Kastamonu Lahikası - page 53

risaletü’n-nur Şakirtlerinin taifesi, ahirzamanda o taife-i
kübra-i azamın ahirlerinde bir hizb-i makbul olacağını işa-
ret eder diye def’aten, birden ihtar edildi.
(2)
*G s
’p
G n
Ör
«n
¨r
dG o
ºn
?r
©n
j n
(1)
@ $G n
ór
æp
Y o
ºr
?p
©r
dGn
ì
®
í
22
·
AzizKardeşlerim!
Bu saatte ben kur’ân okurken,
Risale-i Nur
ile ziyade
alâkadar olan sure-i İbrahim’de bir ayet beni meşgul
ederken, emin size göndereceği mektubu getirdi ve dar
vaktimizde bu geniş ayetin denizinden ancak bir katrecik
bu parçaya girebildi, birkaç dakika zarfında yazdık, vakit
bulamadık, kusura bakmayınız.
ì
@
í
23
·
s
øp
¡«/
a r
øn
en
h ¢o
Vr
Qn
’r
Gn
h o
™r
Ñ°s
ùdG o
äGn
ƒ'
ªs
°ùdG o
¬n
d o
í`u
Ñ°n
ùo
J{ r
øn
e /
¬p
ªr
°SÉp
H
(3)
/
?p
ór
ªn
ë
p
H
o
í`u
Ñ°n
ùo
j s
’p
G m
Ar
Àn
T r
øp
e r
¿p
Gn
h
p
än
ôp
°TÉn
Y p
On
ón
©p
H o
¬o
JÉn
c n
ôn
Hn
h $G o
án
ª r
Mn
Qn
h r
ºo
µ` r
«n
?n
Y o
?n
Ó° s
ùdn
G
(4)
p
¥Gn
ôp
Ør
dG p
?És
`jn
G p
?p
FÉn
bn
O
Aziz, Sıddık, Vefadar, Sebatkâr Kardeşlerim!
Cenab-ı Hakka yüz binler şükür ve hamd olsun, sizin
gibi sadık, ciddî, faal zatları
Risale-i Nur’
un etrafında
K
astamonu
L
âhiKası
| 53 |
hizb-i makbul:
en makbul grup.
ihtar:
hatırlatma, uyarı.
katre:
damla.
Kur’ân:
Allah tarafından vahiy
yoluyla Hz. Muhammed’e indiril-
miş, semavî kitapların sonuncu-
su.
Risale-i nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
adı.
sadık:
doğru, gerçek; sözünde,
vaadinde, işinde doğru olan.
sebatkâr:
sebat eden, sözünde
ve kararında duran, vazgeçme-
yen, sebatlı.
sıddık:
çok doğru, dürüst, hakkı
ve hakikati tereddütsüz kabulle-
nen.
sure-i ibrahim:
İbrahim suresi.
şükür:
Allah’ın nimetlerine karşı
memnunluk gösterme, gerek dil
ile gerekse hal ile Allah’ı hamd
etme.
taife:
takım, güruh.
taife-i kübra-i azam:
en büyük
topluluk.
vefadar:
sözünde ve dostlulu-
ğunda devamlı olan, vefalı dost.
zarfında:
süresince.
zat:
kişi, şahıs.
ziyade:
fazla, fazlasıyla.
ahirzaman:
dünyanın son za-
manı ve son devresi, dünya
hayatının kıyamete yakın son
devresi.
ahir:
son.
alâkadar:
ilgili, ilişki.
ayet:
Kur’an’ın her bir cümle-
si.
aziz:
izzetli, muhterem, say-
gın.
ciddî:
ağırbaşlı, hâlleri sakin
olan kişi.
def’aten:
birdenbire, bir defa-
da, âni olarak.
faal:
çalışkan, gayretli.
hamd:
Allah’a karşı şükran ve
memnuniyetini onu överek
bildirme.
1.
Gerçek bilgi Allah katındadır. (Ahkaf Suresi: 23.)
2.
Gaybı Allah’tan başka kimse bilemez. (ayetlerden müktebes İslâmî bir kaide.)
3.
Öyle bir Zatın adıyla ki, “Yedi gök, arz ve bunların içinde bulunanlar Onu tesbih ederler. Ve
hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin.” (İsra Suresi: 44.)
4.
Allah’ın selâmı, rahmeti ve berekâtı ayrılık günlerinin dakikalarının aşireleri adedince üze-
rinize olsun.
1...,43,44,45,46,47,48,49,50,51,52 54,55,56,57,58,59,60,61,62,63,...478
Powered by FlippingBook