayan bu beşer hep sana bakar,
Ey numune-i rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur!
Çevrildi ateşle bu koca dünya,
Bir cehennem gibi kaynadı derya.
Yetiş imdada ey şah-ı evliya!
Ey bu zamanda rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur!
Her yangını senin nurun söndürür,
Her bir yeri bir gülşene senin nurun döndürür,
Deccalı da birgün gelir elbette öldürür,
Ey nur-i rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur!
afak:
bütün dünya, gözle görülen
âlem.
âlem:
dünya, cihan; bütün yaratıl-
mışlar.
arş:
göğün en yüksek katı.
azap:
eziyet, işkence; büyük sıkın-
tı, şiddetli acı.
belâ:
musibet, sıkıntı.
beşer:
insan, insanlık.
cilve-i rahmet-i âlem:
kâinat-
taki rahmet tecellileri, Allah’ın
rahmetinin kâinattaki cilveleri.
deccal:
kıyamet zamanına ya-
kın meydana çıkarak fitne ve
fesada sebep olacağı, İslâmî
şeairi tahrip edeceği, tarihte
görülmemiş zulümleri nifakla
aldatarak yapacağı hadis-i şe-
riflerde belirtilmiş yalancı ve
zararlı şahıs.
derya:
deniz.
ecdat:
dedeler, büyük baba-
lar, atalar.
feryat:
haykırma, çığlık.
gülşen:
gül bahçesi, güllük.
imdat:
yardım.
mahbup:
sevgili, sevilen, mu-
habbet edilen.
nur:
aydınlık, parıltı, ışık.
nur-i Mevlâ:
Cenab-ı Hakkın
nuru.
nur-i rahmet-i âlem:
kainat-
taki rahmetin nuru, ışığı.
nümune-i rahmet-i âlem:
kainattaki rahmetin nümune-
si, örneği.
pak:
temiz.
Rahmet:
şefkat, merhamet,
bağışlama ve esirgeyicilik.
rahmet-i âlem:
kâinattaki
rahmet.
Risaletü’n-Nur:
Nur Risalesi,
Bediüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin adı.
ruh:
dirilik kaynağı, hayatın te-
meli ve sebebi olan manevî
varlık.
şah-ı evliya:
keramet sahiple-
rinin, velîlerin, ermişlerin şahı.
türab:
toprak.
vaveylâ:
çığlık, feryat.
P
ARLAK
F
IKRALAR
| 396 | SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ
1...,386,387,388,389,390,391,392,393,394,395 397,398,399,400,401,402,403,404,405,406,...560
Powered by FlippingBook