Lem'alar - page 1061

itaatle ruhumuzun şevkini tavsiye eden kıymettar
bir ricadır.
Hafız Mustafa (Rahmetullâhi
aleyhi rahmeten vâsiaten)
ON DörDüNCü rİCa
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
556
ehl-i dünya, üstadımızı her şeyden tecrit edip,
beş çeşit gurbet içinde bulunduğu bir vakitte, gayet
kuvvetli bir aşk-ı beka ve şiddetli bir muhabbet-i vü-
cut ve büyük bir iştiyak-ı hayat ve hadsiz bir acz ve
nihayetsiz bir fakrın kendisinde hükmettiğini görüp,
me’yusâne olarak başını eğdiği zaman,
(1)
o
?«/
cn
ƒr
dG n
ºr
©p
fn
h !G Én
æo
Ñ°r
ùn
M
ayet-i hasbiyesi imdadına
yetişerek, “Beni dikkatle oku” demesi üzerine gün-
de beş yüz defa okuduğunu ve okudukça bu ayetin
çok kıymetli nurlarından dokuz Mertebe-i Hasbiye-
nin yalnız ilmelyakîn ile değil, aynelyakîn inkişaf et-
tiğini…
Birinci Mertebe-i Nuriye-i Hasbiye
: ondaki aşk-ı
beka, mutlak kemal sahibi zat-ı zülcelâl ve zülce-
mal’in bir isminin, bir cilvesinin mahiyetindeki bir
gölgesine yapıştığı anda,
o
?«/
cn
ƒr
dG n
ºr
©p
fn
h !G Én
æo
Ñ°r
ùn
M
aye-
ti gelerek perdeyi kaldırdığını ve kendisindeki beka
lezzetinin ve saadetinin daha mükemmel bir tarzda
Bâkî-i zülkemal’in bekasında ve ona olan tasdik ve
imanda bulunduğunu hissetmiş ve hakkalyakîn zevk
aldığını ifade etmiştir.
Lem’aLar | 1061 |
f
iHriST
itikat.
imdat:
yardım.
inkişaf etmek:
gelişmek, açılmak,
meydana çıkmak.
iştiyak-ı hayat:
hayatı, yaşamayı
aşırı istemek.
itaat:
söz dinleme, emre uyma.
kemal:
mükemmellik.
kıymettar:
kıymetli, değerli.
mahiyet:
bir şeyin aslı, esası, ya-
pısı.
mertebe-i hasbiye:
“hasbünallahü
ve ni’me’l-vekîl” ayetinin merte-
beleri dereceleri.
mertebe-i nuriye-i hasbiye:
“has-
bünallahü ve ni’me’l-vekîl” ayeti-
nin nurunun mertebeleri, derece-
leri.
me’yusâne:
ümitsizce.
muhabbet-i vücut:
var olma sev-
gisi, varlığı sevme; vücudun, be-
denin sevilmesi.
mutlak:
sonsuz, sınırsız
nihayetsiz:
sonsuz.
nur:
aydınlık, ışık.
rahmeten vâsiaten:
geniş rah-
met.
rahmetullâhi aleyh:
Allah’ın rah-
meti onun üzerine olsun.
rica:
istek, ümit.
saadet:
mutluluk.
şevk:
şiddetli arzu, istek; neş’e, se-
vinç.
tarz:
şekil, biçim.
tasdik:
doğruluğunu kabul etmek,
doğrulamak.
tecrit etmek:
yalnız başına bırak-
mak.
üstat:
bilgi ve tecrübe sahibi öğ-
retici, öğretmen.
vakit:
zaman.
Zat-ı Zülcelâl:
büyüklük, haşmet,
heybet sahibi yüce Zat, Allah.
Zülcemal:
sonsuz güzellikler sahibi
olan Allah.
acz:
güçsüzlük, kuvvetsizlik.
aşk-ı beka:
ebedî hayat aşkı,
şiddetli sonsuzluk sevgisi.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cüm-
lesi.
ayet-i hasbiye:
“hasbünallahü
ve ni’me’l-vekil” ayeti, “Allah
bize yeter o ne güzel vekildir”
mealindeki ayet.
aynelyakîn:
görür derecede
kesin olarak bilme veya bu
derecede inanma.
Bâkî-i Zülkemal:
mükemmel-
likler sahibi olup, bütün var-
lıklar yok olurken yok olma-
yan, bütün varlıklar yok
olduktan sonra da zatıyla var
olacak olan Allah
beka:
varlığı devam ettirme;
devamlılık, sonsuzluk.
cilve:
görünme, yansıma.
ehl-i dünya:
sadece dünya
hayatı için yaşayıp ahireti dü-
şünmeyenler.
fakr:
fakirlik, yoksulluk, muh-
taçlık.
gayet:
son derece, çok.
gurbet:
yabancı yerde kalma,
yabancılık.
hadsiz:
sınırsız, sonsuz.
hakkalyakîn:
bir şeyi yaşaya-
rak, kesin olarak bilmek.
ifade etmek:
anlatmak.
ilmelyakîn:
ilim yoluyla kesin
olarak bilme.
iman:
Allah’a inanma, inanç,
1.
Allah bize yeter; O ne güzel vekildir. (Âl-i İmran Suresi: 173.)
1...,1051,1052,1053,1054,1055,1056,1057,1058,1059,1060 1062,1063,1064,1065,1066,1067,1068,1069,1070,1071,...1406
Powered by FlippingBook