Lem'alar - page 1054

nazar-ı merhametini celp ettireceğini, ehemmiyetli
haber verir.
Yİrmİ DörDüNCü DeVa
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
497
Masum çocuklara ve masum gibi ihtiyar hastala-
ra bakan ve hizmet edenlerin hakkında uhrevî bü-
yük bir ticaret olduğunu; ve o nazik çocukların has-
talıkları, ileride hayat-ı dünyanın dağdağalarına ta-
hammül için birer şırınga-i rabbaniye olduğunu ve
o şırıngalardan gelen sevap ve ücret, onlara bakan-
ların ve bilhassa validelerinin defter-i a’maline yazıl-
dığını ve bu hakikatin ehl-i hakikatçe meşhut oldu-
ğunu; ve bilhassa ihtiyar peder ve valide ve akraba
gibi ihtiyarların dualarını almak, ahiretin saadetine
medar olduğunu; ve onlara bakanların da, ileride
kendi evlâtlarından aynı vaziyeti göreceğini ve bak-
madıkları cihetle, neticede azab-ı uhrevî olduğu gi-
bi, dünyaca da çok felâketlere maruz kaldıkları ve
kalacakları vukuat ile sabit olduğunu ve akrabası ol-
mazsa bile, yine onlara bakmak İslâmiyetin iktiza-
sından olduğunu gayet kat’î ispat eder.
Yİrmİ BeŞİNCİ DeVa
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
498
Bütün hastalıkların gayet nafi ve manevî bir deva-
sı ve hakikî ve kudsî bir tiryakı ise, imanın inkişafı ol-
duğunu; tevbe ve istiğfar ve namaz ve ubudiyet ile,
o tiryak-ı kudsî olan iman ve imandan gelen ilâcın
istimal edilmesi lâzım olduğunu; ehl-i gafletin zeval
ve firak darbeleriyle yaralanan manevî büyük dünya-
larının tedavisi, kudsî bir tiryak olan imanın şifa
vermesiyle yaralardan kurtulacaklarını ve o iman
f
iHriST
| 1054 | Lem’aLar
ahiret:
dünya hayatından sonra
başlayıp sonsuza kadar devam
edecek olan ikinci hayat.
azab-ı uhrevî:
dünyada işlenen
suçlara karşılık ahirette çekilecek
ceza.
bilhassa:
özellikle.
celp etmek:
çekmek.
cihet:
yön.
dağdağa:
gürültü, sıkıntı, ıztırap;
boş yere telâş ve zorluklar.
defter-i a’mal:
insanların yaptık-
ları, işledikleri şeylerin kaydedildiği
defter; ameller defteri.
deva:
ilâç, çare.
dua almak:
yapılan iyi bir işle bi-
rinin hoşnutluğunu ve Allah’tan
kendisi hakkında iyi dileklerde bu-
lunmalarını kazanmak.
ehemmiyetli:
çok önemli.
ehl-i gaflet:
Allah’ı ve ahireti unu-
tanlar, nefsin arzularına dalanlar.
ehl-i hakikat:
gerçekleri ve doğ-
ruları bulan, farkında olan kimse-
ler.
evlâtlar:
çocuklar.
felâket:
çok zarar ve sıkıntı doğu-
ran durum; büyük dert, belâ.
firak:
ayrılık.
hakikat:
gerçek.
hakikî:
gerçek.
hayat-ı dünya:
dünya hayatı.
iktiza:
gerekme, gerektirme.
iman:
Allah’a inanmak, inanç, iti-
kat.
inkişaf:
gelişme, açılma.
ispat etmek:
doğruyu delil göste-
rerek meydana koymak.
istiğfar:
Allah’tan kusurların affe-
dilmesini, günahların bağışlanma-
sını isteme.
istimal etmek:
kullanmak.
kat’î:
kesin.
kudsî:
kutsal; yüce.
manevî:
kalbe, ruha, hisse ait; ma-
naya ait, maddî olmayan.
maruz kalmak:
bir şeyin kar-
şısında ve etkisi altında kal-
mak, uğramak.
masum:
günahı, kötülüğü ol-
mayan, suçsuz.
medar:
sebep, vasıta, vesile.
meşhut:
görülen, gözlemle-
nen, müşahede edilen.
nafi:
faydalı.
nazar-ı merhamet:
merha-
met bakışı.
nazik:
dayanıksız.
netice:
sonuç.
peder:
baba.
saadet:
mutluluk.
şırınga:
vücuda ilâç vermek
için kullanılan ucu iğneli küçük
pompa.
şırınga-i rabbaniye:
Rabbimi-
zin aşısı, dünyada başa gele-
cek zorluklara katlanması için
Allah’ın insanlara, özellikle ço-
cuklara tattırdığı bazı acılar,
hastalıklar, musibetler.
tahammül:
sabretme, kat-
lanma, dayanma.
tedavi:
hastalığı iyileştirme
için yapılan bakım.
tevbe:
günah işlemekten ve
kötülük yapmaktan vaz-
geçme.
tiryak:
çok tesirli bir ilâç; pan-
zehir.
tiryak-ı kudsî:
çok tesirli kut-
sal manevî ilâç.
ubudiyet:
kulluk, Allah’a iba-
det etme.
uhrevî:
ahirete dair, öldükten
sonra başlayacak olan ikinci
hayatı ilgilendiren.
valide:
anne.
vaziyet:
durum, hâl.
vukuat:
meydana gelmiş
olaylar, hâdiseler.
zeval:
sona erme, yok olma.
1...,1044,1045,1046,1047,1048,1049,1050,1051,1052,1053 1055,1056,1057,1058,1059,1060,1061,1062,1063,1064,...1406
Powered by FlippingBook