ebede müteselsil olan hikmetin desatirine mutabakat ve
muhakatıdır. Acaba görülmüyor: Âyâtın ekser fevatih ve
havatiminde nev-i beşeri vicdana havale ve aklın istişare-
sine hamlettiriyor. diyor:
(1)
n
n
¿ho
ôo
¶r
æn
j n
Ón
an
G
ve
(2)
Gho
ôo
¶r
æn
a
ve
(3)
n
¿ho
ôs
Hn
ón
àn
j n
Ón
an
G
ve
(4)
n
¿ho
ôs
cn
õn
àn
J n
Ón
an
G
ve
(5)
Gho
ôs
µ`n
Øn
J
ve
(6)
n
¿ho
ôo
©r
°ûn
j Én
e
ve
(7)
n
¿ƒo
?p
?r
©n
j
ve
(8)
n
¿ƒo
?`p
?`r
©n
j Én
e
ve
(9)
n
¿ƒo
ªn
?`r
©n
j
ve
(10)
p
ÜÉn
`Ñr
dn
’r
G »p
dho
G y
É n
j Gho
ôp
Ñn
à`r
YÉn
a
Ben dahi derim:
p
ÜÉn
Ñr
dn
’r
G »p
dho
G y
É n
j Gho
ôp
Ñn
àr
YÉn
a
Hatime
p
ÜÉn
Ñr
dn
’r
G »p
dho
G y
É n
j Gho
ôp
Ñn
àr
YÉn
a
zahirden ubur ediniz! Hakikat
sizi bekliyor. Fakat gördüğünüz vakit incitmeyiniz. esah
ve lâzım…
®
âyât:
Kur’ân ayetleri.
desatir:
düsturlar, kaideler.
ebed:
sonu olmayan gelecek za-
man, sonsuzluk, daimîlik.
ekser:
pek çok.
esah:
en sahih, en do€ru.
fevatih:
fâtihalar, başlangıçlar.
hakikat:
gerçek, do€ruluk; görü-
len bir şeyin aslı, esası.
haml:
yükleme, yüklenme.
hatime:
son söz.
havale:
bir şeyi başkasının üstü-
ne bırakma.
havatim:
sonlar, âkıbetler.
hikmet:
hakîmlik; yüksek bilgi,
kainattaki ve yaratılıştaki gayele-
ri araştırma.
istişare:
meşveret etme, bir he-
yetin fikrine müracaat etme.
lâzım:
gerek.
muhakat:
bir kimseyi taklit et-
me.
mutabakat:
uyma, uygunluk, bir-
birini tutma.
müteselsil:
teselsül eden, birbiri-
nin ardı sıra, zincirleme giden.
nev-i beşer:
insano€lu, insanlar.
ubur:
bir taraftan di€er tarafa
geçme, oldukça zor geçme,
atlama.
vicdan:
insanın içindeki, iyiyi
kötüden ayırabilen, iyilik et-
mekten lezzet duyan ve kö-
tülükten elem alan manevî
his.
zahir:
dış yüz, görünüş.
1.
Bakmazlar mı? (Gaşiye Suresi: 17.)
2.
Bakınız. (Al-i İmran Suresi: 137; Nahl Suresi: 36; Neml Suresi: 69; Ankebut Suresi: 20; v.d.)
3.
Onlar hiç düşünmezler mi? (Nisâ Suresi: 82; Muhammed Suresi: 24.)
4.
Hâlâ düşünmez misiniz? (En’am Suresi: 80; Secde Suresi: 4.)
5.
Düşününüz. (Sebe’ Suresi: 46.)
6.
Farkında değiller. (Bakara Suresi: 9; Al-i İmran Suresi: 69; En’am Suresi: 26; Nahl Suresi: 2.)
7.
Akıllarını kullanırlar. (Bakara Suresi: 164; Ra’d Suresi: 4; Nahl Suresi: 12, 67; v.d.)
8.
Akıl etmezler. (Bakara Suresi: 170, 171; Maide Suresi: 58, 103; Enfal Suresi: 22; v.d.)
9.
Biliyorlar. (Bakara Suresi: 75, 102, 103, 146, 230; Al-i İmran Suresi: 75; v.d.)
10.
Bundan ibret alınız, ey akıl sahipleri!
u
nsuru
’
l
-H
akikaT
| 62 | MuhakeMat
