Kastamonu Lahikası - page 58

25
·
(2)
r
ºo
µ
`r
«`n
?n
Y o
?n
Ó°s
ùdn
G
(1)
@ o
¬n
fÉn
ër
Ñ°o
S /
¬p
ªr
°SÉp
H
Ey FedakârKardeşlerim!
Sizin ile dört-beş kelime konuşacağım.
Birincisi:
Bu defaki mektuplarınızın verdiği şevk ve sü-
rur ile derim ki: Ben, hizmet-i kur’âniyedeki tam sadâ-
kat ve gayret ve sebat ve metanetinizi gördükten sonra
tam bir istirahat-i kalp ile mevti ve eceli kabul eder, “Ar-
kamda siz varsınız yeter.” diyerek, dünyadan sürurla ve-
daya hazırım.
İkincisi:
Burada
Ayetü’l-Kübra’
nın birinci tebyizi, ay-
nen bir sene sonra oradaki birinci tebyizi gibi,
Ayetü’l-
Kübra’
nın namına tevafuku var. İki tevafukun tetabuku
tesadüfe havalesi imkânsız bir keyfiyet olmakla, kalemi,
zülfikar-misal zatın kalemiyle, otuz üç kelime-i tevhidin
tevafukundaki gaybî imzayı cidden tenvir ve tasdik eder.
…………
Dördüncüsü
: Ben üç senedir burada her şeyden tecrit
edildim. tahammülsüz tazyik altında bulunduğumdan,
sizinle muhabere edemedim. Burada emsalsiz bir evham
hükmediyor. Mümkün olduğu kadar, eşratü’s-saat bura-
dan gönderildiğini demeyiniz; belki “onun bir eseridir,
başka yerden elimize geçmiş.” deyiniz.
ì®í
ayetü’l-Kübra:
en büyük delil,
ayet anlamında Risale-i Nur’da 7.
Şua adlı eser.
cidden:
ciddî olarak, gerçek ola-
rak.
ecel:
her canlının Allah tarafından
takdir edilen ölüm vakti.
emsalsiz:
benzersiz.
Eşratü’s-saat:
kıyamet alametle-
rinden bahseden Beşinci Şua
isimli Risalesi
evham:
vehimler, zanlar, kurun-
tular.
fedakâr:
kendini veya şahsî men-
faatlerini hiçe sayan, feda eden.
gaybî:
gaypla ilgili, görünmeyen-
lere ait.
gayret:
çalışma, çabalama.
havale:
bir şeyi başkasının üstü-
ne bırakma.
hizmet-i Kur’âniye:
Kur’an hiz-
meti.
hükmetme:
hakim olma, işleme.
istirahat-ı kalp:
kalbin rahatla-
ması, iç huzur.
Kelime-i tevhid:
tevhid-i İlâhîyi
ifade eden lâilahe illallah Muham-
medün Resulullah cümlesi.
keyfiyet:
durum, nitelik.
metanet:
metin olma, dayanıklı-
lık, sağlamlık.
mevt:
ölüm.
muhabere:
haberleşme.
nam:
ad.
sadâkat:
bağlılık, doğruluk.
sebat:
sözünde durma, karar-
lı olma, azimlilik.
sürur:
sevinç, mutluluk.
şevk:
keyif, neşe, sevinç.
tahammül:
zora dayanma,
kötü ve güç durumlara karşı
koyabilme, katlanma.
tasdik:
doğrulama, onayla-
ma.
tazyik:
zorlama, baskı, sıkıntı
verme.
tebyîz:
müsveddeyi temize
çekme, beyaza çekme.
tecrîd:
bir kişinin başka bir in-
san veya nesneyle olan ilişki-
sini kesme.
tenvir:
nurlandırma, aydınlat-
ma, ışıklandırma.
tesadüf:
rastlantı.
tetabuk:
birbirine uygun gel-
me, uyma.
tevafuk:
uyma, uygunluk,
birbirine denk gelme.
veda:
ayrılık, ayrılma, ayrılış.
zat:
kişi, şahıs.
Zülfikar-misal:
Hazret-i Ali
Efendimizin meşhur kılıcı olan
Zülfikar benzeri; kılıç gibi.
1.
Her türlü kusur ve noksandan münezzeh olan Allah’ın adıyla.
2.
Allah’ın Selâm üzerinize olsun.
| 58 | K
astamonu
L
âhiKası
1...,48,49,50,51,52,53,54,55,56,57 59,60,61,62,63,64,65,66,67,68,...478
Powered by FlippingBook