Kastamonu Lahikası - page 59

26
·
s
øp
¡«/
a r
øn
en
h ¢o
Vr
Qn
’r
Gn
h o
™r
Ñ°s
ùdG o
äGn
ƒ'
ª°s
ùdG o
¬n
d o
íu
Ñ°n
ùo
J{ r
øn
e
(1)
@ /
¬p
ªr
°SÉp
H
(2)
/
?p
ór
ªn
ë
p
H
o
í`u
Ñ°n
ùo
j s
’p
G m
Ar
Àn
T r
øp
e r
¿p
Gn
h
(3)
o
¬o
JÉn
cn
ôn
Hn
h $G o
án
ª r
Mn
Qn
h r
º o
µ
` r
«n
?n
Y o
?n
Ó° s
ùdn
G
Aziz ve Vefadar ve Fedakâr SadıkKardeşlerim!
Bu defa çok kıymettar ve fevka’l-me’mul manevî hedi-
yenizden küçücük üç dört mesele hatıra geldi.
Birincisi:
üçüncü keramet-i Aleviyede, “risalelerde
yalnız iki zeyil vardır” demesi. risale şekline girmiş olan
zeyillere zeyil diyor. sair zeyiller ise; hatimeler, ilâveler,
haşiyeler hükmünde görmüştür.
İkincisi:
İki
Ayetü’l-Kübra
’nın Vird-i ekberinde hatırı-
ma gelmediği hâlde, ehemmiyetli kısımlarını Yirminci
Mektup ile otuz İkinci söz bana ihtiyaç bırakmayacak
derecede beyan ve tercüme ettiklerinden, niyet ve vaat
ettiğim hâlde tercümesinde istihdam edilmedim.
Üçüncüsü: Risale-i Nur
’un benden ayrılması ve ben de
daire-i tenviriyesinden uzak düştüğümden, bu havali ve
eskişehir gibi sair yerleri de onun ehemmiyetli ve lüzum-
lu bir kısım hakikatlerinden hissedar etmek için, inayet-i
İlâhiye, yeni yazılıyor gibi tekrar ile o kısım hakikatlerin,
fakat letafetli başka tarzlarda izah edilmelerinde âdeta ihti-
yarım olmadan beni istimal ettiğini bildim, çok şükrettim.
K
astamonu
L
âhiKası
| 59 |
hükmünde:
değerinde, yerinde.
ihtiyar:
irade, tercih; kendi istek
ve arzularına göre hareket etme.
inayet-i ilâhiye:
Allah’ın yardımı.
istihdam:
bir hizmette kullanma,
çalıştırma.
istimal:
kullanma.
izah:
açıklama, ayrıntıları ile an-
latma.
keramet-i aleviye:
Hz. Ali’ye ait
keramet, olağanüstü, fevkalâde
hâl.
kıymettar:
kıymetli, değerli.
letafet:
latiflik, hoşluk, incelik.
manevî:
manaya ait, maddî ol-
mayan.
mesele:
önemli konu.
niyet:
bir işi yapmayı önceden
düşünme.
Risale-i nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
adı.
sadık:
doğru, gerçek; sözünde,
vaadinde, işinde doğru olan.
sair:
diğer, başka, öteki.
şükür:
görülen bir iyiliğe karşı
hoşnutluk ve memnunluk ifade
etme, teşekkür.
tarz:
biçim, şekil.
va’d:
söz verme, aht.
vefadar:
sözünde ve dostlulu-
ğunda devamlı olan, vefalı dost.
Vird-i Ekber:
Ayetü’l-Kübra eseri-
nin iki bölümlük Arapçası.
zeyil:
ek, bir eserin devamı ola-
rak yazılan kısım.
âdeta:
sanki.
ayetü’l-Kübra:
en büyük de-
lil, ayet anlamında Risale-i
Nur’da 7. Şua adlı eser.
aziz:
izzetli, muhterem, say-
gın.
beyan:
açıklama, bildirme,
izah.
daire-i tenviriye:
nurlandır-
ma dairesi, alanı.
ehemmiyetli:
önemli.
fedakâr:
kendini veya şahsî
menfaatlerini hiçe sayan, fe-
da eden.
fevkalme’mul:
umulanın üs-
tünde, umulandan çok fazla.
hakikat:
gerçek, esas.
haşiye:
dipnot.
hatime:
son söz, bir eserin
sonuç kısmı.
havali:
bölge, etraf, çevre, ci-
var.
hissedar:
hisse sâhibi, hissesi
olan.
1.
Allah’ın adıyla.
2.
O Zat ki, “Yedi gök, arz ve bunların içinde bulunanlar Onu tesbih ederler. Ve hiçbir şey yok-
tur ki Onu övüp, Onu tesbip etmesin.” (İsra Suresi: 44.)
3.
Allah’ın selâm, rahmeti ve bereki üzerinize olsun.
1...,49,50,51,52,53,54,55,56,57,58 60,61,62,63,64,65,66,67,68,69,...478
Powered by FlippingBook