Lem'alar - page 1021

üzerinde,
(1)
o
¬n
d n
?j/
ôn
°T n
’ o
? n
ór
Mn
h *G s
’p
G n
¬'
dp
G n
der, tevhi-
di ispat eder.
İkinci Remiz
:
(2)
?/
bÉn
Ñr
dG n
âr
fn
G ?/
bÉn
H Én
j
’nin bir sırrını tef-
sir edip, aşk-ı mecazîye müptelâ olan insana aşk-ı
hakikîyi ve Ma’bud-ı Bilhakkı gösterir.
Üçüncü Remiz
: Hayat-ı bâkiyeye ve sermedî
manzaralara namzet, yüksek makamda halk olunan
istidadat ve letaif-i insaniye, bazen hiç ender hiç
olan heva-i nefse esir bulunduğundan, ikaz ve inzar
ile insanı teyakkuza sevk eden büyük bir hakikatin
küçük bir ucudur.
Dördüncü Remiz
: Uzun emellerden ve geçmiş ve
gelecek elemlerden ruh ve kalbi güzel bir temsil ile
kurtarıp,
(3)
*G s
’ p
G n
¬ '
d p
G n
B’
kelime-i kudsiyesinin şifayab
ve rahmetbahş hazinesine teslim eder.
ON BeŞİNCİ NOta
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
332
üç Meseledir.
Birincisi
: İsm-i Hafîz’in tecelli-i etemmine işaret
eden
n
?Én
?r
ãp
e r
?n
ªr
©n
j r
øn
en
h @ o
?n
ôn
j Gk
ôr
«n
N m
Is
Qn
P n
?Én
?r
ãp
e r
?n
ªr
©n
j r
øn
ªn
a
(4)
o
?n
ôn
j Gv
ôn
°T m
Is
Qn
P
ayetiyle, Hafîz-i zülcelâl’in küre-i arz
tarlasında ezel ilmiyle halk edip zer' ettiği tohumla-
rı, kesif toprak içinde ve şiddet-i bürudet karşısında
mukavemetsiz, nihayetsiz zayıf ve küçük oldukları
hâlde, muhafaza edip haşr-i baharîde, başka bir
Lem’aLar | 1021 |
f
iHriST
halk olunmak:
yaratılmak.
haşr-i baharî:
bahar mevsiminde
bitkilerin ve hayvanların dirilişi.
hayat-ı bâkiye:
bitmeyen, sonsuz
hayat; ahiret hayatı.
heva-i nefis:
nefsin zararlı ve gü-
nah olan istekleri.
hiç ender hiç:
hiç içinde hiç.
ikaz:
uyarma, dikkat çekme.
ilim:
biliş, bilgi.
inzar:
korkutarak uyarma, sakın-
dırma.
ism-i Hafîz:
Allah’ın muhafaza
eden, koruyan manasına gelen
ismi.
ispat etmek:
doğruyu delil göste-
rerek meydana koymak.
istidadat:
kabiliyetler, yetenekler.
işaret etmek:
göstermek, bildir-
mek.
kelime-i kudsiye:
kutsal söz.
kesif:
kalın, koyu, yoğun.
küre-i arz:
yer küre, dünya.
letaif-i insaniye:
insanın manevî
duyguları.
ma’bud-ı Bilhak:
asıl ibadet edi-
lecek, hakkıyla ibadete lâyık olan
Allah.
makam:
manevî mevki, yer.
mesele:
önemli konu.
muhafaza etmek:
korumak.
mukavemetsiz:
dayanıksız, di-
rençsiz.
müptelâ:
tutkun, tutulmuş, düş-
kün.
namzet:
aday.
nihayetsiz:
sonsuz.
rahmetbahş:
rahmet bağışlayan,
veren.
remiz:
işaret.
sermedî:
ebedî, sürekli.
sevk etmek:
ulaştırmak; yönlen-
dirmek.
sır:
gizli hakikat; bir şeyin dikkat,
tecrübe, yetenek ve sezgi yardı-
mıyla kavranabilen en zor ve ince
yönü.
şiddet-i bürudet:
soğuğun şiddeti.
şifayab:
şifa veren, iyileştiren.
tecavüz eden:
söz veya hareketle
ileri giden; aşan.
tecelli-i etem:
eksiksiz, kusursuz
ve tam olarak görünme, bilinme.
tefsir etmek:
açıklamak, yorum-
lamak.
temsil:
örnek, benzetme.
tevhid:
Allah’ın varlığı ve birliğine
inanma.
teyakkuz:
uyanıklık.
zer etmek:
tohum ekmek.
aşk-ı hakikî:
gerçek aşk, Al-
lah’a karşı duyulan şiddetli
sevgi.
aşk-ı mecazî:
mecazî aşk,
dünyaya ve varlıklara karşı
gösterilen aşırı sevgi.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cüm-
lesi.
elem:
acı, keder.
emel:
şiddetli arzu, hırs.
ezel:
başlangıcı olmayan geç-
miş zaman, öncesizlik.
Had:
sınır.
Hafîz-i Zülcelâl:
esirgeyen, ko-
ruyan, muhafaza eden, bü-
yüklük sahibi Allah.
hakikat:
gerçek.
halk etmek:
yaratmak.
1.
Allah’tan başka ilâh yoktur. O birdir. Allah bir olur, ortağı yoktur. (Buharî, Ezan: 155, Tehec-
cüd: 21; Müslim, Zikir: 28, 30; EbuDavud, Vitr: 24.)
2.
Ey Bâkî olan Allah! Ancak Sensin Bâkî!
3.
Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. (Muhammed Suresi: 19.)
4.
Kim zerre kadar iyilik yaparsa, onun mükâfatını görür. • Kim zerre kadar kötülük yaparsa,
onun cezasını görür. (Zilzal Suresi: 7-8.)
1...,1011,1012,1013,1014,1015,1016,1017,1018,1019,1020 1022,1023,1024,1025,1026,1027,1028,1029,1030,1031,...1406
Powered by FlippingBook