Demek,birisidini,diğeriasayişimuhafazaedenİlâhîiki
esastırlar.Bununiçinbirbiriylebağlanmışlardır.
zekât ile sadakanın lâyık oldukları mevkilerini bulmak
için birkaç şart vardır:
1. sadakayı vermekte israf olmaması,
2. Başkasından alıp başkasına vermek suretiyle halkın
malından olmayıp, kendi malından olması,
3. Minnetle, in’amın bozulmaması,
4. Fakir olmak korkusuyla sadakanın terk edilmeme-
si,
5. sadakanın yalnız mala ve paraya münhasır olmadı-
ğı bilinmesiyle; ilim, fikir, kuvvet, amel gibi şeyler-
de de muhtaç olanlara sadakanın verilmesi,
6. sadakayı alan adam, o sadakayı sefahatte değil,
hacat-ı zaruriyesinde sarf etmesi lâzımdır.
kur’ân-ı kerîm bu şartları, bu nükteleri insanlara sa-
daka olarak ihsan ve ihsas etmek için
(1)
n
¿ƒ` t
c
n
õo
`j
veya
n
(2)
n
¿ƒo
bs
ón
°ün
àn
j
veyahut
(3)
n
Iƒ'
cs
õdG n
¿ƒo
JrD
ƒo
j
gibi icazlı bir ifadeyi
terk edip,
(4)
n
¿ƒo
?p
Ør
æo
j r
ºo
gÉn
ær
bn
Rn
Q És
ªp
en
h
gibi itnaplı bir cümleyi
ihtiyâr etmiştir.
1. teb’izi ifade eden
(5)
r
øp
e
israfın reddine;
2.
(6)
És
ªp
e
’nın takdimi, sadakanın kendi malından oldu-
ğuna;
amel:
fiil, iş, emek.
asayiş:
rahat huzur, korku ve
endişeden uzak olma.
esas:
asıl, temel, dip, kök.
hacat-ı zaruriye:
zorunlu ihti-
yaçlar, gerekli ihtiyaçlar.
icaz:
az sözle çok mana ifade
etme.
ihsan:
verilen, bağışlanan şey.
ihsas:
hissettirme, sezdirme,
üstü kapalı olarak dile getir-
me, açıktan söylememe, du-
yurulma.
ihtiyâr:
irade, tercih.
İlâhî:
Allah’la ilgili, Cenab-ı
Hakka dair.
in’am:
nimet verme, nimet-
lendirme, ihsan etme.
1.
[Kendilerine verileni] temizlerler, tezkiye ederler.
2.
Sadaka verirler.
3.
Zekat verirler.
4.
Ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden, Allah yolunda bağışta bulunurlar. (Bakara
Suresi: 3.)
5.
…den. (Bakara Suresi: 3.)
6.
Kendilerine verdiklerimizden. (Bakara Suresi: 3.)
İşaratü’l-İ’caz | 77 |
z
ekâT ve
S
adaka
israf:
lüzumsuz, boş yere.
itnap:
sözün uzun tutulması, uza-
tılması; daha kısa anlatımı müm-
kün olduğu hâlde uzun anlatımı
tercih etme.
mevki:
yer, makam.
minnet:
yapılan iyilikleri başa
kakma.
muhafaza:
koruma.
münhasır:
sınırlanmış, sınırlı.
nükte:
ince manalı, ancak dikkat-
le anlaşılabilen mana veya söz.
sadaka:
Allah rızası için ihtiyaç sa-
hibi fakirlere yapılan yardım.
sarf:
harcama, masraf etme, gider.
sefahat:
eğlence.
suret:
biçim, şekil, tarz.
takdim:
öne geçirme, öne alma,
önde tutma.
teb’iz:
bölmek, bölümlere ayır-
mak; bir bölüme ait kılmak.