Lem'alar - page 1043

üÇüNCü HİKmet
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
457
Aile saadeti, kadın ve koca mabeyninde bir em-
niyet-i mütekabile ve samimî bir muhabbetle devam
ettiğini ve tesettürsüzlük o emniyet ve muhabbeti
bozduğunu ve kırdığını; ve açık saçık kadının ondan
bir tanesi, kocasından daha iyisini görmediğinden,
kendini başkalara göstermek istemediğinden ve yir-
mi adamdan ancak bir tanesi karısından daha güze-
lini görmediğinden, açık saçıklık ve hayvanî nazar-
lar o emniyet ve muhabbeti kırdığını; hatta o hay-
vanî, süflî ve pis görünmek, akrabalık misillü olan-
da dahi o emniyeti kırdığını ve o çıplak bacakla gö-
rünüş akraba misillü olanda dahi o emniyeti kırdığı-
nı ve o çıplak bacakla görünmesi, akrabanın mah-
remiyeti dahi gayr-i mahrem olduğunu gayet kat’î
bir surette ispat eder.
DörDüNCü HİKmet
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
458
kesret-i nesil her cihetle matlûp olup, her millet
ve her hükûmet buna taraftar olduğu, hatta resul-i
ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm,
(1)
n
ºn
eo
’r
G o
ºo
µp
H »p
gÉn
Ho
G
u
Êp
Én
a Gho
ôn
KÉn
µ`n
J Gƒo
ën
cÉn
æn
J
yani, “
İzdivaç
ediniz; ben sizin çokluğunuzla iftihar ederim
” buyur-
masını; tesettürsüzlük izdivacı çoğaltmayıp pek
azalttığını, çünkü serseri asrî bir genç dahi refikası-
nın gayet namuslu olmasını istediğini; ve kadın ise,
erkeğin çoluk ve çocuk ve malına ve her şeyine da-
hilî muhafız olduğundan kadında sadakat ve emni-
yet lâzım olduğunu, tesettürsüzlük ve açık saçıklık
ve hayâsızlık ise o sadakati ve emniyeti kırdığından,
Lem’aLar | 1043 |
f
iHriST
refika:
kadın eş, karı.
resul-i ekrem:
çok cömert, kerîm
olan peygamber, Hz. Muhammed
(asm).
saadet:
mutluluk.
sadâkat:
bağlılık, doğruluk.
suret:
biçim.
süflî:
alçak, adi.
tesettür:
örtünme.
aleyhissalâtü vesselâm:
salât
ve selâm onun üzerine olsun
mealinde Peygamberimize ya-
pılan dua.
asrî:
batı tarzı; zamane.
cihet:
yön.
dahilî:
içe ait.
emniyet:
güven, güvenilirlik.
emniyet-i mütekabile:
karşı-
lıklı güven.
gayet:
son derece, çok.
gayr-i mahrem:
mahrem ol-
mayan; şeriatça evlenilmesine
izin verilen.
hayâ:
utanma duygusu.
hayvanî:
hayvanca.
hikmet:
herkesin bilmediği
gizli sebep, bilinmeyen nokta,
İlâhî gaye, fayda, yüksek, bilgi.
iftihar etmek:
övünmek.
ispat:
doğruyu delil göstererek
meydana koyma.
izdivaç:
evlenme.
kat’î:
kesin.
kesret-i nesil:
neslin çokluğu,
neslin çoğalması.
lâzım:
gerek, gerekli, lüzumlu.
mabeyn:
ara; iki şey arası.
mahremiyet:
mahremlik; şe-
riatça evlenilmesi yasak edil-
miş olma durumu.
matlûp:
talep edilen, istenilen.
misillü:
benzeri, gibi.
muhabbet:
sevgi.
muhafız:
koruyucu.
nazar:
bakış, bakma.
1.
Keşfü’l-Hafa, 1:318.
1...,1033,1034,1035,1036,1037,1038,1039,1040,1041,1042 1044,1045,1046,1047,1048,1049,1050,1051,1052,1053,...1406
Powered by FlippingBook