Mesnevi-i Nuriye - page 69

Ve keza bütün mahlûkatta görünen hüsn-i sanatlar,
intizamlar ve ihtimamlardan ve her şeyde takip edilmek-
te olan maslahat ve faydalardan anlaşılıyor ki, kâinat
taht-ı tasarrufunda bulunan sâni-i zülcelâl’de pek büyük
bir hikmet-i amme vardır ki, itaat ile iltica edenlerin bü-
yük taltif ve in’amlara mazhar olacakları, o hikmet-i am-
menin iktizasındandır.
Ve keza, görünüyor ki, her şey lâyık mevkiine vazedi-
liyor. Ve her hak, hak sahibine veriliyor. Ve her ihtiyaç
sahibinin haceti, istediği gibi yapılır. Ve her sual edenle-
rin matlûpları –bilhassa istidat lisanıyla veya ihtiyac-ı fıt-
rî lisanıyla veya ıztırar ve zaruret lisanıyla olsun– cevap-
landırılıyor. Böyle eserleri görünen bir adalete, bir mah-
keme-i kübra lâzımdır ki, rububiyetin hâkimiyetiyle hu-
kuk-i ibâd muhafaza edilsin. Çünkü, fânî olan şu dünya
menzili, o büyük adalet-i hakikiyeye mazhar olamaz. öy-
le ise, o büyük sultan-ı Âdil için bir cennet-i bâkiye, bir
cehennem-i daime lâzımdır.
Ve keza, görünüyor ki, Bu Âlemin sahibi, yaptığı şu
kadar fiillerin delâletiyle, harika bir sahavete sahip oldu-
ğu gibi, nur ve ziya ile dolu güneşler ve meyve ve seme-
releriyle hamile eşcar ve ağaçlar misillü pek çok hazine-
leri vardır. Binaenaleyh, bu ebedî sahavet, tükenmez
servet, ebedî bir ziyafetgâhı ister ve devam ile muhtaçla-
rın da devam-ı vücudunu iktiza eder. zira, nihayet bir sa-
havet, harika bir kerem, daima halka ihsan ve in’am et-
mek iktiza eder. Bu ise, ihsan ve in’amlara minnettar ve
muhtaç olanların devam-ı vücutlarını ister.
Mesnevî-i nuriye | 69 |
l
âsiYYemalar
ği olan ihtiyaç.
iktiza:
gerektirme, lüzumlu kılma.
iktiza:
lâzım gelme, gerekme.
iltica:
sığınma, güvenme, dayan-
ma.
in’am:
nimet verme, nimetlendir-
me, ihsan etme.
intizam:
düzenlilik, düzgünlük.
istidat:
yaratılıştan olan ve za-
manla geliştirilen kabiliyet; bir şe-
yin kazanılmasına olan fıtrî meyil.
itaat:
boyun eğme, uyma, alınan
emre göre hareket etme.
kemalât:
faziletler, kemaller, ol-
gunluklar, mükemmellikler.
kerem:
cömertlik, lütuf, ihsan, ba-
ğış.
keza:
böylece, aynı şekilde.
lâyık:
uygun, yakışır, münasip.
mahkeme-i kübra:
en büyük
mahkeme, öldükten sonra bütün
insanların diriltilerek Allah huzu-
runda hesaba çekileceği mahke-
me.
mahlûkat:
yaratıklar, varlıklar.
maslahat:
uygun iş, faydalı iş.
matlûp:
talep edilen, istenilen
şey.
mazhar:
bir şeyin çıktığı yer, zu-
hur ettiği, göründüğü yer.
menzil:
yer, konak.
mevki:
yer, makam.
minnettar:
bir iyiliğe karşı teşek-
kür duygusu içinde olan.
misillü:
gibi, benzeri.
muhafaza:
koruma.
nihayet:
son derece.
nur:
aydınlık, parıltı, ışık.
rububiyet:
Cenab-ı Hakkın her za-
man, her yerde, her mahlûka
muhtaç olduğu şeyleri vermesi,
onu terbiye etmesi ve idaresi al-
tında bulundurma vasfı.
sahavet:
el açıklığı, cömertlik.
sâni-i Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
sahibi ve her şeyi sanatla yaratan
Allah.
semere:
meyve, güzel netice.
sual:
soru, isteme.
sultan-ı Âdil:
adaletle hükmeden
Allah.
taht-ı tasarruf:
idare altında.
taltif:
iltifat etme, gönül okşama;
rütbe, nişan, para, mevki vb. şey-
lerle mükâfatlandırma.
vazedilme:
yerleştirilme, konul-
ma.
zaruret:
muhtaçlık, şiddetli ihtiyaç
içinde olma.
ziya:
ışık, aydınlık, nur.
ziyafetgâh:
ziyafet verilen yer.
adalet:
her hak sahibine hak-
kının tam ve eksiksiz verilme-
si, düzenli ve dengeli oluş.
adalet-i hakikiye:
hakikî ada-
let, gerçek adalet.
arz:
sunma.
bilhassa:
özellikle.
binaenaleyh:
bundan dolayı,
bunun üzerine.
cehennem-i daime:
devamlı
olan cehennem, sonsuz ve
ebedî cehennem.
cennet-i bâkiye:
bâkî, ebedî
ve daimî olan cennet hayatı.
delâlet:
delil olma, gösterme;
alâmet, işaret.
devam-ı vücut:
varlığın deva-
mı.
ebedî:
sonu olmayan, daimî,
sürekli.
eşcar:
ağaçlar.
fânî:
ölümlü, geçici.
fiil:
iş, hareket.
hacet:
ihtiyaç.
hak:
bir kimseye ait olan şey,
alacak.
hâkimiyet:
hâkim oluş, hük-
mediş, egemenlik.
harika:
olağanüstü.
hazine:
zengin ve değerli kay-
nak.
hikmet-i amme:
umumî hik-
met; her şeyin alâkalı olduğu
İlâhî gaye, kâinattaki umumî
ve İlâhî gaye.
hukuk-i ibâd:
kulların huku-
ku, insan hukuku.
hüsn-i sanat:
sanat güzelliği.
ıztırar:
çaresizlik, zor durum-
da kalmak.
ihsan:
bağışlama, ikram etme,
lütuf.
ihtimam:
dikkat ve özen gös-
terme.
ihtiyac-ı fıtrî:
yaratılışın gere-
1...,59,60,61,62,63,64,65,66,67,68 70,71,72,73,74,75,76,77,78,79,...528
Powered by FlippingBook