kayıtlarını tefhim için vakit bulsam, gayet kısa haşiye gi-
bi bir şeyi yazacağım.
Umum kardeşlerime ve hizmet-i kur’âniyede bütün
arkadaşlarıma hasret ve iştiyak ile binler selâm.
Dualarınıza muhtaç
Said Nursî
ì@í
‡
24
·
AzizKardeşlerim!
sizlere her gün birer uzun mektup yazmak hakkınız
varken, maatteessüf, üç seneden beri size göndermek
için yazdığım bir mektup şimdiye kadar bekliyor, eski sa-
komun cebinde duruyor. demek
Risale-i Nur
, ehl-i dün-
ya dinsizlerine çok dehşet vermiş ki, dünyalarına karış-
madığım hâlde bu tazyikatı yapıyorlar. Her ne ise, hiç
unutamadığım sebatkâr, ciddî kardeşlerime, hususan
ikinci vatanım Barla’daki vefadar sıddıklara pek çok se-
lâm ve dua ederim.
Binler hasret ve iştiyakla sizleri düşünen ve
her yirmi dört saatte belki yüz defa dua ile
tahattur eden ve duanıza muhtaç olan
Said Nursî
ì®í
K
astamonu
L
âhiKası
| 57 |
luğunda devamlı olan, vefalı dost.
aziz:
izzetli, muhterem, say-
gın.
ciddî:
ağırbaşlı, hâlleri sakin
olan kişi.
dehşet:
büyük tehlike karşı-
sında korkma ve şaşırıp kal-
ma.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ehl-i dünya:
dünyaya bağlı,
dünya adamı, ahireti düşün-
meyen.
gayet:
son derece.
hasret:
özlem.
haşiye:
dipnot.
hizmet-i Kur’âniye:
Kur’ân’ın
hizmeti.
hususan:
bilhassa, özellikle.
iştiyak:
göreceği gelme, özle-
me.
maatteessüf:
ne yazık ki,
üzülerek belirteyim ki.
Risale-i nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin adı.
sako:
üste giyilen erkek elbi-
sesi.
sebatkâr:
sebat eden, sözün-
de ve kararında duran, vaz-
geçmeyen, sebatlı.
selâm:
barış, rahatlık, sela-
met ve esenlik dileme.
sıddık:
çok doğru, dürüst,
hakkı ve hakikati tereddütsüz
kabullenen.
tahattur:
hatıra gelmek, ha-
tırlamak.
tazyikat:
tazyikler, baskılar,
zorlamalar.
tefhim:
anlatma, açıklama,
bildirme.
umum:
bütün.
vefadar:
sözünde ve dostlu-