Lem'alar - page 1064

parça edip güzelliklerini bozduğunu görmesi üzerine,
fıtratındaki aşk-ı mecazî, bu hale karşı şiddetli gale-
yan ve isyan ettiği zamanda, bir medar-ı teselli bul-
mak için, bu ayet-i hasbiyeye müracaat ettiğinde,
“Beni oku ve dikkatle manama bak” demesi üzerine,
sure-i nur’daki
(1)
¢p
Vr
Qn
’r
Gn
h p
äG n
ƒ'
ªs
°ùdG o
Qƒ o
f *n
G
ayetinin
rasathanesine girip, imanın dürbünüyle bu ayet-i
hasbiyenin en uzak tabakalarına baktığını beyan et-
mekte ve dürbünüyle gördüğü esrarı zikretmektedir.
Bu güzel masnular, bu tatlı mahlûklar, bu cemal-
li mevcudat, Cemîl-i zülcelâl’in cemal-i kudsîsine ve
nihayetsiz güzel esma-i Hüsnasının sermedî güzel-
liklerine âyinedarlık ettiklerini ve risale-i nur’un ec-
zalarında çok kuvvetli delillerle bunların izah edildi-
ğini beyan etmektedir.
ON BeŞİNCİ rİCa
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
565
Bu rica, denizli Hapsinden sonra, nurların tek-
sirle basılarak intişarı üzerine, fütuhat-ı nuriyeyi çe-
kemeyen gizli düşman münafıkları, türlü desise ve
iftiralarla hükûmeti aleyhe çevirerek nur risaleleri-
ni müsadere ettirip, tetkik edilmesi neticesinde,
değil tenkit edip düşmanlık göstermek, belki tetkik
eden memurların kalblerini de fethederek, tenkit
yerine takdir ettirdiğini ve bu hâdise nur dershane-
lerinin genişlemesine sebep olduğunu ve bir müd-
det sonra gizli din düşmanları, pek adî bahanelerle,
zemheririn en şiddetli günlerinde üstadımızı tevkif
f
iHriST
| 1064 | Lem’aLar
adi:
basit.
aleyh:
ona karşı, onun üzerine.
aşk-ı mecazî:
mecazî aşk, dün-
yaya ve varlıklara karşı gösterilen
aşırı sevgi.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümlesi.
ayet-i hasbiye:
“hasbünallahü ve
ni’me’l-vekîl” ayeti, “Allah bize ye-
ter o ne güzel vekildir” mealindeki
ayet.
âyinedar:
ayna olan, bir şeyin
özelliklerini, sıfatlarını gösteren.
beyan etmek:
açıklamak, anlat-
mak.
cemal:
güzellik.
cemal-i kudsî:
kutsal güzellik; ku-
sur ve noksanlardan uzak güzel-
lik.
Cemîl-i Zülcelâl:
büyüklük, heybet
ve sonsuz güzellik sahibi Allah.
desise:
gizli hile, oyun, aldatmaca.
esma-i Hüsna:
Allah’ın güzel isim-
leri.
esrar:
sırlar, gizli hikmetler ve ma-
nalar.
fethetmek:
açmak; ele geçirmek.
fıtrat:
yaratılış.
fütuhat-ı Nuriye:
Nur Risaleleriyle
gerçekleştirilen fetihler.
galeyan:
kaynayıp coşma, yerinde
durmama.
hâdise:
olay.
iftira:
birisini yapmadığı bir şeyle
haksız yere suçlamak.
intişar:
yayılma, dağılma; üreme.
isyan:
karşı gelme, kabul etmeme.
izah etmek:
açıklamak.
mahlûk:
yaratılmış, yaratık.
mana:
anlam.
masnu:
sanatla yapılmış var-
lık.
medar-ı teselli:
teselli kay-
nağı, rahatlama sebebi.
mevcudat:
yaratılmış olan
şeylerin tamamı, varlıklar.
müddet:
zaman, süre.
münafık:
iki yüzlü, inanmadığı
hâlde inanır görünen.
müracaat etmek:
başvurmak.
müsadere etmek:
toplatmak.
netice:
sonuç.
nihayetsiz:
sonsuz.
rasathane:
gözlem evi.
rica:
istek, ümit.
sermedî:
ebedî, sürekli.
şiddetli:
sert.
tabaka:
kat.
takdir etmek:
beğenmek, be-
ğendiğini belirtmek.
teksir:
çoğaltma, arttırma; tek-
sir makinesi.
tenkit:
eleştiri; eleştirme.
tenkit etmek:
eleştirmek.
tetkik etmek:
dikkatle ince-
lemek, araştırmak.
tevkif ettirmek:
tutuklatmak,
mahkeme kararına kadar ge-
çici olarak hapsettirmek.
zemherir:
karakış dönümün-
den (12 Aralık’tan) 31 Ocak’a
kadar olan şiddetli soğuk dev-
resi.
zikretmek:
söylemek, ifade
etmek.
1.
Allah göklerin ve yerin nurudur. (Nur Suresi: 33.)
1...,1054,1055,1056,1057,1058,1059,1060,1061,1062,1063 1065,1066,1067,1068,1069,1070,1071,1072,1073,1074,...1406
Powered by FlippingBook