Sikke-i Tasdik-i Gaybi - page 395

Şifa bulsun şimdi biraz yaramız,
Revaç bulsun geçmez olan paramız,
Saç nurunu, aka dönsün karamız,
Ey ziya-i rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur!
Cürmümüzle külhan gibi pürnarız,
Dert elinden hem hergün zar ü zarız.
Affet bizi madem sana hep yârız,
Ey nur-i rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur!
Meylimiz yok yalancı bir dünyaya,
Son verdik biz bid’alara, riyaya,
Kapılmayız öyle kuru hülyaya,
Ey bir hakikat-i rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur!
Yok bizde cemiyet kurma hülyası,
Yok başka bir yola gitme sevdası,
Olduk ancak Nurun dertli şeydası,
Ey dertlilere rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur!
Yollarda bıraktık geçtik dervişi,
Attık gönüllerden öyle teşvişi,
Kâfi bu parlayan nurun güneşi
Ey makes-i rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur!
Geçmişiz hep medihlerden, senadan,
Yüz çevirdik servetlerden, gınadan,
Nur isteriz, geçmeden bu fenâdan,
Ey bu asırda rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur!
SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ | 395 |
G
ÜZEL
M
EKTUPLAR
asır:
yüzyıl.
bid’a:
dinin aslına uymayan
adet ve uygulamalar.
cemiyet:
topluluk, birlik.
cürüm:
hata, günah.
derviş:
tarikat ehli, yoksulluğu
çilekeşliği benimsemiş kimse.
fenâ:
yok olma, ölümlülük, ge-
çicilik.
gına:
zenginlik, bolluk.
hakikat-ı rahmet-i âlem:
âle-
min rahmetinin gerçeği. âle-
min içine nakşedilmiş olan
rahmet tecellilerinin hakikati.
hülya:
hayal.
kâfî:
yeter, elverir.
külhan:
hamam ocağı, ha-
mamda su ısıtmak için ateş
yakılan yer.
ma’kes-i rahmet-i âlem:
kâi-
nattaki rahmetin yansıması.
madem:
...den dolayı, böyle
ise.
medih:
övmek.
meyil:
bir tarafa doğru yönel-
me, sevgi, muhabbet.
nur:
aydınlık, parıltı, ışık.
nur-i rahmet-i âlem:
kainat-
taki rahmetin nuru, ışığı.
pürnâr:
çok ateşli, tutuşmuş,
yanan.
rahmet-i âlem:
kâinattaki
rahmet.
revaç:
rağbet, kıymet, değer.
Risaletü’n-Nur:
Nur Risalesi,
Bediüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin adı.
riya:
özü sözü bir olmamak,
inandığı gibi hareket etmeyiş,
iki yüzlülük.
senâ:
methetme, övme.
şeydâ:
aşktan aklını yitirmiş,
aşk çılgını, divane, tutkun.
şifa:
bedenî ve ruhî bir hastalı-
ğın son bulması, sağlığına ka-
vuşma.
teşviş:
karıştırma, karmakarışık
etme.
yâr:
sevgili.
zar ü zar:
hazin hazin, yanık yanık
(sesle).
ziya-yı rahmet-i âlem:
Âlemin İlâ-
hî rahmet ışığı.
1...,385,386,387,388,389,390,391,392,393,394 396,397,398,399,400,401,402,403,404,405,...560
Powered by FlippingBook