Kastamonu Lahikası - page 54

toplayıp bağlamış; iman ve kur’ân hizmetinde kuvvetli
ve nurlu kalemlerini çalıştırttıyor.
Kardeşlerim!
Bu defa irsalâtınız o kadar beni memnun ve minnettar
etti ki, her bir sahifesi bir kıymettar hediye ve güzel bir
mektup hükmünde göründü; hüzünlerimi, gamlarımı iza-
le edip ve kalbimi sürur ve sevinç ile doldurdu. Cenab-ı
erhamürrahimîn onların hurufları adedince size rahmet
etsin ve sizden razı olsun.
HafızAli Kardeşim!
Bir zaman Barla’da cuma gecesinde dua ederken, se-
nin âmin sesini iki defa sarihan işittim. Arkama baktım.
dedim: “Hafız Ali ne vakit gelmiş.” dediler: “o burada
yoktur.” Ben şimdi o vakıadan diyebilirim ki, üç dört sa-
at mesafeden duama âminini işittirmesi, otuz günlük me-
safeden buradaki zayıf davet ve duama kuvvetli ve tesir-
li bir âmin hükmünde olan yazıların imdadıma yetişmesi
çok manidar bir tevafuktur.
Sıddık Sabri!
senin cisminde (ayağında) kardeşliğimin sikkesini gör-
düğüm zaman bir hiss-i kablelvuku ile kalbime geldi: Bu
zat mühim bir vakitte bana çok ehemmiyetli bir kardeş-
lik edecek. Ve muvaffak oldun, yaptın. Allah senden
ebeden razı olsun.
Abdülmecid’e, Beşinci Şuaı haber vermiştim, cevap
gelmedi. Belki ihtiyaten sükût ettiler; göndermedim. siz,
evvelce muhabere ediniz, sonra gönderebilirsiniz. eğer
âmin:
Yâ Rabbi! Öyle olsun, ka-
bul eyle!” anlamında duanın so-
nunda söylenir.
Cenab-ı Erhamürrâhimîn:
inayet
ve rahmet, yardım ve lütuf sahip-
lerinin en merhametlisi olan, şe-
ref ve azamet sahibi olan yüce
Allah (c.c.).
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ebeden:
ebedî ve daimî olarak.
ehemmiyetli:
önemli.
evvelce:
daha önce.
gam:
keder, üzüntü.
hiss-i kablelvuku:
Bir şeyi vuku-
undan önce hissetme, bir hadise-
nin gerçekleşmesinden önce kal-
be doğması.
huruf:
harfler.
hükmünde:
değerinde, yerin-
de.
hüzün:
keder, tasa, gam.
ihtiyaten:
ihtiyat ederek, ile-
risini düşünerek, her ihtimale
karşı.
iman:
inanç, itikat.
imdat:
yardım.
irsalât:
yollananlar, gönderi-
len şeyler.
izale:
giderme, ortadan kal-
dırma.
kıymettar:
kıymetli, değerli.
Kur’ân:
Allah tarafından va-
hiy yoluyla Hz. Muhammed’e
indirilmiş, semavî kitapların
sonuncusu.
manidar:
nükteli, ince mana-
lı.
mesafe:
uzaklık, ara.
minnettar:
bir iyiliğe karşı te-
şekkür duygusu içinde olan.
muhabere:
haberleşme.
muvaffak:
başarmış, başarılı.
mühim:
önemli, ehemmiyet-
li.
nurlu:
ışıklı, parıltılı.
rahmet:
Allah’ın kullarını esir-
gemesi, onlara maddî ve ma-
nevî nimetler vermesi.
razı:
rıza gösteren, hoşnut
olan.
sahife:
sayfa.
sarihan:
açıkça, açık olarak.
sikke:
alâmet, nişan, turra.
sükût:
susma, sessiz kalma.
sürur:
sevinç, mutluluk.
tevafuk:
uygunluk; belli sıra,
ölçü ve münasebetler içeri-
sinde birbirine denk gelme.
vakıa:
olay.
zat:
kişi, şahıs.
| 54 | K
astamonu
L
âhiKası
1...,44,45,46,47,48,49,50,51,52,53 55,56,57,58,59,60,61,62,63,64,...478
Powered by FlippingBook