Mesnevi-i Nuriye - page 134

KUR’ÂN-I HAKÎM’İN
UMMANINDAN
Hubab
r
Rn
G r
On
ôp
N »p
e Gn
Qr
Oƒo
N p
?r
?o
e r
Oƒo
N r
?n
ôn
cr
ôo
> p
iGn
óo
N
(1)
?n
OGn
O r
¿Gn
ôp
c »p
H p
…Én
¡p
H r
On
QGn
O r
¬n
µp
f ƒo
J p
iGn
ôn
H ƒo
J
w
m
ós
ªn
ëo
e Én
fp
óu
«°n
S '
¤n
Y o
?n
Ós
°ùdGn
h o
In
Ós
°üdGn
h n
Ú/
ªn
dÉn
©r
dG u
Ün
Q ! o
ór
ªn
ër
dn
G
(2)
n
Ú/
©n
ªr
Ln
G /
¬p
Ñr
ën
°Un
h /
¬p
d'
G = '
¤n
Yn
h
İ’lemEyZikredenveNamazKılanKardeş!
(3)
*G s
’p
G n
¬'
dp
G n
B’ r
¿n
G o
ón
¡r
°Tn
G
ve
(4)
$G o
?ƒo
°Sn
Q l
ós
ªn
ëo
e
ve
(5)
! o
ór
ªn
ër
dn
G
gibi mübarek kelimelerle ilân ettiğin, bir hüküm ve iddia
ettiğin bir dava ve işhat ettiğin bir itikat, lisanından çıkar
çıkmaz milyonlarca mü’minlerin tasdik ve şahadetlerine
iktiran eder.
Ve keza, İslâmiyetin hak ve hakikat olduğuna ve hü-
kümlerinin doğru ve sadık olduklarına delâlet eden bütün
deliller, şahitler, bürhanlar, senin o davanın ve itikadının
hak olduğuna delâlet ederler.
Ve keza, söylediğin o mübarek ve mukaddes kelâmla-
ra pek büyük yümünler, feyizler ve berekât-ı İlâhiye te-
rettüp eder.
berekât-ı ilâhiye:
İlâhî bolluk ve
bereketler, Allah’tan gelen bere-
ketler ve ihsanlar.
bürhan:
delil, ispat, hüccet.
dava:
iddia, fikir, konu.
delâlet:
delil olma, gösterme; alâ-
met, işaret.
delil:
bir davayı ispata yarayan
şey, bürhan.
feyiz:
bolluk, bereket, ihsan, ba-
ğış.
hâk:
doğru, gerçek, hakikat.
hâk:
doğruluk, gerçek, hakikat.
hakikat:
gerçek, doğru.
hubab:
su üzerinde olan kabarcık.
hüküm:
karar, emir.
iddia:
bir fikri ısrarla savunma, da-
va etme.
iktiran:
iki şeyin beraber gelmesi.
ilân:
yayma, duyurma, bildirme.
i’lem:
Arabcada “Bil!” anlamında
emir.
işhat:
bir dava hakkında delil ola-
rak şahit gösterme.
itikat:
inanç, iman.
itikat:
kesin inanma, iman.
kelâm:
söz, lâfız.
keza:
böylece, aynı şekilde.
Kur’ân-ı Hakîm:
her ayet ve sure-
sinde sayısız hikmet ve faydalar
bulunan Kur’ân.
lisan:
dil.
mukaddes:
takdis edilmiş, kutsal,
aziz, temiz.
mübarek:
feyizli, bereketli, kutlu,
hayırlı.
mü’min:
iman eden, inanan.
sadık:
doğru, gerçek, hakikî, sah-
te olmayan.
şahadet:
şahit olma, şahitlik;
açık alâmet, işaret.
tasdik:
bir şeyin veya kimse-
nin doğruluğuna kesin olarak
hükmetme.
terettüp:
bir işin birinin üzeri-
ne düşmesi.
umman:
büyük deniz, derya,
okyanus.
yümün:
uğur, bereket.
zikretmek:
anmak, bildirmek.
1.
Geniş kerem sahibi olan Allah, kendi mülkünü senden satın alıyor; senin için muhafaza
edecek. Karşılığında da büyük bir fiyat takdir etmiştir.
2.
Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd, Efendimiz Muhammed’e, onun Âline ve Ashabına salât
ve selâm olsun.
3.
Allah’tan başka ilâh olmadığına şahadet ederim.
4.
Muhammed, Allah’ın resulüdür.
5.
Ezelden ebede kadar her türlü hamd ve şükür Allah’a mahsustur. (Fatiha Suresi: 2.)
h
uBaB
| 134 | Mesnevî-i nuriye
1...,124,125,126,127,128,129,130,131,132,133 135,136,137,138,139,140,141,142,143,144,...528
Powered by FlippingBook