hatıra gelen ve sabri’nin iki mektubunun daha gelmeden
manevî tesiriyle yazılan bir tetimmeyi gönderdim; bir
derece mahremdir, has ve eminlere mahsustur. Şamlı
tevfik,
Ayetü’l-Kübra Şuaı’
nı, Hafız Ali’nin otuz üç
(1)
*G s
’p
G n
¬'
dp
G =
n
’
ile tevafuklu tarzda bana yazsa iyi olur.
kardeşlerime birer birer selâm.
Duanıza muhtaç
Said Nursî
ì®í
‡
29
·
AzizKardeşlerim!
temadi eden tahribat-ı maneviye karşısında, lillâhil-
hamd, gittikçe
Risale-i Nur
’un mu’cizâne mukavemeti ve
satveti ve kıymeti tezayüt ediyor. dalâletin temel taşı ve
nokta-i istinadı olan tabiat tağutunu dağıtıp, kur’ân elin-
de bir elmas kılıç olarak, her tarafta nurları saçar, zulü-
matı dağıtır. Fakat dalâletlerin envaı çoktur. o nispette
risalelerin dahi ayrı ayrı meziyetleri, ehemmiyetleri var.
eğer kolay ise,
Tabiat Lem’ası’
nı da bize gönderiniz.
ì@í
‡
30
·
Emin’leFeyzi’ninsorduklarıbirsuale
Üstaddanaldıklarıcevap
Sua l :
Bize verdiğiniz cevapta diyorsunuz: “siyasî ge-
niş daireleri merak ile takip eden, küçük daireler içinde-
ki vazifelerinde zarar eder.” Bunun izahını istiyoruz?
K
astamonu
L
âhiKası
| 65 |
mukavemet:
karşı koyma, da-
yanma, direnme.
nispet:
oran, ölçü.
nokta-i istinat:
dayanak noktası,
güvenme ve itimat noktası.
nur:
aydınlık, parıltı, ışık.
Risale-i nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
adı.
satvet:
şiddetli hücum.
selâm:
barış, rahatlık, selamet ve
esenlik dileme.
siyasî:
siyasetle ilgili, siyasete ait.
sual:
soru.
tabiat:
.
tağut:
insanları Allah’a karşı isya-
na sevk eden , isyankâr; her batıl
ma’but, şeytan.
tahribat-ı maneviye:
manevî
tahribat, yıkımlar.
tarz:
biçim, şekil.
temâdî:
devam etme, sürüp git-
me, sürme.
tesir:
etki.
tetimme:
bir konuyu veya eseri
tamamlamak için eklenen kısım,
ek.
tevafuk:
uygunluk; belli sıra, ölçü
ve münasebetler içerisinde birbi-
rine denk gelme.
tezayüt:
artma, çoğalma, ziyade-
leşme.
üstad:
öğretici, öğretmen.
vazife:
görev.
zulümat:
karanlıklar, dinsizlik, zu-
lüm ve külür.
ayetü’l-Kübra:
en büyük de-
lil, ayet anlamında Risale-i
Nur’da 7. Şua adlı eser.
aziz:
izzetli, muhterem, say-
gın.
dalâlet:
iman ve İslamiyetten
ayrılmak, azmak.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ehemmiyet:
önem, değer,
kıymet.
elmas:
çok kıymetli bir mü-
cevher.
emin:
güvenilir, emniyet sa-
hibi.
enva:
çeşitler, türler, neviler.
izah:
açıklama, ayrıntıları ile
anlatma.
kıymet:
değer.
Kur’ân:
Allah tarafından va-
hiy yoluyla Hz. Muhammed’e
indirilmiş, semavî kitapların
sonuncusu.
lillâhilhamd:
Allah’a hamdol-
sun ki!.
mahrem:
herkesçe bilinme-
mesi gereken, gizli.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
meziyet:
bir şeyi başkaların-
dan ayıran vasıf, üstünlük ve
değerlilik vasfı.
mu’cizâne:
mu’cizeli bir şekil-
de.
1.
Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. (Muhammed Suresi: 19.)